Examples of using "Desire" in a sentence and their turkish translations:
Hepimiz başarı istiyoruz.
Ne arzu ediyorsun?
Ben arzuyu kaybettim.
Ben bu telefonu istiyorum.
Sevgi ile arzuyu karıştırmayın.
O temel bir insan arzusudur.
Sevgiyi ve arzuyu karıştırma.
O benim arzuladığım kadın.
bunlar nedensiz yere mükemmel olmak isterler:
Hayatta kalma arzusu kamçılandığında
Yakında, arzu ettiğimiz şeye inanırız.
Onun ölümünü arzu etmedi.
Denemek için hiç arzum yok.
Arzunun aklını kontrol etmesine izin verme!
Bir kadının arzusunu nasıl harekete geçirirsin?
- Artık o arzuya sahip değilim.
- Artık bende bu istek yok.
Dans etmek istemiyorum.
Arzulamak doymaktan daha tatmin edici.
Onu yapmak için arzum yok.
ve insanlardaki Ayasofya'da namaz kılma isteği
Onun oynamak için gizli bir arzusu vardır.
Burada kalma isteğim yok.
Onu öpmek için isteği yoktu.
Tom'un Fransızca öğrenme arzusu yoktu.
İnsan arzusunda hiçbir sınır yoktur.
Zenginlik için fazla arzum yok.
Tom'un zengin olma arzusu var.
Tom Fransızca öğrenme isteğini kaybetti.
Benim zengin olmak için bir arzum var.
- Onun zengin olma arzusu var.
- Zengin olma arzusu var.
Onun zengin olmak için bir tutkusu var.
Mary'nin bir zengin olma arzusu var.
Bizim zengin olmak için bir arzumuz var.
Onların zengin olma arzusu var.
Tom'un Mary'yi öpme arzusu yoktu.
Onun adalet için bastırılamaz bir arzusu var.
Oraya gitmek için hiç arzum yok.
Arzu ihtiyaç ve talep arasından çıkar.
Amerikalıların sadece savaşmak için herhangi bir arzusu yoktu.
Tom'un Fransızca çalışma isteği yok.
Sami'nin onu yapmak için hiç arzusu yoktu.
Bunu yapmak için hiç isteğim yoktu.
Tom'u öpmek istemiyorum.
Tom'u öpmek istemedim.
Şimdi seni her zamankinden daha fazla arzuluyorum.
Onu yapmak için arzum yok.
Tom'un Boston'a geri dönme arzusu yoktu.
Fakat; iyilik yapmaya, hatalarımızı geçmişte bırakmaya,
Yaşlılar da gençler de zayıf olmak istiyor.
İngiltere'ye gitme arzum var.
Benim daha fazla şeker yeme isteğim yok.
Genç kızların narin şekiller için arzusu güçlüdür.
Barışı istemeyen kimse yok.
Tom'un Mary ile tartışma arzusu yoktu.
Tom'un Boston'da yaşama arzusu yoktu.
Tom, Boston'a taşınmayı hiç arzu etmiyordu.
Ben gülme arzumu bastıramadım.
İş değiştirmek istiyor musun?
Tüm başarıların başlangıç noktası arzudur.
Tango yatay arzunun dikey ifadesidir.
Ne kadar çok şeye sahipseniz o kadar çok arzu edersiniz.
Birinin arzu edebileceği en iyi köpeksin!
Tom'un Boston'a gitme arzusu yok.
Bugün seni görmeyi çok arzu ediyorum.
O, mücadele için coşku ve iradesini eski haline getirdi.
Arzu düşüncenin babasıdır.
- Seninle tartışmak istemiyorum.
- Seninle tartışma isteğim yok.
Ounu yapmak için herhangi bir arzum yoktu.
Tom, bunu yapmak istemediğini söylüyor.
başarı için de arzulayacaksınız ve onun peşinde koşacaksınız.
çünkü öyle ya, bu arzuladığımız bir hayat tarzı değil.
Arzuların ve hayallerin peşinden koşan bir şey.
En büyük arzum biyolojik babamla tanışmaktı.
Sana karşı bir şey söyleme arzum yoktu.
Tom John'ın başını belaya sokmak istemiyor.
Bu konuyu tartışmak için özel bir isteğim yok.
Tom'un tek başına evde kalma arzusu yoktu.
Dans, yatay arzunun dikey bir ifadesidir.
Tom'un sinemaya gitmek için hiçbir arzusu yok.
Senin zengin olmak için bir arzun var, değil mi?
Tom Mary ile çıkmak istemiyordu.
Benim arzum, bu sorunla ilgili olarak size yardımcı olmaktır.
Tango, yatay arzuların dikey anlatımıdır.
Dalış arzusunu onun hayatına mal oldu.
Tom'un Mary ile dansa gitme arzusu yok.
İç kısım arzunuza göre özelleştirilebilir.
İşe dönmeye hiç hevesim yok.
Tom, bunu yapmak için herhangi bir arzusunun olmadığını söyledi.
Jane çikolataya olan tutkusunu durdurmalıdır.
Onun daha iyi bir yaşama ulaşmak için büyük bir isteği vardı.
- Dilek memnuniyetsizlikten kaynaklanır. Bunu kontrol etmeye çalış.
- Dilek memnuniyetsizlikten kaynaklanır. Bunu kontrol etmeye çalışın.
Başkalarına yardım etmeyi istemeye doğal bir arzumuz var.
Tom'un Fransızcayı konuşmayı öğrenme arzusu yok.
Tom, artık bunu yapmak istemediğini söylüyor.
Neden bazı insanların güç için saplantılı bir arzuları var?