Examples of using "Distress" in a sentence and their turkish translations:
kendini daha sıkıntılı hissedersin.
Fakat fillerin imdat çağrıları...
Gemi bir tehlike sinyali gönderdi.
Açlık insanlar arasında büyük sıkıntıya neden oldu.
Biz o gemiden bir tehlike sinyali aldık.
Geminin kaptanı telsiz operatörüne imdat sinyali göndermesini emretti.
O orada dört yıl kaldı. Onu büyük sevinç ve sıkıntı bekliyordu.
Mary ve Tom'un denizde kaybolduklarını düşündük ama sonra sıkıntı parlaması gördük.