Translation of "Act" in Turkish

0.069 sec.

Examples of using "Act" in a sentence and their turkish translations:

- They can't act.
- They cannot act.

Onlar hareket edemezler.

Act faster!

Daha hızlı hareket et!

- We must act.
- We have to act.

Harekete geçmek zorundayız.

- We have to act quickly.
- We must act quickly.
- We need to act quickly.
- We've got to act fast.
- We have to act fast.
- We need to act fast.

Çabuk hareket etmeliyiz.

- We have to act quickly.
- We must act quickly.
- We need to act quickly.
- We have to act fast.
- We need to act fast.

- Hızlı hareket etmeliyiz.
- Hızlı hareket etmek zorundayız.
- Çabuk davranmalıyız.
- Çabuk davranmak zorundayız.

- Act like a man.
- Act like a man!

- Bir erkek gibi davran.
- Erkek gibi davran.

- Try to act natural.
- Try to act naturally.

Doğal davranmaya çalış.

- Think before you act!
- Think before you act.

Hareket etmeden önce düşünün.

act like prudes

aşırı iffetli davranırlar

He must act.

Harekete geçmeli.

Don't act surprised.

Şaşırmış gibi davranma.

They can't act.

Onlar hareket edemezler.

Act your age.

Yaşına göre davran.

We must act.

Hareket etmeliyiz.

Act like adults.

Yetişkinler gibi davran.

- You ought not to act selfishly.
- You shouldn't act selfishly.

Bencilce hareket etmemelisin.

- I tried to act natural.
- I tried to act naturally.

Doğal davranmaya çalıştım.

That's a class act.

O, bir sınıf eylemidir.

Animals act on instinct.

Hayvanlar içgüdüsel olarak hareket eder.

His act was dangerous.

Onun davranışı tehlikeliydi.

We must act quickly.

Çabuk hareket etmeliyiz.

It's all an act.

Hepsi numara.

Don't act so innocent.

Çok masum hareket etme.

Acids act on metals.

Asidler metalleri etkiler.

They didn't act quickly.

Onlar çabuk hareket etmedi.

We must act now.

Şimdi hareket etmeliyiz.

Get your act together.

- İşleri daha etkili çözebilmek için faaliyetlerini daha iyi düzenle.
- İlerleme kaydetmek için faaliyetlerini organize et, sıraya koy, düzenle.

You need to act.

Hareket etmelisin.

Tom didn't act alone.

Tom tek başına hareket etmedi.

He likes to act.

O hareket etmeyi sever.

How did Tom act?

Tom nasıl davrandı?

We should act quickly.

Çabuk hareket etmemiz gerekiyor.

Act instead of talking.

Konuşmak yerine hareket edin.

Think global, act local.

Küresel düşün, yerel hareket et.

Think globally, act locally.

Küresel olarak düşün, yerel olarak hareket et.

Don't act like that.

Öyle davranma.

Congress refused to act.

Kongre eylemi reddetti.

Try to act normal.

Normal davranmaya çalış.

I didn't act alone.

Tek başına hareket etmedim.

Try to act natural.

Doğal davranmaya çalış.

- Suicide is a desperate act.
- Suicide is an act of desperation.

İntihar çaresizlik davranışıdır.

That embracing your stigma is a political act, an act of defiance

kusurunuzu benimsemek, bir grup insanı değişmez bir özelliği için

This... is his last act.

Bu... ...son eylemi olacak.

Suicide is a desperate act.

İntihar umutsuz bir eylemdir.

Jiro could not act otherwise.

Jiro başka türlü hareket edemedi.

You should act more calmly.

Daha sakin hareket etmelisin.

You must act more wisely.

Daha akıllıca hareket etmelisin.

We must act at once.

Derhal harekete geçmeliyiz.

It is just an act.

O sadece bir eylemdir.

It is a childish act.

O, çocukça bir harekettir.

Does the medicine act quickly?

İlaç çabuk etki eder mi?

How else can he act?

O, başka nasıl davranabilir?

Try to act your age.

Yaşına göre hareket etmeye çalış.

Who will act as spokesman?

Kim sözcülük yapacak?

We have to act now.

Şimdi harekete geçmeliyiz.

Act according to the rules.

Kurallara göre hareket et.

We can't act without thinking.

Düşünmeden hareket edemeyiz.

We'll have to act fast.

Hızlı hareket etmek zorunda kalacağız.

We need to act quickly.

Çabuk olmamız gerekir.

Tom tried to act cool.

Tom sakin davranmaya çalıştı.

Tom tried to act casual.

Tom rahat hareket etmeye çalıştı.

Act exactly as I said.

- Tam olarak dediğim gibi davran.
- Tam olarak söylediğim gibi hareket et.

He committed an illegal act.

O, yasa dışı bir eylem yaptı.

act as a battering ram

bir yumruk gibi davranarak saptırabilir,

I had to act quickly.

Çabuk hareket etmek zorunda kaldım.

Many people act like that.

Birçok kişi öyle davranır.

I'll act on your advice.

Tavsiyeniz üzerine hareket edeceğim.

Murder is a monstrous act.

Cinayet korkunç bir eylem.

People act without thinking sometimes.

İnsanlar bazen düşünmeden hareket ederler.

We needed to act quickly.

Hızlı hareket etmemiz gerekti.

Arson is a criminal act.

Kundaklama cezai bir suçtur.

It's time to act now.

Şimdi hareket zamanı.

It's now time to act.

Şimdi hareket etme zamanı.

Tom has to act now.

Tom artık harekete geçmek zorunda.

We need to act fast.

Hızlı davranmamız gerek.

Let's act like we're foreigners.

Yabancıymışız gibi davranalım.

We have to act quickly.

- Çabuk olmak zorundayız.
- Hızlı davranmak zorundayız.

Don't act like a child.

Bir çocuk gibi davranma.

We have to act fast.

Hızlı hareket etmek zorundayız.

Dan didn't even act sick.

Dan hasta numarası yapmadı bile.

Just act like nothing happened.

Sadece hiçbir şey olmamış gibi hareket et.

People don't always act rationally.

İnsanlar her zaman mantıklı bir biçimde hareket etmezler.

Stop putting on an act.

Hava atmayı bırak.

Tom didn't act quickly enough.

Tom yeterince hızlı hareket etmedi.

Don't act innocent with me.

Bana masumu oynama.

Don't act like a jerk.

Bir ahmak gibi davranma.

We shouldn't act surprised, though.

Yine de şaşırmış davranmamamız gerekir.

It's considered an aggressive act.

Agresif bir davranış olarak kabul edilir.

This wasn't an intentional act.

Bu kasıtlı bir davranış değildi.

Think globally but act locally.

Küresel düşünün ama yerel olarak hareket et.

Tom, however, can't act alone.

Ancak Tom tek başına hareket edemez.

Tom was a class act.

- Tom çok klas biriydi.
- Tom çok beyefendi biriydi.

Tom is a class act.

Tom etkileyici bir kimse.

I tried to act impressed.

Etkilenmiş davranmaya çalıştım.