Translation of "Signal" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Signal" in a sentence and their turkish translations:

The signal was red.

Sinyal kırmızıydı.

The signal turned green.

Sinyal yeşile döndü.

Wait for my signal.

İşaretimi bekle.

He didn't catch the signal.

O, sinyal almadı.

We'll wait for the signal.

Sinyali bekleyeceğiz.

Should I give the signal?

Sinyal vermeli miyim?

Stand by for my signal.

İşaretim için beklemede kalın.

The traffic signal is green.

Trafik lambası yeşil.

This signal means "don't walk."

Bu işaret "yürüme" anlamına gelir.

There is a start signal.

Bir başlangıç sinyali vardır.

Okay, some emergency smoke signal grenades.

Tamam, acil durumda kullanılacak duman işareti bombaları.

The ship flashed a distress signal.

Gemi bir tehlike sinyali gönderdi.

A smile sends a friendship signal.

Bir gülümseme dostluk işareti gönderir.

Did you hear the alarm signal?

Alarm sinyalini duydun mu?

He responded to the signal I gave.

Verdiğim sinyale cevap verdi.

I'll raise my hand as a signal.

Bir sinyal olarak elimi kaldıracağım.

The car's left-turn signal was broken.

Arabanın sola dönüş sinyali bozuktu.

He gave us the signal to begin.

O, bize başlamak için sinyal verdi.

So which signal should we make, right now?

Peki şimdi hangi işareti kullanalım?

So which signal should we make right now?

Şimdi, hangi işareti vermeliyiz?

We actually couldn't find any significant signal whatsoever.

hiçbir önemli sinyal bulamadık.

Gave the signal to support the French charge.

Fransızları savunmak için işaret verdi.

The violinist waits for the signal to play.

Kemancı, çalmak için sinyali bekler.

The driver couldn't have stopped at the signal.

Sürücü trafik ışığında duramadı.

The signal turning red, he stopped his car.

Trafik ışığı kırmızıya dönünce arabasını durdurdu.

They were watching for the signal to start.

Başlamak için işaret bekliyorlardı.

The radio station broadcasts a very strong signal.

Radyo istasyonu çok güçlü bir sinyal yayıyor.

Signal lamps are used to transmit Morse code.

Sinyal lambaları mors alfabesini iletmek için kullanılır.

We've got a distress signal from that ship.

Biz o gemiden bir tehlike sinyali aldık.

Tom often forgets to use his turn signal.

Tom çoğunlukla dönüş sinyalini kullanmayı unutur.

The channel has low signal-to-noise ratio.

Kanal düşük sinyal-gürültü oranına sahip.

The sunrise is usually people's signal to get up,

Güneşin doğuşu genelde insanlara uyan işaretidir

Wait for the green signal before starting to cross.

Geçmeye başlamadan önce yeşil sinyali bekle.

He crossed the street when the signal was red.

O, sinyal kırmızı iken caddeyi geçti.

Tom gave Mary the signal to close the door.

Tom Mary'ye kapıyı kapatması için işaret etti.

Tom dialed Mary's number and got a busy signal.

Tom Mary'nin numarasını çevirdi ve meşgul sinyalı aldı.

Tom's grandfather was a signal officer in the army.

- Tom'un büyükbabası orduda bir muhabere subayıydı.
- Tom'un dedesi orduda irtibat subayıydı.
- Tom'un dedesi kara irtibat subayıydı.
- Tom'un dedesi kara muhabere subayıydı.

We've got two choices of how to signal that helicopter.

Helikoptere işaret vermek için iki seçeneğimiz var.

Sunset was thought to signal the end of their activity.

Güneşin batmasıyla faaliyetlerine son verdikleri sanılırdı.

It's dangerous to ignore the signal at a railroad crossing.

Bir demiryolu geçidinde sinyali görmezden gelmek tehlikelidir.

Because that signal would take 20 minutes to get to Mars.

çünkü sinyalin Mars'a ulaşması 20 dakika sürebilir.

He didn't notice the small video camera above the traffic signal.

O, trafik sinyalinin üzerindeki küçük kamerayı fark etmedi.

I get a busy signal when I try to call Tom.

Tom'u aramaya çalıştığımda bir meşgul sinyali alıyorum.

The ship's captain ordered the radio operator to send a distress signal.

Geminin kaptanı telsiz operatörüne imdat sinyali göndermesini emretti.

I can hear the chopper. We just need to reach the signal fire.

Helikopteri duyabiliyorum. İşaret ateşine ulaşmamız gerek.

His standing up was the signal for everybody to start leaving the room.

Onun ayakta durması herkesin odadan çıkmaya başlama işaretiydi.

Early next morning Hanno used smoke to signal Hannibal to start crossing the Rhône.

Ertesi sabah Hanno Rhone'u geçmesi için dumanla Hannibal'e sinyal verdi.

Tom has been getting a busy signal every time he tries to call Mary.

Tom Mary'yi her aradığında bir meşgul sinyali alıyor.

But once they came in-between Coucy’s hidden contingent, the French Lord gave the signal!

Ama Couchy'nin gizli ekibine düşer düşmez, Fransa Kralı işaret verdi!

- They were waiting for the go-ahead.
- They were waiting for the signal to start.

- Onlar kalkış sinyalini bekliyorlardı.
- Onlar başlama işareti için bekliyorlardı.

- The signal turning red, he stopped his car.
- Because the traffic light turned red, he stopped his car.

O, trafik ışığı kırmızıya döndüğü için, arabasını durdurdu.

Their light is a signal to wingless females on the ground. She's the size of a grain of rice.

Işıkları, zemindeki kanatsız dişilere işaret göndermektedir. Dişi, pirinç tanesi kadardır.