Translation of "Changes" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Changes" in a sentence and their turkish translations:

- This changes everything.
- That changes everything.

Bu her şeyi değiştirir.

Everyone changes.

Herkes değişir.

Everything changes.

Her şey değişir.

Nothing changes.

Hiçbir şey değişmez.

Changes came quickly.

Değişiklikler çabuk geldi.

Marriage changes people.

Evlilik insanları değiştirir.

Tom never changes.

Tom asla değişmez.

Weather changes often.

Hava sık sık değişir.

That changes everything.

O her şeyi değiştirir.

That changes nothing.

O bir şey değiştirmez.

I'm making changes.

Değişiklikler yapıyorum.

That never changes.

O asla değişmez.

Nothing ever changes.

Hiçbir şey asla değişmez.

We'll make changes.

Biz değişiklikler yapacağız.

Money changes people.

- Para insanı değiştirir.
- Para insanları değiştirir.

- He often changes his mind.
- She often changes her mind.

O, dengesiz.

And then she changes

Sonra yine değişiyor

I've made many changes.

Ben birçok değişiklik yaptım.

Big changes are afoot.

- Büyük değişiklikler ayakta.
- Büyük değişiklikler yolda.
- Büyük değişimler oluyor.

He makes necessary changes.

Gerekli değişiklikler yapıyor.

Darwin's work changes everything.

Darwin'in yapıtı her şeyi değiştirir.

Everything changes over time.

Her şey zamanla değişir.

I'm making some changes.

Ben bazı değişikler yapıyorum.

Well, that changes everything.

Eh, o her şeyi değiştirir.

The changes were surprising.

Değişiklikler şaşırtıcıydı.

The changes are startling.

Değişiklikler şaşırtıcı.

Changes are taking place.

Değişiklikler yer alıyor.

Tom made three changes.

Tom üç değişiklik yaptı.

Changes have been made.

Değişiklikler yapıldı.

I could make changes.

Değişiklikler yapabilirim.

We all want changes.

Hepimiz değişikler istiyoruz.

Tom made many changes.

Tom çok değişiklik yaptı.

Big changes are coming.

Büyük değişiklikler geliyor.

He who marries changes.

Evlenen kişi değişir.

I'm not making changes.

Ben değişiklik yapmıyorum.

They made many changes.

Onlar çok değişiklik yaptı.

We've made some changes.

Biz bazı değişiklikler yaptık.

Tom's suicide changes nothing.

Tom'un intiharı hiçbir şey değiştirmiyor.

We don't like changes.

Değişikliklerden hoşlanmıyoruz.

No one ever changes.

Hiç kimse değişmez.

I made many changes.

Pek çok değişiklik yaptım.

Tom often changes jobs.

Tom sık sık iş değiştirir.

I hope this changes.

Bunun değişeceğini umuyorum.

- I hope that changes soon.
- I hope that that changes soon.

Bunun yakında değişeceğini umuyorum.

- I don't think anything changes.
- I don't think that anything changes.

Bir şeyin değişeceğini sanmıyorum.

- Let's hope that changes today.
- Let's hope that that changes today.

Bugün onun değişeceğini umalım.

- I have to make some changes.
- I need to make some changes.

Ben bazı değişiklikler yapmak zorundayım.

It also causes some changes

Ayrıca yatağı yumurta için daha sıcak

Because those changes create adventure.

Çünkü bu değişimler maceralar yaratır.

Plausibility changes with different circumstances.

Olasılık farklı koşullarla değişir.

Tom often changes his mind.

Tom sık sık fikrini değiştirir.

And how Dorothy changes colors...

ve Dorothy'nin renkleri bu şekilde değiştirmesi...

Have there been any changes?

- Herhangi bir değişiklik var mı?
- Herhangi bir değişiklik oldu mu?

He often changes his mind.

O sık sık düşüncesini değiştirir.

No one ever really changes.

Hiç kimse gerçekten değişmez.

Making changes will be difficult.

Değişiklik yapmak zor olacak.

What changes should we expect?

Hangi değişiklikleri beklememiz gerekir?

The changes won't be radical.

Değişiklikler radikal olmayacak.

We're going to make changes.

Değişiklikler yapacağız.

That's why we need changes.

Değişikliklere ihtiyacımız olmasının nedeni bu.

You have to make changes.

Değişiklik yapmak zorundasın.

Call me if anything changes.

Herhangi bir şey değişirse beni ara.

- This changes things.
- It matters.

Bu işleri değiştiriyor.

There'll have to be changes.

Değişikler olmak zorunda olacak.

The changes have been gradual.

Değişiklikler kademeliydi.

Let's see if anything changes.

Bir şeyin değişip değişmediğine bakalım.

The changes were not made.

Değişiklikler yapılmadı.

Tom changes his passwords often.

Tom sık sık şifrelerini değiştirir.

Tom changes channels during commercials.

Tom reklamlar sırasında kanalları değiştirir.

Everything changes after a war.

Bir savaştan sonra her şey değişir.

We've made no changes yet.

Henüz değişiklik yapmadık.

We've made lots of changes.

Biz bir sürü değişiklik yaptık.

Do you foresee any changes?

Herhangi bir değişiklik öngörüyor musun?

Those changes were very important.

O değişiklikler çok önemliydi.

They said changes were coming.

Değişikliklerin geliyor olduğunu söylediler.

There are other changes, too.

Başka değişiklikler de var.

The world changes every day.

Dünya her gün değişiyor.

Tom will make some changes.

Tom bazı değişiklikler yapacak.

What changes should we make?

Hangi değişiklikleri yapmalıyız?

Changes are already under way.

Değişiklikler zaten yolda.

- I don't think that changes anything.
- I don't think that that changes anything.

Bunun hiçbir şeyi değiştirdiğini düşünmüyorum.

Changes in society come from individuals.

Toplumdaki değişiklikler kişilerden gelir.

The world changes faster and faster.

Dünya gitgide daha hızlı değişiyor.

The patient's condition changes every day.

Hastanın durumu her gün değişir.

I want to make some changes.

Bazı değişikler yapmak istiyorum.

A leopard never changes his spots.

Bir leopar asla lekelerini değiştirmez.

It's time to make some changes.

Bazı değişiklikleri yapma zamanı.

Changes in the country are inevitable.

Ülkedeki değişimler kaçınılmazdır.

Should we make the suggested changes?

Önerilen değişiklikleri yapmalı mıyız?

The government must make fundamental changes.

- Hükümet radikal değişiklikler yapmak zorunda.
- Hükümet radikal reformlar yapmak zorunda.

We need to make some changes.

Bazı değişikler yapmamız gerekiyor.

I hope Tom changes his mind.

- Tom'un düşüncesini değiştireceğini umuyorum.
- Umarım Tom düşüncesini değiştirir.

A tiger never changes his stripes.

Bir kaplan asla çizgilerini değiştirmez.

Tom noticed a couple of changes.

Tom birkaç değişiklik fark etti.

I need to make some changes.

Benim bazı değişiklikler yapmam gerekiyor.