Translation of "Confuse" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Confuse" in a sentence and their turkish translations:

Don't confuse me.

Kafamı karıştırma.

It'll confuse him.

Onu şaşırtacak.

His actions confuse me.

Onun hareketleri beni şaşırtıyor.

Don't confuse the two.

İkisini karıştırma.

Let's not confuse things.

İşleri karıştırmayalım.

Your standards confuse me.

Standartlarınız kafamı karıştırıyor.

Never confuse art with life.

Sanat ile hayatı karıştırmayın.

Don't confuse desire with love.

Sevgi ile arzuyu karıştırmayın.

Don't confuse opinions with facts.

Düşüncelerle gerçekleri karıştırmayın.

Never confuse pity with love.

Sevgi ile merhameti asla karıştırmayın.

Don't confuse Portuguese with Spanish.

Portekizceyi İspanyolca ile karıştırma.

Don't confuse me with Hitler.

Beni Hitler ile karıştırma.

You're trying to confuse me.

- Beni yanıltmaya çalışıyorsun.
- Beni şaşırtmaya uğraşıyorsun.

I confuse Krasnodar and Krasnoyarsk.

Krasnodar ve Krasnoyarsk'ı birbirine karıştırıyorum.

Don't confuse "efficacy" with "efficiency".

"Efficacy" ile "efficiency"yi karıştırmayın.

Don't confuse Chinese with Japanese.

- Japoncayı Çinceyle karıştırmayın.
- Japoncayı Çince ile karıştırmayın.

Don't confuse love and desire.

Sevgiyi ve arzuyu karıştırma.

I often confuse Spanish vowels.

İspanyolcadaki sesli harfleri sık sık karıştırıyorum.

Don't confuse Austria with Australia.

Avusturya ile Avustralya'yı karıştırma.

Don't confuse astrology with astronomy.

Yıldızbilimini gökbilimi ile karıştırma.

Don't confuse sugar with salt.

Şeker ile tuzu birbiriyle karıştırma.

Don't confuse yourself with me!

Kendini benimle karıştırma!

Don't confuse me for yourself.

Beni kendinle karıştırma.

I didn't mean to confuse him.

Onu şaşırtmak istemedim.

Tom is trying to confuse you.

Tom sizi şaşırtmaya çalışıyor.

We must never confuse the two.

Biz ikisini asla karıştırmamalıyız.

I didn't want to confuse people.

İnsanların kafalarını karıştırmak istemedim.

Sami was trying to confuse Layla.

Sami, Leyla'nın kafasını karıştırmaya çalışıyordu.

Tom is just trying to confuse you.

Tom sadece sizi şaşırtmaya çalışıyor.

Are you intentionally trying to confuse me?

Bilerek beni şaşırtmaya mı çalışıyorsun?

At times I confuse curve with carve.

Bazen "curve"'ü "carve" ile karıştırıyorum.

You're trying to confuse me, aren't you?

Kafamı karıştırmaya çalışıyorsun, değil mi?

- Don't confuse comets and asteroids.
- Don't mix up comets and asteroids.
- Don't confuse a comet with an asteroid.

Kuyrukluyıldızları ve asteroitleri karıştırma.

You should not confuse business with personal affairs.

İşini kişisel işlerin ile karıştırmaman gerekir.

I always confuse John and his twin brother.

Ben her zaman John'u ve onun ikiz erkek kardeşini karıştırırım.

I often confuse John and his twin brother.

John'u çoğunlukla ikiz erkek kardeşi ile karıştırıyorum.

One should not confuse education with job training.

Biri eğitimle mesleki eğitimi karıştırmamalı.

One must not confuse "must not" with "need not".

- Biri "olmamalı" ile "gerek yok"u karıştırmamalıdır.
- Biri "must not" ile "need not"ı karıştırmamalıdır.

I always confuse which side is port and which starboard.

Hangi taraf iskele hangi taraf sancak hep karıştırıyorum.

We shouldn't confuse solitude with isolation. They are two separate things.

Yalnızlık ile izole edilmeyi birbirine karıştırmamak gerek. Bunlar iki farklı şey.

People often confuse the difference between an argument and a debate.

İnsanlar çoğunlukla argument ve debate arasındaki farkı karıştırırlar.

But be careful not to confuse that she is Mary, mother of Jesus.

Fakat o Meryem İsa'nın annesi olan Meryem değil karıştırmayalım dikkat edelim

Because my job is to make you confuse what is important and what is extraneous.

çünkü benim işim neyin önemli ve neyin konu dışı olduğuna dair sizi yanıltmak.

Jealousy is not the same as envy. Do not confuse the two. There is a difference.

Kıskançlık imrenme ile aynı değildir. İkisini karıştırmayın. Bir fark var.