Translation of "Exposed" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Exposed" in a sentence and their turkish translations:

Now everything's exposed.

Şimdi her şey ortada.

He is dangerously exposed.

Tehlikeli şekilde soğuğa maruz kalıyor.

Tom will be exposed.

- Tom maruz bırakılacak.
- Tom'un foyası açığa çıkarılacak.

Our weaknesses were exposed.

- Zayıflıklarımız ortaya çıkarıldı.
- Zayıf yönlerimiz açığa çıkarıldı.

Sami's secret was exposed.

Sami'nin sırrı açığa çıktı.

That they're exposed to music.

müzikle aynı şekilde maruz kalmıyor.

He exposed himself to danger.

O, kendini tehlikeye attı.

He was exposed to danger.

O, tehlikeye maruz kaldı.

Tom was exposed to danger.

Tom tehlikeyle karşı karşıya geldi.

Tom exposed himself to danger.

Tom kendini tehlikeye maruz bıraktı.

Fadil exposed his dark secret.

Fadıl karanlık sırrını açıkladı.

Now all her cubs are exposed.

Bu durumda tüm yavrular tehlikeye açık.

He was exposed to many dangers.

Birçok tehlikelere maruz kaldı.

He deliberately exposed her to danger.

Bilerek onu tehlikeye maruz bıraktı.

Tom exposed Mary as a fraud.

Tom Mary'yi bir dolandırıcı olarak ortaya çıkardı.

She deliberately exposed him to danger.

O, bilinçli olarak onu tehlikeye maruz bıraktı.

Sami exposed his stalker on YouTube.

Sami Youtube'daki takipçisini ifşa etti.

And on the Earth’s most exposed plains...

Dünya'nın en açık düzlüklerinde de...

Her beauty exposed her to many dangers.

Onun güzelliği onu birçok tehlikeye maruz bıraktı.

They were exposed to the enemy's gunfire.

Düşmanın ateşine maruz bırakıldılar.

They exposed the books to the sun.

Onlar kitapları güneşe maruz bıraktılar.

He exposed corruption in the city government.

Şehir yönetimindeki yozlaşmayı ortaya çıkardı.

The hill is exposed, with no trees.

Tepe ortada, ağaçsız.

This mustn't be exposed to the sun.

Bu, güneşe maruz bırakılmamalıdır.

The commander exposed his men to gunfire.

Komutan adamlarını silah atışına maruz bıraktı.

Sami's secret was about to be exposed.

Sami'nin sırrı açığa çıkmak üzereydi.

I'm still regularly exposed serendipitously to interesting ideas,

hâlâ düzenli olarak tesadüfen ilginç fikirlerle karşılaşıyorum

And also, they won't be exposed to sports

Böylece, başkasının beynine zarar vermenin

They were exposed to the crusader armies doing

haçlı ordularının yapmasına maruz kaldılar

Paintings should not be exposed to direct sunlight.

Tablolar, doğrudan güneş ışığına maruz bırakılmamalıdır.

The infant has been exposed to radioactive rays.

Bebek, radyoaktif ışınlara maruz kalmıştır.

The soldiers were exposed to the enemy's fire.

Askerler düşman ateşine maruz kaldı.

Young children should be exposed to good music.

Küçük çocuklar iyi müziğin etkisi altında bırakılmalıdır.

I don't want this secret to be exposed.

Bu sırrın ifşa edilmesini istemiyorum.

His limitations as an army commander were horribly exposed.

bir ordu komutanı olarak sınırları korkunç bir şekilde açığa çıktı.

We are always exposed to some kind of danger.

Her zaman birtakım tehlikeye maruz kalırız.

He exposed himself to the ridicule of his classmates.

Kendini sınıf arkadaşlarının alayına maruz bıraktı.

Skin shouldn't be exposed to sunlight for too long.

Deri çok uzun süre boyunca güneş ışığına maruz bırakılmamalı.

Tom lifted up his shirt and exposed his belly.

Tom gömleğini yukarı kaldırdı ve karnını açtı.

And so many people are exposed to relevant noise levels.

ve birçok insan belirli gürültü seviyelerine maruz kalıyor.

Patty exposed her back to the sun on the beach.

Patty plajda sırtını güneşe maruz bıraktı.

In fact, the inhabitants have been exposed to radioactive rays.

Aslında, yerleşik halk radyoaktif ışınlara maruz kalmaktadır.

Because people are not exposed to magic in the same way

çünkü insanlar sihre,

Was that the more they exposed themselves to these harmful risks,

bu zararlı risklere kendilerini ne kadar maruz bırakırlarsa

Only the largest dare visit such an exposed place after dark.

Hava karardıktan sonra ancak en büyükler böyle açık bir alana gelmeye cüret eder.

So we are exposed to cancer risk 10% more each year

yani biz her yıl kanser riskine %10 daha fazla maruz kalıyoruz

Of what the cancer cells are exposed to in our bodies.

vücudumuzda maruz kaldıkları koşulları çok temsil etmiyordu.

The black dog on the grass was exposed to the sun.

Çimin üzerindeki siyah köpek güneşe maruz kaldı.

However, the more they were exposed to the risks through the simulator,

Ancak simülatör aracılığıyla daha çok riske tabi tutulduklarında

They reach the earth at work and we are exposed to them

onlar işte yeryüzüne ulaşıyor ve biz onlara maruz kalıyoruz

A couple of years ago, this book was exposed as a fraud.

Birkaç yıl önce, bu kitap bir dolandırıcılık olarak ortaya çıkmıştır.

Artists historically have been exposed to toxic substances such as lead paint.

Ressamlar tarihsel olarak kurşun boya gibi zehirli maddelere maruz kalmışlardır.

It has been exposed to multiple gravitational and impact areas in orbit, moreover

Yörüngede birden çok yer çekimi ve etki alanına maruz kalmıştır üstelik

Among his many mounting concerns was the security of his long, exposed flanks.

Birçok endişesi arasında güvenlik vardı uzun, açık yanları.

When his attempt to overrun the Mamluk left stalled, his own position became exposed after

Memlük sol kanadını sürme teşebbüsü gecikmişti ve kendi pozisyonu

See, the workers who are exposed to this situation, to informality, work under more precarious

Bakın, bu duruma maruz kalan işçiler, kayıt dışılık, daha istikrarsız çalışmak

We'd have to be extra careful because there's loads of exposed metal, that's both sharp and rusty.

Aşırı dikkatli olmalıyız, çünkü sivri ve paslı olan çok fazla metal bulunuyor.

Prevailing wisdom suggests that people exposed to people who are sick with the virus should be tested for illness themselves.

Yaygın inanışa göre virüsten etkilenmiş kişilere maruz kalan kişilerin hastalığa karşı test edilmesi gerektiği öne sürülüyor.

The foxes that have been exposed to radiation in Chernobyl for twenty-nine years no longer fear humans and are willing to eat from their hands.

Yirmi dokuz yıldır Çernobil'de radyasyona maruz kalmış tilkiler artık insanlardan korkmuyor ve onların ellerinden yemeye hazırlar.