Translation of "Differ" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Differ" in a sentence and their turkish translations:

Tastes differ.

Lezzetler farklıdır.

Our ways differ.

Bizim yollarımız farklıdır.

Countries differ in culture.

Ülkeler kültür olarak farklıdır.

I beg to differ.

Aynı fikirde değilim.

Marriage customs differ by country.

Evlilik gelenekleri ülkelere göre değişir.

They differ in many respects.

- Birçok açıdan farklılık gösterirler.
- Pek çok açıdan benzemezler.

Their opinions differ from mine.

Onların görüşleri benimkinden farklıdır.

Uniforms differ from school to school.

Üniformalar okuldan okula değişir.

My tastes differ greatly from yours.

Benim zevklerim seninkilerden oldukça farklı.

We differ from them in some respects.

Bazı konularda onlardan farklıyız.

I differ from you on that point.

- Ben o konuda seninle aynı fikirde değilim.
- Seninle bu konuda ayrılıyoruz.

China and Japan differ in many points.

Çin ve Japonya birçok noktada farklılık gösterirler.

Eating habits differ from country to country.

Yeme alışkanlıkları ülkeden ülkeye değişir.

Table manners differ from country to country.

Sofra adabı ülkeden ülkeye farklılık gösterir.

These hand-made articles differ in quality.

Bu el yapımı eşyalar kalite olarak farklıdır.

How does your opinion differ from his?

Senin fikrin onunkinden nasıl farklılık gösteriyor?

Japanese differ from Americans in many respects.

Japonlar Amerikalılardan birçok yönden farklıdır.

You differ from me in many ways.

Birçok yönden benden farklısın.

But there are situations that differ with us

Fakat bizle farklılık gösteren durumlar da var

People greatly differ in their views of life.

İnsanlar hayata bakış açısı yönünden çok farklı olurlar.

The two countries differ in religion and culture.

İki ülke dinde ve kültürde farklıdır.

These sentences only differ with respect to tense.

Bu cümleler zamana göre farklı.

The two regions differ in religion and culture.

İki bölge dinde ve kültürde farklıdır.

- I'm afraid I differ with you on this point.
- I'm afraid that I differ with you on this point.

Maalesef bu konuda seninle aynı fikirde değilim.

The scale and circumstances of our situations will differ,

Vaziyetlerimizin boyutu ve şartları farklı olacak

And we know that hormones differ between the genders.

Biliyoruz ki hormonlar, cinsiyete göre değişiyor.

Our time and the past differ from each other

Bizim zamanımızla geçmişteki zaman bir birinden farklılık gösteriyor

Japan and China differ from each other in many ways.

Japonya ve Çin pek çok yönden birbirinden farklıdır.

Englishmen differ from Americans only in the language they speak.

İngilizler Amerikalılardan sadece konuştukları dilde farklıdır.

Laws differ from state to state in the United States.

Yasalar ABD'de eyaletten eyalete değişiklik göstermektedir.

Modern cars differ from the early ones in many ways.

Modern arabalar birçok yönden eski olanlardan farklıdır.

The two neighbouring countries differ from each other in all respects.

İki komşu ülke her açıdan birbirinden farklıdır.

- Let's check why your answers differ from mine.
- Let's check why your answers are different than mine.
- Let's see why your answers differ from mine.

Cevaplarının neden benimkilerden farklı olduğunu kontrol edelim.

Human beings differ from animals in that they can think and speak.

İnsanoğlunun hayvanlardan farkı düşünebiliyor ve konuşabiliyor olmasıdır.

In grammar and vocabulary, some dialects differ significantly from the standard language.

Dilbilgisinde ve kelime hazinesinde, bazı lehçeler standart dilden önemli ölçüde farklıdır

Men differ from other animals in that they can think and speak.

İnsanlar düşünebildiğinden ve konuşabildiğinden dolayı diğer hayvanlardan farklıdır.

I beg to differ, as I disagree with your analysis of the situation.

Senin durum analizinle ilgili aynı fikirde olmadığım için, maalesef aynı görüşte değilim.

My opinions differ from those of most of the students in the class.

Benim görüşlerim sınıftaki öğrencilerin çoğununkinden farklıdır.

Human beings differ from other animals in that they can speak and laugh.

İnsanoğlu, konuşabilmeleri ve gülebilmeleri bakımından hayvanlardan farklıdır.

In this world, rules of conduct prevail that differ from what is accepted in public life.

Bu dünyada, kamusal hayatta kabul edilenlerden farklı davranış kuralları hakimdir.

- I don't agree.
- I do not think so.
- I beg to differ.
- I do not agree.

Aynı fikirde değilim.

- Some people say it like this; others, like that.
- Some say it is so; others differ.

Bazıları öyle söylüyor, bazıları başka türlü.