Translation of "Breaking" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "Breaking" in a sentence and their turkish translations:

We're breaking even.

Ne kâr ne zarar ediyoruz.

- Everybody has a breaking point.
- Everyone has a breaking point.

Herkesin bir kırılma noktası var.

The clouds are breaking.

Bulutlar dağılıyor.

The dawn is breaking.

Şafak söküyor.

We're not breaking anything.

Bir şey kırmıyoruz.

You're breaking my heart.

- Kalbimi kırıyorsun.
- Kalbimi kırıyorsunuz.

You're breaking the law.

Yasayı çiğniyorsun.

They're breaking your actions down

Hareketlerinizi parçalara ayırıp

And breaking records on record

ve reytinglerde rekor üzerine rekor kırıyor

I'm not breaking the law.

Ben yasayı çiğnemiyorum.

He's not breaking the law.

O, yasayı ihlal etmiyor.

She's not breaking the law.

O, yasayı çiğnemiyor.

Stop, you're breaking my heart.

Kes, kalbimi kırıyorsun.

We're not breaking any laws.

Herhangi bir yasayı ihlal etmiyoruz.

Tom isn't breaking the law.

Tom yasayı ihlal etmiyor.

Tom isn't breaking the rules.

Tom kuralları ihlal etmiyor.

I'm not breaking their glasses.

Onların gözlüklerini kırmıyorum.

Everybody has a breaking point.

Herkesin bir kırılma noktası var.

Tom is breaking the law.

Tom yasaya karşı geliyor.

All hell is breaking loose!

Ve kızılca kıyametin koptuğu an!

I am not breaking anything.

Ben bir şey kırmıyorum.

Tom is always breaking things.

Tom her zaman bir şeyler kırıyor.

Everyone has their breaking point.

Herkesin kırılma noktası var.

Tom wasn't breaking the law.

- Tom yasaya aykırı davranmıyordu.
- Tom kanunu ihlal etmiyordu.

An economic crisis, infrastructure breaking down,

Ekonomik kriz ve altyapının çökmesi,

The boy admitted breaking the window.

Çocuk pencereyi kırdığını kabul etti.

Fashion designers are breaking with tradition.

Moda tasarımcıları geleneği bozuyor.

They are breaking down the wall.

Onlar duvarı yıkıyorlar.

He forgave me breaking my promise.

Sözümden döndüğüm için beni affetti.

Waves are breaking against the rocks.

Dalgalar kayalarda kırılıyor.

Thank you for breaking my phone.

Telefonumu bozduğun için teşekkür ederim.

He's always breaking into our conversation.

Her zaman konuşmamızı kesiyor.

Miscarriage is a heart-breaking experience.

Çocuk düşürme içler acısı bir deneyim.

Carry the bottle without breaking it.

Şişeyi kırmadan taşıyın.

Tom isn't even breaking a sweat.

Tom zorlanmıyor bile.

Are you breaking up with Tom?

- Tom'la ilşkiyi bitiriyor musun?
- Tom'la ayrılıyor musun?

Tom apologized for breaking the window.

Tom camı kırdığı için özür diledi.

Tom forgave Mary breaking her promise.

Tom, Mary'nin sözünü tutmamasını affetti.

Are you breaking up with me?

- Benimle ilişkiyi bitiriyor musun?
- Benimle ayrılıyor musun?

Forgive me for breaking my promise.

Sözümü tutmadığım için beni affet.

I'm sorry for breaking my promise.

Sözümden döndüğüm için üzgünüm.

Sami's patience reached a breaking time.

Sami'nin sabrı bir kırılma zamanına ulaştı.

Breaking Bad is my favorite series.

Breaking Bad en sevdiğim dizi.

- You can't make an omelet without breaking eggs.
- You cannot make an omelet without breaking eggs.
- You can't make an omelette without breaking eggs.

- Yumurta kırmadan omlet yapamazsın.
- Hem karnım doysun, hem pastam dursun olmaz.

This is real ankle-breaking terrain, though.

Burası cidden ayak bileği kırmak için birebir.

She forgave me for breaking her mirror.

Aynasını kırdığım için beni bağışladı.

I had no difficulty breaking the lock.

Kilidi kırmakta zorlanmadım.

Tom heard the sound of breaking glass.

Tom kırılan camın sesini duydu.

I'm breaking up with my girlfriend tonight.

- Bu gece kız arkadaşımla ayrılıyorum.
- Bu gece kız arkadaşımla ilişkiyi bitiriyorum.

Tom came close to breaking an arm.

Tom neredeyse bir kolunu kırıyordu.

Tom was accused of breaking and entering.

Tom kırmakla ve girmekle suçlanıyordu.

Tom forgave Mary for breaking her promise.

Tom sözünden döndüğü için Mary'yi affetti.

They did it by breaking and bending rules.

Bunu kuralları yıkarak buldular.

I'm thinking about breaking up with my girlfriend.

