Translation of "Bought" in Turkish

You bought, the women bought.

Sen satın aldın, kadınlar satın aldılar.

"Who bought it?" "I bought it."

"Onu kim satın aldı?" "Ben satın aldım"

- My dad bought me books.
- Daddy bought me books.
- Dad bought me books.

Babam kitaplarımı satın aldı.

- I bought this yesterday.
- I bought it yesterday.

- Onu dün aldım.
- Bunu dün aldım.

- He bought a thimble.
- He bought a foxglove.

Bir yüksük satın aldı.

- Tom bought a paper.
- Tom bought a newspaper.

- Tom bir gazete aldı.
- Tom gazete satın aldı.

- They've bought a newspaper.
- They bought a paper.

Bir gazete aldılar.

I bought the same toaster that Tom bought.

Tom aldığıyla aynı ekmek kızartma makinesini satın aldım.

- I just bought this.
- I just bought that.

Ben sadece bunu aldım.

She bought chicken.

O tavuk aldı.

He bought flowers.

Çiçekler satın aldı.

Nobody bought it.

- Hiç kimse onu almadı.
- Buna kimse inanmadı.

I bought bread.

Ekmek alıyordum.

You bought bread.

Ekmek satın aldın.

I bought it.

Onu satın aldım.

You bought nothing.

Sen hiçbir şey satın almadın.

Tom bought it.

Onu Tom aldı.

I bought those.

Onları satın aldım.

Tom bought rolls.

Tom rulo satın aldı.

They bought it.

Onlar onu satın aldılar.

Who bought that?

Onu kim aldı?

Who bought this?

Bunu kim aldı?

Tom bought flowers.

Tom çiçekler aldı.

I bought flowers.

Çiçekler aldım.

He bought bread.

O ekmek aldı.

She bought bread.

O, ekmek satın aldı.

We bought bread.

Biz ekmek aldık.

Tom bought cigars.

Tom puro aldı.

I bought bananas.

Muz aldım.

Tom bought socks.

Tom çorap aldı.

Tom bought something.

Tom bir şey aldı.

Mom bought apples.

Annem elma satın aldı.

- I bought two dozen pencils.
- I bought 24 pencils.

İki düzine kalem satın aldım.

- Tom bought a hybrid.
- Tom bought a hybrid car.

Tom bir hibrid satın aldı.

- I have bought a car.
- I've bought a car.

Bir araba aldım.

- Tom bought Mary flowers.
- Tom bought flowers for Mary.

Tom Mary'ye çiçekler aldı.

- Tom bought something for Mary.
- Tom bought Mary something.

Tom Mary'ye bir şey aldı.

- Tom bought himself a camera.
- Tom bought a camera.

Tom kendine bir kamera satın aldı.

- Tom should've bought one.
- Tom should have bought one.

Tom bir tane almalıydı.

- I would've bought it.
- I would have bought it.

Onu alırdım.

- Tom has bought a computer.
- Tom bought a computer.

- Tom bir bilgisayar aldı.
- Tom bir bilgisayar satın aldı

- I bought fresh bread.
- I bought some fresh bread.

Taze ekmek aldım.

I bought a new car. I bought it new.

- Yeni bir araba aldım. Sıfır aldım.
- Yeni bir araba aldım. Yeni aldım.

- Tom bought some flowers for Mary.
- Tom bought Mary flowers.
- Tom bought flowers for Mary.

Tom Mary'ye çiçekler aldı.

- Tom bought a gift for Mary.
- Tom bought Mary a present.
- Tom bought Mary a gift.
- Tom bought a present for Mary.

- Tom Mary için bir hediye aldı.
- Tom Mary'ye bir hediye aldı.
- Tom, Mary için bir hediye aldı.

- I bought Tom a watch.
- I bought Tom a clock.
- I bought a clock for Tom.
- I bought a watch for Tom.

Tom'a bir saat satın aldım.

- I bought a book yesterday.
- Yesterday I bought a book.

- Dün bir kitap aldım.
- Dün kitap aldım.
- Dün bir kitap satın aldım.

- I bought many books.
- I bought a lot of books.

Çok kitap satın aldım.

- Dad bought me a camera.
- Father bought me a camera.

Babam bana bir kamera aldı.

- I bought her a watch.
- I bought her a clock.

Ona bir saat aldım.

- She bought the dictionary, too.
- She also bought the dictionary.

- O da sözlük aldı.
- O da sözlük satın aldı.

- You've bought us some time.
- You bought us some time.

Bize biraz zaman kazandırdın.

- I bought it from Tom.
- I bought this from Tom.

Onu Tom'dan aldım.

- Yesterday I bought a book.
- Yesterday, I bought a book.

Dün bir kitap satın aldım.

- I've bought an electric bicycle.
- I've bought an electric bike.

Elektrikli bir bisiklet aldım.

- I bought an e-bike.
- I bought an electric bike.

Bir elektrikli bisiklet satın aldım.

- I bought that for Tom.
- I bought it for Tom.

- Bunu Tom'a aldım.
- Bunu Tom için satın aldım.

- We've bought a new car.
- We bought a new car.

Yeni bir araba aldık.

- I haven't bought bread yet.
- I haven't yet bought bread.

Henüz ekmek almadım.

- He has bought a new car.
- He bought a new car.
- He bought himself a new car.

Kendine yeni bir araba satın aldı.

- I bought Tom a gift.
- I bought a gift for Tom.
- I've bought a gift for Tom.

Tom'a bir hediye aldım.

- Tom bought Mary some chocolate.
- Tom bought some chocolates for Mary.
- Tom bought some chocolate for Mary.

Tom Mary'ye birkaç çikolata aldı.

Debt that banks bought.

bilançodışı şirketler kurdular.

I bought a Picasso.

- Ben bir Picasso satın aldım.
- Bir Picasso tablosu satın aldım.

He bought a Honda.

Bir Honda satın aldı.

He bought a hat.

O bir şapka aldı.

I bought that car.

Ben şu arabayı satın aldım.

I bought a book.

Ben bir kitap satın aldım.

Tom bought a webcam.

Tom bir web kamerası aldı.

I've bought some clothes.

Bazı giysiler aldım.

Happiness can't be bought.

Mutluluk satın alınamaz.

I bought a camera.

Bir kamera satın aldım.

I bought a hat.

Bir şapka aldım.

I bought a watch.

Ben bir saat aldım.

Tom bought some croutons.

Tom biraz kızarmış ekmek parçaları aldı.

I bought an umbrella.

Bir şemsiye aldım.

I bought fresh bread.

Taze ekmek aldım.

He bought a car.

O bir araba satın aldı.

I bought you something.

Sana bir şey satın aldım.

I bought the car.

Araba satın aldım.

Mary bought some bread.

Mary biraz ekmek satın aldı.

He bought her flowers.

Ona çiçek satın aldı.