Translation of "Cardboard" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Cardboard" in a sentence and their turkish translations:

Cardboard boxes rip easily.

Karton kutular kolayca yırtılırlar.

Cardboard is stronger than paper.

- Mukavva, kağıttan daha mukavemetlidir.
- Karton, kağıttan daha sağlamdır.

These cardboard boxes are fragile.

Bu karton kutular narindir.

I just bought some cardboard.

Az önce biraz karton aldım.

Tastes a bit like... chewing cardboard.

Tadı biraz şey... ...karton çiğnemek gibi.

This box is made of cardboard.

Bu kutu kartondan yapılır.

Tom looked in the cardboard box.

Tom karton kutuya baktı.

I used cardboard to make this box.

Bu kutuyu yapmak için karton kullandım.

Tom filled the room with cardboard boxes.

Tom karton kutularla odayı doldurdu.

Tom crushed the cardboard box with his foot.

Tom ayağı ile karton kutuyu ezdi.

Tom put the chicks in a cardboard box.

- Tom civcivleri bir karton kutuya koydu.
- Tom piliçleri bir karton kutuya koydu.

Tom opened a cardboard box marked "living room stuff."

Tom üzerinde "oturma odası eşyası" işaretli bir karton kutuyu açtı.

I need some cardboard boxes to pack my possessions.

Eşyalarımı paketlemek için birkaç koliye ihtiyacım var.

And inside this cardboard box, there was three dead kittens -

ve bu karton kutunun içinde üç tane ölü kedi yavrusu vardı,

Do you have any empty cardboard boxes I could use?

Hiç kullanabileceğim boş karton kutuların var mı?

Paper, cardboard, glas and garden waste are picked up separately.

Kâğıt, karton, cam ve bahçe artıkları ayrı alınır.

Not cardboard cutouts that stood in the background of someone else's.

Başkalarının hayatının arka planında duran kartonumsu figürleri değil.

Tom reached into the cardboard box and pulled out a photo album.

Tom karton kutuya uzandı ve bir fotoğraf albümü çıkardı.

Tom rolled up the poster and put it into a cardboard tube.

Tom posteri sardı ve karton bir tüpün içine koydu.

And I saw this cardboard box, water damaged, and I opened it up,

Bir karton kutu gördüm, ıslanmıştı, içini açtım

Outside the school, she saw people with no homes living in cardboard boxes.

O, okul dışında, evi olmayan, karton kutularda yaşayan insanları gördü.

Tom entered the conference room, carrying a large cardboard box full of documents.

Tom konferans odasına girdi, belgelerle dolu büyük bir karton kutu taşıyordu.

Tom carried the injured bat back to his house in a cardboard box.

Tom yaralı yarasayı karton kutu içinde evine geri taşıdı.

There were three hundred cardboard boxes filled with old clothes ready to be sent to the disaster area.

Afet bölgesine gönderilmek üzere hazır eski giysiler ile dolu üç yüz karton kutu vardı.