Examples of using "Defined" in a sentence and their turkish translations:
- Tom'un kasları iyi tanımlanmıştır.
- Tom'un kasları iyi gelişmiştir.
Schopenhauer mimariyi "donmuş müzik" olarak tanımladı.
Geleneksel olarak cinsellik eylemini
Gürültü, istenmeyen ses olarak tanımlanır
Başkasının değil, senin biçimlendirdiğin bir hayatı.
İlki, bu dar tanımlanmış işler robotlar tarafından
Bu kitaplar kültürümüzü tanımlamış ve şekillendirmiştir.
çünkü bugün itibariyle silah olarak tanımlanmıyorlar.
Bu bizim bütün tarihimize ve millî tabiatımıza damga vurdu.
ve bu süreç miras edindikleri genler ile,
Bu işlevler de kısmen, geçtikleri nöral yollarla ilgili.
Mizah, eğlenmeye yol açan, komik, gülünç veya aykırı bir nitelik olarak tanımlanır.
bu kutunun sınırlarının çok iyi tanımlandığını görürsünüz.
çekişmeli, ayrı ve farklı bir şekilde bir şeyler yapmakla
Doku kültürü bakış açısından, bu deney için çevre daha katı bir şekilde tanımlanmış olmalıdır.
Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.
Cumartesi ve pazar günleri, Arap ülkeleri ve İsrail hariç birçok ülkede hafta sonu olarak belirlenmiştir.
Astronomik Birim Dünya ve Güneş arasındaki ortalama mesafe olarak tanımlanır.Bu yaklaşık 150 milyon kilometredir.