Translation of "Argument" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Argument" in a sentence and their turkish translations:

Building an argument,

argüman topluyormuşum,

Present your argument.

Davranışını göster.

She rebutted his argument.

O tartışmayı çürüttü.

His argument was logical.

Onun argümanı mantıklı idi.

It's an interesting argument.

Bu ilginç bir argümandır.

Let's stop this argument.

Bu tartışmayı keselim.

Your argument is unfounded.

İddian temelsizdir.

I lost that argument.

O tartışmayı kaybettim.

She started an argument.

O bir tartışma başlattı.

Settle the argument soon.

Yakında tartışmayı çözün.

What a ludicrous argument!

Ne gülünç bir tartışma!

Tom won the argument.

Tom tartışmayı kazandı.

We had an argument.

Bir tartışmamız vardı.

Your argument is invalid.

Kanıtınız geçersiz.

But that's no argument!

Ancak bu bir tartışma değil!

I won the argument.

Tartışmayı kazandım.

He distorted my argument.

O, tartışmamı çarpıttı.

She distorted my argument.

O argümanımı çarpıttı.

I simply refuse this argument.

Bu argümanı net bir şekilde reddediyorum.

The argument has no force.

Tartışma inandırıcı değil.

Let's stop this fruitless argument.

- Bu meyve vermeyen argümanı durduralım.
- Bu sonuçsuz argümanı bırakalım.

They had a heated argument.

Onlar gergin bir tartışma yaptılar.

A new argument was presented.

Yeni bir görüş sunuldu.

Your argument has no validity.

Sizin iddianızın hiçbir geçerliliği yoktur.

This argument is utter nonsense.

Bu tartışma deli saçması.

You make an interesting argument.

- İlginç bir tartışma yaptın.
- İlginç bir iddia sundun.

That's a very convincing argument.

O çok ikna edici bir iddia.

You have expressed your argument.

Sen görüşünü ifade ettin.

We were having an argument.

Bir tartışma yaşıyorduk.

We had a little argument.

Biraz tartıştık.

His argument has many inconsistencies.

Onun iddiasının birçok çelişkileri vardır.

The argument will not hold.

Argüman tutulmayacak.

This argument is pure rhetoric.

Bu tartışma etkili konuşma sanatından başka bir şey değil.

I never understood their argument.

- Onların argümanlarını hiç anlamadım.
- Onların iddiasını hiç anlamadım.

We clearly won that argument.

Bu argümanı açıkça kazandık.O

This is a curious argument.

- Bu merak uyandırıcı bir argümandır..
- Bu ilginç bir iddiadır.

It was a fair argument.

- Adil bir argümandı.
- Adil bir tartışmaydı.

The argument was severely flawed.

İddia ciddi şekilde kusurluydu.

The argument is severly flawed.

Argüman ciddi şekilde kusurludur.

The argument is fundamentally flawed.

İddia temel olarak kusurludur.

The argument was fundamentally flawed.

Argüman temelde kusurluydu.

- Your argument is not based in reality.
- Your argument is not based in fact.

Görüşün gerçeğe dayalı değil.

The argument is full of holes.

Argüman eksiklerle doludur.

His argument was based on facts.

Onun argümanı gerçeklere dayalıydı.

His argument was far from rational.

Onun tartışması çok mantıklı değil.

You'll get no argument from me.

Benimle tartışmayacaksın.

I had an argument with Tom.

Tom'la tartıştım.

This is not a convincing argument.

Bu ikna edici bir argüman değil.

Tom had another argument with Mary.

Tom Mary ile bir tartışma daha yaptı.

We had an argument this morning.

Bu sabah bir tartışmamız vardı.

The argument ended in a fight.

Tartışma kavga ile sona erdi.

Tom and Mary had an argument.

- Tom ve Mary tartışmıştı.
- Tom ve Mary bir tartışma yaşadılar.

- They quarreled.
- They had an argument.

Onlar tartıştılar.

I had an argument with them.

Onlarla tartışmaya girdim.

I had an argument with him.

Onunla tartışmaya girdim.

I had an argument with her.

Onunla tartışmaya girdim.

Tom had an argument with Mary.

Tom Mary ile bir tartışma yaptı.

That's a distortion of my argument.

Bu benim tartışmamın bir çarpıtılması.

Let's not get into an argument.

Tartışmaya girmeyelim.

Sami and Layla had an argument.

Sami ve Leyla bir tartışma yaşadılar.

Are not prepared to understand any argument

verideki değişim oranlarına dair herhangi bir argümanı

His argument is more radical than yours.

Onun iddiası seninkinden daha radikal.

Why did the lawyer lose the argument?

Avukat savunmada niçin kaybetti?

There was much argument against the bill.

Tasarıya karşı çok görüş vardı.

The argument quickly got out of control.

Tartışma hızla kontrolden çıktı.

I took his side in the argument.

Tartışmada ben onun yanında yer aldım.

He presented an argument for the war.

Savaş için bir kanıt sundu.

Their argument eventually ended in a draw.

Onların tartışması sonunda berabere bitti.

This data is immaterial to the argument.

Bu bilgi savunma için önemsizdir.

We ended up having a big argument.

Büyük bir tartışma yapmaktan vazgeçtik.

They seem to be having an argument.

Bir tartışma yaşıyor gibi görünüyorlar.

I wouldn't get involved in their argument.

Onların tartışmalarına katılmadım.

You won't get any argument from me.

Benden herhangi bir görüş almayacaksın.

This argument is totally ridiculous. Forget it!

Bu tartışma tamamen saçma. Unut gitsin!

This argument is nothing more than rhetoric.

Bu iddia, söz sanatından başka bir şey değil.

I find no logic in his argument.

Görüşünde bir mantık bulamıyorum.

Did you and Tom have an argument?

Sen ve Tom tartıştınız mı?

I had an argument with Tom yesterday.

Dün Tom'la bir tartışma yaşadım.

The speaker's argument was off the point.

Konuşmacının tartışması konuyla alâkasızdı.

I was involved in a petty argument.

Ben küçük bir tartışmaya karıştım.

Her argument was not based on facts.

Onun iddiası gerçeklere dayalı değildi.

Tom had a big argument with Mary.

Tom Mary ile büyük bir tartışma yaptı.

Your argument is not based in reality.

Görüşün gerçeğe dayalı değil.

Your argument is not based in fact.

Görüşün gerçeğe dayalı değil.

Tom and Mary had a nasty argument.

Tom ve Mary kötü bir tartışma yaptı.

Tom and Mary got into an argument.

Tom ve Mary tartışmaya girdi.

Tom had a heated argument with Mary.

Tom'un Mary ile ateşli bir tartışması vardı.

Layla and Sami got into an argument.

Leyla ve Sami tartışmaya girdiler.

Tom and I got into an argument.

Tom ve ben tartışmaya girdik.

I had an argument with my girlfriend.

Kız arkadaşımla bir tartışma yaptım.

I had another argument with Tom yesterday.

Dün Tom'la başka bir tartışma yaşadım.

I don't remember how the argument started.

Tartışmanın nasıl başladığını hatırlamıyorum.

Tom and Mary had a passionate argument.

Tom ve Mary hararetli bir tartışma yaşadı.

We had an argument with the manager.

Müdürle tartıştık.

Tom had an argument with his boss.

Tom patronuyla bir tartışma yaşadı.

There is a good argument for that decision.

O karar için iyi bir argüman var.