Examples of using "Forth" in a sentence and their turkish translations:
Tekdüze hâlde
İleri geri büyüdü.
Kolunu ileri geri salla.
Tom ileri geri adımlıyor.
O ileri geri yürümeye devam etti.
Lamba ileri geri sallanıyordu.
Başını ileri geri salladı.
- Tom endişeyle ileri geri dolanıyordu.
- Tom gergin biçimde ileri geri dolanıyordu.
- Sami, İncil'i az çok biliyordu.
- Sami, İncil'i aşağı yukarı biliyordu.
12 günlük yolculuğa çıkabilmek için
O odada ileri geri yürüdü.
Tom sandalyesinde ileri geri sallandı.
Bu ikisi az önceki gibi ileri ve geri gidiyor,
Kostümler kırmızı, pembe, mavi ve benzeriydi.
Tom ve Mary bir topu ileri geri attılar.
Jim ve Mike topu ileri ve geri attı.
Tom ve Mary topu ileri geri fırlattı.
gözleriniz hızlı ve random bir şekilde sağa sola hareket ediyor ve
şimdi uluslararası organizasyonlar var ve buna benzer şeyler.
Anlaşmanın ayrıntıları sözleşmede belirtilir.
Tuhaf bir adam kaldırımda bir ileri ve bir geri yürüyordu.
Gecenin karanlığında... ...sokağa uyum sağlayanlar çoğalmayı sürdürür.
O bana yaşımı, adımı, adresimi ve benzeri şeyleri sordu.
Bütün ilgili çekmiştim ve böyle sürdü.
ve sol periferikten sağ periferiğe doğru, öne arkaya hareket ettirecektir.
Treni beklerken platformda ileri geri yürüdü.
Garip bir adam evimin önünde ileri geri yürüyordu.
Bir depremde, yer yukarı ve aşağı ya da geriye ve ileriye sallanabilir.
O, nükleer enerjini kötülükleri üzerine bir saatten daha fazla nutuk çekti.
Tanımadığım bir adam evimin önünde ileri geri yürüyordu.
Yedinci günde bazı insanlar onu almak için dışarı çıktı, ama onu bulamadılar.
Daha sonra Kayin'in kardeşi Habil'i doğurdu. Habil çoban oldu, Kayin ise çiftçi.
Yedi gün daha bekledi, sonra güvercini yine dışarı saldı.
Kırk gün sonra Nuh yapmış olduğu geminin penceresini açtı. Kuzgunu dışarı gönderdi. Kuzgun sular kuruyuncaya kadar dönmedi, uçup durdu.
Adâ Yaval'ı doğurdu. Yaval sürü sahibi göçebelerin atasıydı.
Adem karısı Havva ile yattı. Havva hamile kaldı ve Kayin'i doğurdu. "RAB'bin yardımıyla bir oğul dünyaya getirdim" dedi.
Yedi gün daha bekledikten sonra güvercini yine gönderdi. Bu kez güvercin geri dönmedi.
Bunun üzerine Nuh suların yeryüzünden çekilip çekilmediğini anlamak için güvercini gönderdi.
Silla Tuval-Kayin'i doğurdu. Tuval-Kayin tunç ve demirden çeşitli kesici aletler yapardı. Tuval-Kayin'in kız kardeşi Naama'ydı.
Tanrı, "Sular canlı yaratıklarla dolup taşsın, yeryüzünün üzerinde, gökte kuşlar uçuşsun" diye buyurdu.
Kayin kardeşi Habil'e, "Haydi, tarlaya gidelim" dedi. Tarlada birlikteyken Kayin kardeşine saldırıp onu öldürdü.
Kayin karısıyla yattı. Karısı hamile kaldı ve Hanok'u doğurdu. Kayin o sırada bir kent kurmaktaydı. Kente oğlu Hanok'un adını verdi.
Adem karısıyla yine yattı. Havva bir oğlan doğurdu. "Tanrı Kayin'in öldürdüğü Habil'in yerine bana başka bir oğul bağışladı" diyerek çocuğa Şit adını verdi.
Tanrı, "Yeryüzü türlü türlü canlı yaratıklar, evcil ve yabanıl hayvanlar, sürüngenler türetsin" diye buyurdu. Ve öyle oldu.
Tanrı büyük deniz canavarlarını, sularda kaynaşan bütün canlıları ve uçan varlıkları türlerine göre yarattı. Bunun iyi olduğunu gördü.
RAB Tanrı kadına, "Çocuk doğururken sana çok acı çektireceğim" dedi, "Ağrı çekerek doğum yapacaksın. Kocana istek duyacaksın, seni o yönetecek."
İlahi varlıkların insan kızlarıyla evlenip çocuk sahibi oldukları günlerde ve daha sonra yeryüzünde Nefiller vardı. Bunlar eski çağ kahramanları, ünlü kişilerdi.
Tanrı, "Yeryüzü bitkiler, tohum veren otlar ve türüne göre tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları üretsin" diye buyurdu ve öyle oldu.
Yeryüzü bitkiler, türüne göre tohum veren otlar ve tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları yetiştirdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.
Sonra şöyle dedi: "Adem iyiyle kötüyü bilmekle bizlerden biri gibi oldu. Şimdi yaşam ağacına uzanıp meyve almasına, yiyip ölümsüz olmasına izin verilmemeli."
Güvercin konacak bir yer bulamadı, çünkü her yer suyla kaplıydı. Gemiye, Nuh'un yanına döndü. Nuh uzanıp güvercini tuttu ve gemiye, yanına aldı.
Bahçede iyi meyve veren türlü türlü güzel ağaç yetiştirdi. Bahçenin ortasında yaşam ağacı ile iyiyle kötüyü bilme ağacı vardı.
Toprak sana diken ve çalı verecek, yaban otu yiyeceksin. Yaratılmış olduğun toprağa dönünceye dek ekmeğini alın teri dökerek kazanacaksın. Çünkü topraksın, topraktan yaratıldın ve yine toprağa döneceksin.
Tanrı Nuh'a ve oğullarına şöyle dedi: "Sizinle ve gelecek kuşaklarınızla, sizinle birlikteki bütün canlılarla, kuşlar, evcil ve yabanıl hayvanlar, gemiden çıkan bütün hayvanlarla antlaşmamı sürdürmek istiyorum."