Translation of "Minute" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Minute" in a sentence and their turkish translations:

- Wait a minute.
- Hang on a minute.
- Hold on a minute.
- Wait one minute.

Bir dakika bekle.

- Give me a minute.
- Wait a minute.
- Hang on a minute.
- Gimme a minute.

Bana bir dakika ver.

Every minute.

bir ülkede.

"One minute!"

'Bir dakika!'

- Just wait a minute.
- Wait one minute.

Bir dakika bekle.

- Give me a minute.
- Gimme a minute.

Bana bir dakika ver.

The crowd grew larger minute by minute.

Kalabalık, dakikalar geçtikçe daha da büyüdü.

- Wait a minute.
- Hang on a minute.

Bir dakika bekle.

- Wait a minute, please!
- Wait a minute, please.

Bir dakika bekleyin, lütfen!

- Wait a minute, Tom!
- Wait a minute, Tom.

Bir dakika bekle, Tom!

- Give me a minute.
- Give me one minute.

Bana bir dakika ver.

- Please wait a minute.
- Please wait a minute!

- Lütfen bir dakika bekle.
- Lütfen bir dakika bekleyin.
- Lütfen bir dakika bekleyiniz.

Every minute counts.

Her dakika sayılır.

Every minute counted.

Her dakika sayıldı.

- Just a minute.
- Just a moment ...
- Wait a minute.

Bir dakika...

- It'll rain any minute now.
- It'll rain any minute.

Çok yakında yağmur yağacak.

- It'll just take a minute.
- This will only take a minute.
- This'll only take a minute.

Sadece bir dakika sürecek.

- I just need a minute.
- I only need a minute.

Sadece bir dakikaya ihtiyacım var.

- Give me just one minute.
- Give me just a minute.

Bana sadece bir dakika ver.

- A minute has sixty seconds.
- There are sixty seconds in a minute.
- One minute has sixty seconds.

Bir dakikada altmış saniye vardır.

Excuse me a minute.

Bana bir dakikanızı ayırın.

Give us a minute.

Bize bir dakika ver.

Wait a minute, honey!

Bir dakika bekle, tatlım!

Wait a minute, Mary!

Bir dakika bekle, Mary!

Let's stop a minute.

Bir dakika duralım.

Please wait a minute.

Lütfen bir dakika bekle.

Wait here a minute.

Burada bir dakika bekle.

Now wait a minute.

Şimdi bir dakika bekle.

Just relax a minute.

Sadece bir dakika dinlen.

I have a minute.

Bir dakikam var.

I need a minute.

Bir dakikaya ihtiyacım var.

Wait just one minute.

Sadece bir dakika bekle.

Wait just a minute.

Sadece bir dakika bekleyin.

Give me another minute.

Bana bir dakika daha ver.

A minute of silence.

Bir dakika sessizlik.

Stay here a minute.

Bir dakika burada kal.

Wait a minute, Tom!

Bir dakika bekle, Tom!

You have one minute.

Bir dakikan var.

Relax for a minute.

Bir dakika dinlen.

Give Tom a minute.

Tom'a bir dakika ver.

Give it a minute.

Ona bir dakika ver.

Give them a minute.

Onlara bir dakika ver.

Give him a minute.

Ona bir dakika ver.

Give her a minute.

Ona bir dakika ver.

Just wait a minute.

Sadece bir dakika bekle.

Just a minute, please.

Bir dakika, lütfen.

Now, wait a minute.

Şimdi, bir dakika bekleyin.

Hey, wait a minute.

Hey, bir dakika bekleyin.

- It will only take a minute.
- It'll only take a minute.

Bu sadece bir dakika sürecek.

- It'll just take a minute.
- It's only going to take a minute.
- It's just going to take a minute.

Sadece bir dakika sürecek.

- Let's take a 10-minute break.
- Let's take a ten-minute break.

10 dakikalık bir mola alalım.

- Tom cancelled at the last minute.
- Tom canceled at the last minute.

Tom son dakikada iptal etti.

- Can I just take a minute?
- Could I just have a minute?

Sadece bir dakika alabilir miyim?

But hold on a minute...

Ama bir saniye bekleyin...

He left a minute ago.

Bir dakika önce gitti.

He may leave any minute.

O, her an ayrılabilir.

Hold on a minute, please.

Bir dakika bekle, lütfen.

Can you spare a minute?

Bir dakika ayırabilir misin?

I only have a minute.

Sadece bir dakikam var.

Let's give Tom a minute.

Tom'a bir dakika verelim.

Just a minute. I'm coming.

Bir dakika. Geliyorum.

We just need a minute.

Sadece bir dakikaya ihtiyacımız var.

Can I have a minute?

Bir dakikanızı alabilir miyim?

Tom left a minute ago.

Tom bir dakika önce ayrıldı.

Do you need a minute?

Bir dakikaya ihtiyacınız var mı?

It'll only take a minute.

Bu sadece bir dakika sürer.

There's one born every minute.

Her dakika doğan biri var.

You've got one minute left.

Bir dakikan kaldı.

This may take a minute.

Bu bir dakika alabilir.

I've only got a minute.

Sadece bir dakikam var.

Wait a minute! Hang on!

Bir dakika bekle! Dayan!

I just needed a minute.

Sadece bir dakikaya ihtiyacım vardı.

I need about a minute.

Yaklaşık bir dakikaya ihtiyacım var.

Just wait a minute, please.

Sadece bir dakika bekleyin, lütfen.

I'll give you another minute.

Sana bir dakika daha vereceğim.

Tom listened for a minute.

Tom bir dakika boyunca dinledi.

I'll only be a minute.

Bir dakika içinde döneceğim.

I'll go in a minute.

Bir dakika içinde gideceğim.

Wait a minute, will you?

Bir dakika bekle, tamam mı?

It'll just be a minute.

Sadece bir dakika olacak.

We'll go in a minute.

Bir dakika içinde gideceğiz.

Can you wait a minute?

Bir dakika bekler misin?

Let's give them a minute.

Onlara bir dakika verelim.

Just give us a minute.

Sadece bize bir dakika ver.

Just give me one minute.

Bana yalnızca bir dakika ver.

Just give me a minute.

Sadece bana bir dakika ver.

Just give it a minute.

Sadece ona bir dakika ver.

Give me just one minute.

Bana yalnızca bir dakika ver.

Give me another minute, OK?

Bana bir dakika daha ver, tamam mı?

Give me a minute, OK?

Bana bir dakika ver, tamam mı?

Just give me another minute.

Sadece bana bir dakika daha ver.

Give me a minute, please.

Bana bir dakika ver lütfen.

It may rain any minute.

Her an yağmur yağabilir.

One minute has sixty seconds.

Bir dakikada altmış saniye var.