Translation of "Beg" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Beg" in a sentence and their turkish translations:

I beg you.

Yalvarırım.

I beg your pardon.

Affedersiniz.

I won't beg you.

- Sana yalvarmayacağım.
- Size yalvarmayacağım.

Tom doesn't often beg.

Tom sık sık yalvarmaz.

Don't make me beg.

Beni yalvartma.

It's useless to beg.

Yalvarmak faydasız.

I beg to differ.

Aynı fikirde değilim.

Stop yelling, I beg you.

Bağırmayı kes, senden rica ediyorum.

I beg you forgive me.

Yalvarırım affet beni.

Please don't make me beg.

Lütfen beni yalvartma.

I beg you to reconsider.

Yeniden düşünmeni rica ediyorum.

I must beg your pardon.

Ben sizden özür dilemeliyim.

I beg for your forgiveness.

Affetmeniz için yalvarıyorum.

I beg you to stay.

Kalmanızı rica ediyorum.

Either shout bind wish or beg

ya çaput bağlanır dilek dilenir

I beg you to help me.

Bana yardım etmeni rica ediyorum.

I beg you to help us.

Bize yardım etmeni rica ediyorum.

Do you want me to beg?

- Yalvarmamı mı istiyorsun?
- Yalvarmamı mı istiyorsunuz?

You don't have to beg me.

Bana yalvarmak zorunda değilsin.

You shouldn't have made me beg.

Beni yalvartmamalıydın.

I beg you to forgive me.

Yalvarırım beni affedin.

I won't beg for my life.

Hayatım için yalvarmayacağım.

- I beg your pardon?
- Pardon me?

Affedersiniz.

I beg of you, don't die!

Yalvarırım sana, ölme!

Don't make me beg for it.

Beni onun için yalvartma.

I want you to beg for mercy.

Merhamet için yalvarmanı istiyorum.

I beg you, give me a visa.

Lütfen bana vize verin.

I beg you, give me a bottle!

Yalvarırım bana bir şişe verin!

I beg of you to listen carefully.

Dikkatli dinlemen için sana yalvarıyorum.

Listen to me, I beg of you.

- Beni dinle, sana yalvarıyorum.
- Gözünü seveyim beni dinle.

I beg you to do it carefully.

- Yalvarırım bunu dikkatli yap.
- Gözünü seveyim bunu dikkatli yap.

- I beg your pardon?
- May I be excused?
- Can I be excused?
- Excuse me.
- I beg your pardon.

Affedersiniz.

I had to beg my friends to come.

Arkadaşlarımın gelmesi için yalvarmak zorunda kaldım.

Mary didn't beg Tom to take her back.

Mary Tom'un onu geri götürmesini istemedi.

- I have taught my dog to sit up and beg.
- I've taught my dog to sit up and beg.

Köpeğime doğrularak oturmayı ve arka ayaklarının üstünde durmayı öğrettim.

- I beg your pardon; I didn't quite catch your name.
- I beg your pardon. I didn't quite catch your name.

Affedersiniz;isminizi tam anlamıyla anlamadım.

You must go to Tom and beg his forgiveness.

Tom'a gitmeli ve ondan af dilemelisin.

I beg you to give me a little water.

- Yalvarırım bana biraz su verin.
- Gözünüzün yağını yiyeyim, bana biraz su verin.

Do you want me to beg for my life?

Hayatım için yalvarmamı ister misin?

I made you wait so long; I beg your forgiveness.

Sizi bu kadar zaman beklettim, yalvarırım affedin.

I beg to point out that your calculation is wrong.

Hesabının yanlış olduğunu belirtmek istiyorum.

I beg your pardon, but would you repeat what you said?

Affedersiniz fakat ne söylediğinizi tekrarlar mısınız?

I beg your pardon. I didn't think this was your seat.

Affedersiniz. Bunun sizin koltuğunuz olduğunu düşünmüyordum.

I beg your pardon, could you repeat what you've just said?

Affedersiniz, az önce söylediklerinizi tekrarlar mısınız?

I beg your pardon. I didn't know this was your seat.

Affedersiniz. Buranın sizin koltuğunuz olduğunu bilmiyordum.

I had to beg my friends to come to my party.

Partime gelmeleri için arkadaşlarıma yalvarmak zorunda kaldım.

I had to beg Tom to ask Mary out on a date.

Bir buluşmada Tom'un Mary'ye çıkma teklif etmesini istedim.

When only death remains, the last resort is to beg for food.

Sadece ölüm kaldığında, son çare yiyecek için yalvarmaktır.

- I beg your pardon?
- Pardon me?
- What did you say?
- Excuse me?

Affedersiniz?

- I beg you to forgive me.
- I ask you to forgive me.

Beni affetmeni rica ediyorum.

Garrison under the command of one of his highly experience officers, Dogan Beg,

en deneyimli subaylarından biri olan Doğan Bey'i iyi donanımlı bir garnizona yerleştirdi.

I beg to differ, as I disagree with your analysis of the situation.

Senin durum analizinle ilgili aynı fikirde olmadığım için, maalesef aynı görüşte değilim.

Dad, I beg you to admit for once that you may be wrong!

Baba yalvarırım bir kere de yanılıyor olabileceğini kabul et.

I can't stop you from revealing my secrets. However, I beg you not to.

Seni sırlarımı açığa vurmaktan vazgeçiremem. Ancak, yapmaman için yalvarıyorum.

- I don't agree.
- I do not think so.
- I beg to differ.
- I do not agree.

Aynı fikirde değilim.

Your yelling and howling is called a psychosis. I ask, I beg you to see a therapist before you get institutionalized.

Bağırman ve uluman ruhsal bir bozukluk. Soruyorum, hastaneye kaldırılmadan önce terapiste gitmen için sana yalvarıyorum.