- Kız arkadaşımla ilişkiyi bitirmeyi düşünüyorum.
- Kız arkadaşımla ayrılmayı düşünüyorum.

I cannot open this box without breaking it.

Onu kırmadan bu kutuyu açamam.

I can't blame you for breaking your promise.

Sözünden döndüğün için seni suçlayamam.

I don't want to risk breaking my leg.

Bacağımın kırılması riskini istemiyorum.

He said, "My car is always breaking down."

O, "Arabam her zaman bozuluyor." dedi.

Layla taught Fadil the price of breaking promises.

Leyla sözünü tutmamasının bedelini Fadıl'a öğretti.

Unfortunately someone is breaking the religion we are telling

bizim anlattığımız dini de birileri bozuyor malesef

I must apologize to you for breaking the vase.

Vazoyu kırdığım için senden özür dilemeliyim.

Several people have been accused of breaking the law.

Birkaç kişi, yasayı çiğnemekle suçlandı.

This robot can hold an egg without breaking it.

Bu robot yumurtayı kırmadan tutabilir.

I will get up before the day is breaking.

Ben şafaktan önce kalkarım.

- Tom is breaking the rules.
- Tom breaks the rules.

Tom kuralları çiğniyor.

Tom was expelled from school for breaking school rules.

Tom okul kurallarını çiğnediği için okuldan atıldı.

Tom had to prevent the war from breaking out.

Tom savaşın çıkmasını önlemek zorundaydı.

I thought that Tom might be breaking the contract.

Tom'un sözleşmeyi bozuyor olabileceğini düşündüm.

The judge found Scopes guilty of breaking the law.

Hakim Scopes'i yasayı ihlal etmekle suçlu buldu.

Tom changed his number after breaking up with Mary.

Tom, Mary'den ayrıldıktan sonra numarasını değiştirdi.

The building was completed nine months after breaking ground.

Bina temel atıldıktan dokuz ay sonra tamamlandı.

BREAKING MOLDS In 2002 the government of Dubai approved a

(KALIPLARI YIKMAK) 2002'de hükümet dinine bakılmaksızın,

If you don't get a job soon, we're breaking up.

Eğer yakında bir iş bulamazsan, ayrılıyoruz.

Separate the yolks from the whites without breaking the yolks.

Yumurtanın sarısını bozmadan beyazından ayırın.

- Tom told me that he couldn't blame me for breaking my promise.
- Tom told me he couldn't blame me for breaking my promise.

Tom bana sözümü tutmadığım için beni suçlayamadığını söyledi.

If you keep breaking the club rules, you'll get thrown out.

Kulüp kurallarını ihlal etmeye devam ederseniz atılacaksınız.

The thief cut the telephone lines before breaking into the house.

Eve girmeden önce, hırsız telefon hatlarını kesmiş.

The rest of Kitbuqa’s troops began breaking out and retreated towards Bisan.

Kitbuqa'nın kalan birlikleri Bisan şehrine doğru çekildi.

You should take him to the doctor by persuasion without breaking him

onu kırmadan ikna yolu ile doktora götürmelisiniz

Don't punish him for breaking the window. He is not to blame.

Camı kırdığı için onu cezalandırmayın. O suçlanmayacak.

I will not be able to open the box without breaking it.

Onu kırmadan kutuyu açamayacağım.

He told me that he couldn't blame me for breaking my promise.

Bana sözümden caydığım için beni suçlayamayacağını söyledi.

Some pieces breaking off from the surface of Mars fell to the earth

mars yüzeyinden kopan bazı parçalar dünyaya düşmüştü

We succeeded in breaking the door open after trying for half an hour.

Yarım saat boyunca denedikten sonra kapıyı kırarak açmayı başardık.

He has been out of action since breaking his leg a month ago.

Bir ay önce bacağını kırdığından beri hiçbir şey yapamıyor.

I wonder what's wrong with him. He keeps breaking his word these days.

Ona ne olduğunu merak ediyorum. Bugünlerde sözünden dönmeye devam ediyor.

The police caught Tom red-handed, breaking into a house in our neighborhood.

Tom bizim mahallede bir eve zorla girerken polis onu suçüstü yakaladı.

Cilician armoured cavalry made contact with the Muslim line, instantly breaking up their formation.

Silisyalı zırhlı süvariler Müslüman hattıyla çarpışmaya başladığı gibi hatları dağılmıştı.

By August, it was clear the Grande Armée’s  supply lines were at breaking point,  

Ağustos ayına gelindiğinde, Grande Armée'nin ikmal hatlarının kırılma noktasında olduğu açıktı

Check out one of their latest achievements... which happened in exchange for breaking with

En son başarılarından birine bir göz atın ... ile kırılma karşılığında gerçekleşti

A pick is a long handled tool used for breaking up hard ground surfaces.

Bir kazma sert zemin yüzeyleri parçalamak için kullanılan uzun saplı bir araçtır.