Examples of using "Frozen" in a sentence and their turkish translations:
...buz krallıklarına...
Bu sıkı dondurulmuş.
Dondu kaldı.
O hâlâ donmuş.
Küp donmuş.
Et dondurulmuş.
Parmak uçlarım donuyor.
Ayaklarım dondu.
Göl dondu.
Ayak parmaklarım dondu.
Web sayfası dondu.
Bisküviler dondurulabilir.
Dere dondu.
Çilek, kiraz gibi meyveler dondurulabilir.
Leyla'nın mal varlıkları donduruldu.
Sami'nin hesapları donduruldu.
Onun ayaklarıyakları donmuştu.
Kulaklarım donmuş.
Göl donmuş.
Akan Gölü'nün üstü buz tuttu.
Dondurulmuş yoğurda can atıyorum.
Gölet sert donduruldu.
O soğuktan donmuştu.
Buraya dondurulmuş balık getir.
Nehir buz bağlamış.
Mary Frozen filmini seviyor.
Onlar donarak öldüler.
Bazen dondurulmuş sebze alırım.
Önümüzdeki yol donmuş.
Dondurulmuş yoğurt sever misiniz?
Tom donmuş bir akşam yemeği yedi.
Tom donarak öldü.
Onun uzuvları neredeyse donmuştu.
Leyla'nın banka hesapları donduruldu.
Göletin üstü buz tutmuş.
Neredeyse donarak ölüyorduk.
Köpek donarak öldü.
İliklerime kadar dondum.
Göl tamamen dondu.
Schopenhauer mimariyi "donmuş müzik" olarak tanımladı.
Tom asla dondurulmuş elma almadı.
Donmuş olduğu için
Tom dondurulmuş yoğurt işinde.
- Patenlerini al. Göl buz tutmuş.
- Patenlerini al. Göl donmuş.
Kemikler buzda donmuş olarak kaldı.
Kısmen donmuş Delaware nehrini geçtiler.
Tüm fonlar bir sonraki duyuruya kadar dondurulur.
Soğuğa rağmen yiyecek stokları donmamış.
Düşük ışıkta çekim yapabilen bir kamera bu donuk dünyayı bize gösteriyor.
Sibirya'da donmuş bir mamut bulundu.
Gölet sabahleyin tamamen dondu.
Genç insanlar donmuş gölet üzerinde paten yapıyorlardı.
Gölün yüzeyi tamamen donmuş olsa da
Bilgisayarım dondu.
O kadar soğuk ki nehir dondu.
Ben her zaman dondurulmuş olanların yerine taze sebzeler alırım.
- Gölet dondu.
- Göletin üstü buz tutmuş.
Onlar donarak öldüler.
Karda neredeyse donarak ölecekti.
Tom'un banka hesabı Milli Gelirler İdaresi tarafından donduruldu.
Çok soğuk vardı, bu nedenle göl dondu.
Çok fazla Botox sana donmuş bir görünüm verebilir.
Kışın donmuş göllerde yüzmeye giderim.
Sami kamyonunda donarak ölmüş bulundu.
Tom ve Mary donmuş gölet üzerinde paten kaymaya gittiler.
Donmuş bir göle çıkarken dikkatli olmalıyız.
donmuş Tuna üzerinden tüm Karadeniz yolunu yağma ve katliamdan geçirdiler
Uzun zaman önce terk edilmiş küçük kasaba zamanla donmuş gibi görünüyor.
Göl donmuştu, bu yüzden biz buz üzerinde yürüdük.
Taze portakal suyu mu yoksa dondurulmuş portakal suyu mu aldın?
Dün yine çok soğuktu. Donmuş olabilirim.
Tüm bu bölge, donmuş bir göle benziyor.
Donmuş bir göle çıkarken dikkatli olmalıyız.
Çocuklar donmuş gölet üzerinde bir hokey pisti kurdular.
Buzullar donmuş nehirlerdir. Irmak gibi akıyorlar, sadece çok daha yavaş.
Volverinler, Dünya'nın üst kısımlarını çevreleyen donuk topraklarda boy gösterir.
akışkan ve ergimiş magma donmuş ve dünya artık yok olmaya hazır
Yalnızca dondurmaları değil, dondurulmuş şerbet ve donmuş yoğurdu da severim.
Havuzun paten yapacak kadar donduğunu düşünüyor musun?
yoksa larvaları alıp donmuş bir gölde balık mı avlayalım?
Donuk geceden sağ çıkan tüm hayvanlar için müjdeli bir değişimdir bu.
faşo ağa yazsını ekranda görünce hepimiz donup kalmıştık
Gece o kadar soğuktu ki döndüğümde neredeyse donmuştum.
Benim bilgisayar dondu.
yoksa larvaları alıp donmuş bir gölde balık mı avlayalım?
Daha doğrusu kanunların belirli bir siyasi dönemin donmuş ifadesi olduğu söylenince alınıyorlar.
düşman topraklarında şaşırtıcı bir zorunlu yürüyüşe yönlendirdi . nehir
Başkurdistan'daki Nuguş Nehri, genellikle kasım ayında donar ve nisan ayına kadar donmuş kalır.
yoksa larvaları alıp donmuş gölde balık mı avlayalım?
1462 başlarında, Eflak ordusu, donmuş Tuna önüne
ve şuradaki donmuş göle gidip bir delik açarak balık avlamaya çalışırım.