Translation of "Fragile" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Fragile" in a sentence and their turkish translations:

These boxes are fragile.

Bu kutular kırılgan.

These are very fragile.

Bunlar çok kırılgandırlar.

Nature's balance is fragile.

Doğanın dengesi kırılgandır.

This vase is fragile.

Bu vazo kırılgan.

Eggs are very fragile.

Yumurtalar çok kırılgandır.

Layla's life was fragile.

Leyla'nın hayatı kırılgandı.

And protects this fragile ecosystem.

ve bu kırılgan ekosistemi koruyor.

His paper plane was fragile.

Onun kağıt uçağı narindi.

The Earth's climate is fragile.

Dünya'nın iklimi kırılgandır.

This vase is very fragile.

Bu vazo çok kırılgan.

These cardboard boxes are fragile.

Bu karton kutular narindir.

I never said I was fragile.

Ben asla kırılgan olduğumu söylemedim.

Why are pretty things so fragile?

Neden güzel şeyler bu kadar kırılgan?

Why are beautiful things so fragile?

Güzel şeyler neden çok kırılgan?

A fragile wrapping around a massive ball.

devasa bir topu çevreleyen narin bir şey.

The balance of nature is very fragile.

Doğanın dengesi çok kırılgandır.

Happiness is like glass: it is fragile.

Mutluluk cam gibidir: kırılgandır.

The model plane they built was fragile.

Onların yaptığı model uçak kırılgandı.

This is the beautiful, fragile drama of civilization.

Bu güzel, kırılgan uygarlık draması.

He attached a "Fragile" label to the package.

O, pakete bir "Kırılgan" etiketi ekledi.

A certain someone is being awfully fragile today.

Bugün belirli bir kimse müthiş kırılgan oluyor.

Some fragile goods have been delivered for Sami.

Sami'ye bazı kırılgan eşyalar teslim edildi.

We must protect the island's unique and fragile environment.

Biz adanın eşsiz ve kırılgan doğasını korumalıyız.

These fragile items must be insured against all risks.

Kırılabilir bu parçalar bütün risklere karşı sigortalanmalıdır.

Tendons and ligaments are more fragile than you might think.

Tendonlar ve bağlar düşündüğünüzden daha kırılgandır.

Could you put these fragile things in a safe place?

Bu kırılgan şeyleri güvenli bir yere koyar mısın?

The label warns that the contents of the box are fragile.

Etiket kutusunun içeriğinin kırılgan olduğunu uyarıyor.

Were held up, as the Austrians floated obstacles  downriver to smash the fragile bridges.

çaresizce ihtiyaç duyulan takviye ve cephane kaldırıldı.

Our country's infrastructure is fragile, and it may collapse entirely if it suffers an economic shock.

Ülkemizin altyapısı kırılgandır ve ekonomik bir şok geçirirse tamamen çökebilir.

Flowers are so fragile and so beautiful, that you can't speak about them without poetry or metaphors.

Çiçekler o kadar narin ve güzeldir ki şiirler ve metaforlar olmadan onlar hakkında konuşamazsın.