Examples of using "Ben" in a sentence and their turkish translations:
Bu Ben.
Ben kız kardeşini sever.
Ben senin kız kardeşini sever.
Sen bulaşıkları yıka, Ben.
Avukat Ben'i bekliyordu.
Ben bu durumu şu şekilde anlattı:
Kim daha ağırdır, Ben mi yoksa Mike mı?
O, Ben hakkında bazı bilgileri ele geçirdi.
Jack, Ben'i kendisinden fazla seviyor.
O çocuk Tom mu yoksa Ben mi?
Ben aksine duyarlı bir adamdır.
Ben ellerini ceplerine koydu.
Ben'in bir suçlu olduğuna inanıldı.
MR: Harika, José ve Ben burada
Dün otelde Ben'le buluştum.
Ben kibrit olmadan ateş yakmayı öğrendi.
Ben Carl ile bir 100 metre yarışında koştu.
Ben, bildiği her şeyi avukata anlatmaya karar verdi.
Ben ve ben iyi geçinmiyoruz. Bizim ortak yönümüz yok.
O, Ben'in suçla ilgisi olduğundan şüphelenmedi.
Fakat bu, sihirli mantarın Ben ve Kirk'e yaptığı etkinin tam tersi.
Ben göründüğü kadar genç değil.
Ben Manny tarafından yönetilen, veri transferi üzerine çalışan çalışma grubu, 14 Ocak 1999'da bir toplantı yapacak.