Examples of using "Core" in a sentence and their turkish translations:
O, tamamen bozulmuş.
içten içe biliyorsunuz ki
Ve bu oldukça zor bir savunma.
ve o temel ifadelerle pratik yapmaya başlatmak.
çekirdeği ise yeniden filizlenmesine
çünkü çekirdek soğumuş
Katı, çok katmanlı çekirdek.
Ben elma çekirdeği yemeyeceğim.
Ben elma çekirdeği yemem.
çekirdeğin etrafı ise akışkan magma ile dolu
- O bilgisayar dört çekirdekli işlemciye sahip.
- O bilgisayarın dört çekirdekli işlemcisi var.
- O bilgisayarın işlemcisi dört çekirdekli.
- Bu telefonun dört çekirdekli işlemcisi var.
- Bu telefon dört çekirdekli işlemciye sahip.
O, gerçek bir bilim adamıdır.
Bu, sorunun özüdür.
Tom elmanın göbeğini nasıl çıkaracağını gösterdi.
Güçlü gövde, güçlü bacaklar. Tamam, hadi bakalım.
posasını ve çekirdeğini havada yere bırakır
Elmanın çekirdeğini yemem.
İnsaniyetimizin özüne esaslı bir meydan okumayı temsil eder.
hem de bir tai chi efendisi kontrolüyle.
köküne kadar çürümüşlükle karşılaşırsınız,
Sert çekirdeği uzak mesafeden uçmasına yardımcı olur,
Tom elma çekirdeğini çöp kutusuna fırlattı.
dünyanın merkezinde bir çekirdek var
Bugün yapılan çoğu bilgisayar çok çekirdekli işlemcilerle donatılmıştır.
Bu yüzden vücut sıcaklığımı geri kazanmam uzun sürmüyor.
dünyanın çekirdeği ay kadar büyük
Diyelim ki sosyal medya kullanmak profesyonel başarımın merkezi değil.
Bu nedenle, biz inanıyoruz ki, pek çok insanın asıl meselesi
İşe yaramaz bir gösteri çünkü özünde bu bir bulmaca.
Ceketim benim için önemli. Burası bedenimi sıcak tuttuğum yer.
İç kısım bir çekirdeğin etrafına sarılmış ve bazen sıvı ile doldurulmuş bir lastik banttır,
Diğeri ise orduydu ve onlar hayati amaçlarının Türkiye'yi laik kılmak olduğuna inanıyorlar
Dış görünüşte bir sümsük gibi görünüyor. Fakat özünde onu zorlu bir delege yapan sağlam bir iradesi var.