Examples of using "Bound" in a sentence and their turkish translations:
O evine dönüyor.
Birbirlerine dostluk bağıyla bağlılar.
O unutmaya mecbur.
Doktor yaralarımı sardı.
İnsan ölmeye mahkûmdur.
Başarması kesin gibi.
Bizim ıslanacağımız kesin.
Tom unutmaya zorunlu.
Keşfedilmeye mahkumsunuz.
Tom kazanmak zorunda.
Tren Londra'ya gidecek.
Plan başarılı olacaktır.
O buraya gelmek zorunda.
Onlar onu bir direğe bağladılar.
Hangi tren Odawara'ya gider?
- Onun eli kolu bağlıydı.
- O hiçbir şey yapamaz durumdaydı.
Onun hatanı fark etmesi kesin.
Rehineler bağlandı ve ağızları kapatıldı.
Bu gemi Vancouver'e gidiyor.
Bazı sorunlarımız olacağı kesin.
Bu tren Tokyo'ya gider.
Bu tren Boston'a gider.
Bu tanker Kuveyt'e gidecek.
Planınız başarısızlığa uğramaya mahkum.
Tom onu yapmak zorunda.
Tom kesin ıslanacak.
Hırsızın eli ve ayağı bağlandı.
Öylesine bir plan kesin başarısız olacaktır.
Sınavı geçmesi kesin gibi.
Onlar tutuklunun kollarını ve bacaklarını bağladılar.
O maçı kazanmaya zorunlu.
O kesinlikle sınavı geçecek.
O paketi bir iple bağladı.
Tom hatanı fark etmek zorunda.
O şekilde olması zorunluydu.
Tom Boston'a giden bir otobüse bindi.
Bu tren New York'a gider.
Kendime birkaç tane spiralli defter aldım.
Bu spiralli defterler çok ucuz.
Ben Londra'ya giden trene bindim.
Jack bu sefer kesin başaracak.
Bu sınırlı ekspres Sendai'ye gider.
Onlar ortak çıkarları tarafından birbirine bağlıdır.
Tom kesinlikle yarışı kaybedecek.
Tom Tokyo'ya giden bir trene bindi.
Tom maçı kazanmak zorunda.
Tom, sonunda Mary'yi küçümsemek zorunda.
Bu bir dahaki sefere daha iyi olmak zorunda.
Daha çok çalışmazsan, kesinlikle başarısız olursun.
Sendai'ye giden tren az önce gitti.
O kadar çocuksu bir plan başarısız olmaya mahkûmdur.
Hava yarın daha da iyileşmek zorunda.
O giriş sınavını geçmek zorunda.
Kanazawa'ya giden bir trene bindi.
Los Angeles'a giden bir uçağa bindi.
Tom Mary'nin nerede olduğunu bilmek zorunda.
Er ya da geç onun olacağı zorunluydu.
Tom, Boston'a giden bir otobüse bindi.
Bu er ya da geç olacaktı.
Zaman zaman hatalar yapmak zorundayız.
Bindiğimiz uçak San Fransisko'ya gitmek üzereydi.
şu an sahip olduğumuzdan çok daha iyi olacaktır.
Toplam dürüstlüğe dayalı bir ilişki başarısızlığa mahkûmdur.
Tabii ki o geç kalacak.
Sözleşme yüzünden onları teslim etmek zorundadır.
Saçını taradı ve bir kurdele ile bağladı.
Bu tren nereye gidiyor?
İyi bir antrenörle, yüzücü mutlaka kazanır.
Biz yakın bir dostluk ile birbirimize bağlıyız.
Tom, yeni dairesine taşınmak için yardım almaya mecbur.
Yasaya uymak zorundayız.
Badstraße'ye gitmekte olan otobüse binin ve Seestraße'de inin.
Bütçe kesintileri bölümde bir miktar sürtüşmeye neden olmalı.
büyük bir güç merkeziydi . Jomsvikingler efsanevi bir Viking paralı askerleri grubuydu ... bir onur koduyla
Atina'ya giden bir yük gemisi, bir iz bırakmadan Akdeniz'de battı.
Su kaynağı bulduğunuzda yiyecek bir şeyler de bulacaksınız demektir.
Gemi Finlandiya'ya gidecek.
Hırsızı bir ağaca bağladılar.
Ancak Desaix'in kararına güveniyordu ve Davout'a Mısır'a bağlı ordusunda bir komuta verdi.
Yağmur yağması kesin gibi.
Nerelisin ve nereye gidiyorsun?
İnsanın beden ve aklı birbirine öylesine bağlıdır ki birini etkileyen diğerini de etkiler.
Tokyo'ya giden bir sonraki tren saat kaçta kalkar?
Zamana bağlı bir toplumda zaman lineer olarak görülür-yani geçmişten şimdiki zamana ve geleceğe doğru uzanan düz bir çizgi olarak.
Tatoeba, Tom'un kaptanlığında Boston'a doğru seyreden bir gemidir. Geminin içinde farklı yöne koşanlar başka yere gittiklerini sanır.
Nereye gidiyorsun?