Translation of "Mike" in Turkish

0.023 sec.

Examples of using "Mike" in a sentence and their turkish translations:

Mike smiled.

Mike gülümsedi.

Mike laughs.

Mike gülüyor.

- Mike always stays cool.
- Mike always remains calm.

Mike her zaman sakin kalır.

Mike wasn't impressed.

Hiç etkilenmedi.

Mike sings well.

- Mike iyi şarkı söylüyor.
- Mike iyi şarkı söyler.

What's up, Mike?

Ne haber, Mike?

Good morning, Mike.

Günaydın Mike

Mike likes cats.

Mike kedileri sever.

Hello, I'm Mike.

Merhaba, ben Mike.

- Is Mike off the bottle?
- Has Mike quit drinking?
- Did Mike stop drinking alcoholic drinks?

Mike alkollü içkileri içmeyi bıraktı mı?

- Mike, is this book yours?
- Mike, is this your book?

Mike, bu kitap senin mi?

- Has Mike quit drinking?
- Did Mike stop drinking alcoholic drinks?

Mike içmeyi bıraktı mı?

Mike speaks good Japanese.

- Mike Japonca'yı iyi konuşuyor.
- Mike iyi Japonca konuşur.
- Mike Japoncayı iyi konuşur.

Mike calls him Ned.

- Mike onu Ned diye çağırır.
- Mike ona Ned der.

Mike swims very well.

Mike çok iyi yüzer.

How are you, Mike?

Nasılsın, Mike?

"Look, Mike!", Hiroshi cries.

Hiroshi "Bak, Mike!" diye bağırıyor.

Don't lose confidence, Mike.

Güvenini kaybetme, Mike.

Mike has two girlfriends.

Mike'ın iki kız arkadaşı var.

Mike likes the cat.

Mike kedi sever.

We call him Mike.

Ona Mike diye sesleniriz.

I call him Mike.

Onu Mike olarak çağırırım.

Hello everyone, I'm Mike.

Herkese merhaba, ben Mike'ım.

Mike was elected chairperson.

Mike başkan seçildi.

Hi guys, I'm Mike.

Merhaba çocuklar, ben Mike.

Mike, how's it going?

Mike, nasıl gidiyor?

- Mike is captain of our team.
- Mike is the team's captain.

Mike takımımızın kaptanıdır.

Mike has a nice racket.

Mike'ın güzel bir raketi var.

Mike can't play baseball well.

- Mike iyi beyzbol oynayamaz.
- Mike, iyi beyzbol oynayamaz.

Mike wore an indignant look.

Mike öfkeli bir görüntü takındı.

Mike liked animals very much.

Mike hayvanları çok fazla severdi.

Mike ran very fast yesterday.

Mike dün çok hızlı koştu.

Mike likes to play basketball.

Mike basketbol oynamayı seviyor.

Mike has two girl friends.

Mike'ın iki sevgilisi var.

Mike and Ken are friends.

- Mike ve Ken arkadaştırlar.
- Mike ve Ken arkadaşlar.

Did you hear that, Mike?

Onu duydun mu, Mike?

Mike Tyson is a boxer.

Mike Tyson bir boksördür.

Who did Mike Tyson bite?

- Mike Tyson kimi ısırmıştı?
- Mike Tyson kimi ısırdı?

I should have phoned Mike.

- Mike'a telefon etmeliydin.
- Mike'a telefon etmeliydim.

Mike, is this your book?

- Mike, bu senin kitabın mı?
- Mike, bu kitap senin mi?

I am friends with Mike.

- Mike ile arkadaşım.
- Mike'ın arkadaşıyım.

Can I talk to Mike?

Mike ile konuşabilir miyim?

Hi, my name is Mike.

Merhaba, benim adım Mike.

Is this your book, Mike?

Bu senin kitabın mı, Mike?

Mike named his dog Spike.

Mike köpeğine Spike adını verdi.

Mike only drinks bottled water.

Mike sadece şişe su içer.

Tom is taller than Mike.

Tom Mike'dan daha uzun.

Sami looks like Mike Tyson.

Sami, Mike Tyson'a benziyor.

- Mike didn't join the practice yesterday.
- Mike didn't take part in yesterday's practice.

Mike dün uygulamaya katılmadı.

- Mike cannot have done such a thing.
- Mike can't have done such a thing.

Mike böyle bir şey yapmış olamaz.

I had Mike, the maintenance guy.

bakım ve onarımdan sorumlu Mike

May I speak to Mike, please?

Mike ile konuşabilir miyim, lütfen.

Mike said that he would come.

Mike, geleceğini söyledi.

Mike doesn't practice basketball on Monday.

Mike Pazartesi basketbol çalışmaz.

Mike eats out almost every night.

Mike neredeyse her gece dışarda yer.

Mike walked up to the boy.

Mike çocuğa doğru yanaştı.

Mike went to Kyoto last summer.

Mike geçen yaz Kyoto'ya gitti.

Mike runs fastest in his class.

Mike, kendi sınıfında en hızlı koşar.

Thanks, Mike. I don't like chicken.

Sağ ol, Mike. Tavuk sevmem.

Who is heavier, Ben or Mike?

Kim daha ağırdır, Ben mi yoksa Mike mı?

Mike had fun talking to Yumi.

Mike Yumi ile konuşurken eğlendi.

Mike visited our principal, Mr. Ogaki.

Mike, müdürümüz, Bay Ogaki'yi ziyaret etti.

This is Mike. Is Hiroshi there?

Ben Mike. Hiroshi orada mı?

"Yes, orange juice please," Mike said.

Mike "Evet, portakal suyu lütfen" dedi.

Mike, can I borrow your phone?

Mike, senin telefonunu ödünç alabilir miyim?

Mike has some friends in Florida.

Mike'ın Florida'da arkadaşları var.

Did Mike stop drinking alcoholic drinks?

Mike alkollü içkileri içmeyi bıraktı mı?

Mike goes to school by bus.

- Mike okula otobüsle gider.
- Mike otobüsle okula gider.

I know that Mike likes basketball.

Mike'ın basketbolu sevdiğini biliyorum.

Arthur isn't as happy as Mike.

Arthur Mike kadar mutlu değil.

Mike knows how to defend himself.

Mike kendini nasıl savunacağını bilir.

Mike doesn't play basketball on Mondays.

Mike pazartesi günleri basketbol oynamaz.

Tom said that Mike likes you.

Tom Mike'ın seni sevdiğini söyledi.

Mike asked not to be disturbed.

Mike rahatsız edilmemesini rica etti.

I asked Mike to help me.

Mike'ın bana yardım etmesini rica ettim.

I handed the mike to him.

Mikrofonu ona uzattım.

"Yes, orange juice please," says Mike.

"Evet, portakal suyu lütfen," diyor Mark.

I handed the mike to Tom.

Mikrofonu Tom'a verdim.

Tom and Mike are identical twins

Tom ve Mike tek yumurta ikizidirler.

- Mike visited Mr Ogaki, who is our principal.
- Mike visited Mr. Ogaki who is our principal.

Mike bizim müdürümüz olan Bay Ogaki'yi ziyaret etti.