Translation of "Shook" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Shook" in a sentence and their turkish translations:

Everyone shook hands.

Herkes el sıkıştı.

They shook hands.

Onlar tokalaştılar.

We shook hands.

Tokalaştık.

- Tom shook hands with everybody.
- Tom shook hands with everyone.

Tom herkesle tokalaştı.

He shook his head.

Başını salladı.

She shook my hand.

Elimi sıktı.

Tom shook his head.

Tom başını salladı.

We shook on it.

Biz el sıkıştık.

Tom shook everybody's hands.

Tom herkesle tokalaştı.

He shook my hand.

Benimle tokalaştı.

Everyone shook their heads.

Herkes başını salladı.

Tom shook Mary's hand.

Tom, Mary'nin elini sıktı.

Tom shook Mary awake.

Tom Mary'yi sarsarak uyandırdı.

Tom shook my hand.

Tom tokalaştı.

I shook my head.

- Kafamı salladım.
- Başımı salladım.

She shook her head.

O, başını salladı.

I shook Tom's hand.

Tom'un elini sıktım.

The whole building shook.

Bütün bina sarsıldı.

The earthquake shook the houses.

Deprem evleri salladı.

The two men shook hands.

İki adam tokalaştı.

He shook hands with me.

O, benimle tokalaştı.

Tom and Mary shook hands.

Tom ve Mary tokalaştı.

They shook like aspen leaves.

Tir tir titrediler.

Tom seemed pretty shook up.

Tom oldukça sarsılmış görünüyordu.

Tom shook hands with me.

- Tom benimle el sıkıştı.
- Tom benimle tokalaştı.

I'm a little shook up.

Biraz şok oldum.

You shook hands, didn't you?

El sıkıştınız, değil mi?

Tom gently shook Mary awake.

- Tom Mary'yi uyandırmak için nazikçe salladı.
- Tom Mary'yi uyandırmak için nazikçe sarstı.

I shook hands with her.

Onunla tokalaştım.

I shook hands with Jane.

Jane ile tokalaştım.

The earthquake shook the house.

Deprem evi salladı.

The explosion shook the ground.

Patlama, zemini sarstı.

I shook hands with Tom.

Tom'la tokalaştım.

I shook hands with them.

Onlarla tokalaştım.

I shook hands with him.

Onunla tokalaştım.

He shook thousands of hands.

O, binlerce elle tokalaştı.

She shook hands with him.

O, onunla tokalaştı.

Tom shook hands with Mary.

Tom, Mary ile tokalaştı.

Tom and I shook hands.

Tom ve ben tokalaştık.

Tom shook Mary's hand vigorously.

Tom, Mary'nin elini kuvvetlice sıktı.

Tom only shook his head.

Tom sadece başını hayır anlamında iki yana salladı.

We shook hands, we broke bread.

Birlikte yemek yedik. El sıkıştık.

The buildings shook in the earthquake.

Depremde binalar sallandı.

He shook hands with the mayor.

O, belediye başkanı ile tokalaştı.

The earthquake suddenly shook the buildings.

Deprem aniden binaları salladı.

The explosion shook the whole building.

Patlama bütün binayı salladı.

Tom is still pretty shook up.

Tom hâlâ oldukça sarsılmış.

Tom shook his head in disgust.

Tom nefretle başını salladı.

He shook hands with his friend.

O, arkadaşıyla tokalaştı.

We shook nuts from the tree.

Biz ağaçtan fındıkları salladık.

She shook her head at him.

O ona başını salladı.

Tom shook his head and laughed.

Tom başını salladı ve güldü.

Tom shook his fist at Mary.

Tom yumruğunu Mary'ye salladı.

They shook hands with each other.

Birbirleriyle tokalaştılar.

He shook hands with the girl.

O kızla tokalaştı.

We shook hands and said goodbye.

Biz tokalaştık ve vedalaştık.

The general shook hands with us.

General bizimle el sıkıştı.

Tom laughed and shook his head.

Tom güldü ve başını iki yana salladı.

Tom shook his head once again.

Tom başını bir kez daha salladı.

Tom shook his head and smiled.

Tom kafasını salladı ve gülümsedi.

Tom smiled and shook his head.

Tom gülümsedi ve başını salladı.

Tom shook his head in dismay.

Tom kafasını çaresizlikle salladı.

Tom sighed and shook his head.

Tom iç çekti ve başını salladı.

He sighed and shook his head.

İç çekip başını salladı.

These terrible events shook his soul.

Bu korkunç olaylar onu ruhen sarsmıştı.

An earthquake of magnitude 5 shook Tokyo.

5 büyüklüğünde bir deprem Tokyo'yu salladı.

He shook his head back and forth.

Başını ileri geri salladı.

He shook his son by the shoulder.

O, oğlunun omuzunu salladı.

I shook my head a few times.

Kafamı birkaç kez salladım.

He shook his head up and down.

O, başını yukarı aşağı salladı.

He shook hands with the famous singer.

Ünlü şarkıcı ile tokalaştı.

She shook her head and said nothing.

Başını salladı ve hiçbir şey söylemedi.

I shook hands with the former student.

Eski öğrenciyle tokalaştım.

The coaches shook hands after the game.

Antrenörler maçtan sonra tokalaştı.

I shook hands with Tom and left.

Ben Tom'la el sıkışıp ayrıldım.

He shook hands with her and smiled.

Onunla tokalaştı ve gülümsedi.

Tom shook his head to say no.

Tom hayır demek için kafasını salladı.

Tom shook his head and looked away.

Tom başını salladı ve uzağa baktı.

John picked up a stick and shook it.

John bir çubuk aldı ve salladı.

Tom closed his eyes and shook his head.

Tom gözlerini kapadı ve başını salladı.

- Tom nodded silently.
- Tom silently shook his head.

Tom sessizce başını salladı.

Tom, Mary and John all shook their heads.

Tom, Mary ve John hepsi başlarını salladı.

- I squeezed Tom's hand.
- I shook Tom's hand.

Tom'un elini sıktım.

Tom and Mary shook hands with each other.

Tom ve Mary birbirleriyle tokalaştı.

Tom and Mary both shook their heads no.

Tom ve Mary'nin ikisi de başlarını hayır anlamında salladılar.

Tom and I shook hands with each other.

Tom ve ben birbirimizle el sıkıştık.

I closed my eyes and shook my head.

Gözlerimi kapattım ve başımı salladım.

- The principal shook hands with each of the graduating pupils.
- The principal shook hands with each of the graduates.

Müdür mezun olan öğrencilerin her biri ile tokalaştı.

They shook hands when they met at the airport.

Havaalanında buluştuklarında tokalaştılar.

She held out her hand and I shook it.

Elini uzattı ve onu salladım.

He went up to her and they shook hands.

O onun yanına gitti ve tokalaştı.

He reached across the table and shook my hand.

Masanın üzerinden uzandı ve elimi sıktı.

I entered the room and shook hands with him.

- Odaya girdim ve onunla el sıkıştım.
- Odaya girdim ve onunla tokalaştım.

Jessie shook Joseph's hand and greeted him with affection.

Jessie, Joseph'le tokalaştı ve sevgi ile onu selamladı.

Tom just shook his head and didn't say anything.

Tom sadece başını salladı ve bir şey söylemedi.

Instead of a response, he shook his head no.

Bir cevap yerine başını sallayarak hayır dedi.

An old man came up and shook Lincoln's hand.

Yaşlı bir adam geldi ve Lincoln'la tokalaştı.