Translation of "Annoy" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Annoy" in a sentence and their turkish translations:

Don't annoy me.

- Beni rahatsız etmeyin.
- Beni sinirlendirmeyin.

Do I annoy you?

Seni sıkıyor muyum?

Do not annoy me!

- Canımı sıkma!
- Canımı sıkmayın!

You really annoy me.

Gerçekten canımı sıkıyorsun.

- You're beginning to annoy me.
- You are beginning to annoy me.

Beni sinirlendirmeye başlıyorsun.

I like to annoy Mary.

Mary'yi rahatsız etmeyi severim.

Do you annoy your brothers?

Erkek kardeşlerini sinirlendiriyor musun?

You're starting to annoy me.

Beni kızdırmaya başlıyorsun.

She's starting to annoy me.

O beni sinirlendirmeye başlıyor.

Do I annoy you sometimes?

Bazen sizi rahatsız ediyor muyum?

Spelling mistakes really annoy me.

Yazım hataları beni gerçekten rahatsız eder.

Try not to annoy him.

- Onu kızdırmamaya çalış.
- Onu sinirlendirmemeye çalış.

Tom loves to annoy Mary.

- Tom, Meri'yi kızdırmayı seviyor.
- Tom, Meri'nin sinirini bozmayı seviyor.

I like to annoy Tom.

Tom'u huzursuz etmekten hoşlanıyorum.

You love to annoy me.

Beni kızdırmayı seviyorsun.

You annoy us with your music.

Bizi müziğinle rahatsız ediyorsun.

- Don't disturb me.
- Don't annoy me.

Beni rahatsız etme.

Tom is starting to annoy me.

Tom canımı sıkmaya başlıyor.

Don't annoy me with those jokes.

O şakalarla beni kızdırma.

I didn't want to annoy you.

Seni rahatsız etmek istemedim.

He made mistakes on purpose to annoy me.

Canımı sıkmak için hataları kasıtlı olarak yaptı.

- It doesn't annoy me.
- It doesn't bother me.

- O beni rahatsız etmiyor.
- Bu beni rahatsız etmiyor.

"Do I annoy you?" "No, not at all."

"Sizi rahatsız ediyor muyum?" Hayır, hiç de değil"

That taught me not to annoy other people.

Bu bana diğer insanları kızdırmamayı öğretti.

- Am I boring you?
- Do I annoy you?

Seni sıkıyor muyum?

Facebook always finds a way to annoy promoters.

Facebook her zaman promotörleri kızdırmak için bir yol bulur.

She is doing that only to annoy him.

O onu sadece onu kızdırmak için yapıyor.

Tom is doing that just to annoy Mary.

Tom bunu sadece Mary'yi rahatsız etmek için yapıyor.

Did you do that just to annoy me?

Bunu sadece beni kızdırmak için mi yaptın?

- I know you're just doing that to annoy me.
- I know that you're just doing that to annoy me.

Bunu sadece beni kızdırmak için yaptığını biliyorum.

This will teach you not to annoy other people.

Bu sana diğer insanları rahatsız etmemeyi öğretecek.

She does nothing but annoy me all day long.

O bütün gün canımı sıkmaktan başka bir şey yapmaz.

The neighbours are making too much noise – they're starting to annoy me!

Komşular çok gürültü yapıyorlar - onlar canımı sıkmaya başlıyorlar.

- I didn't want to annoy you.
- I didn't want to upset you.

Seni üzmek istemedim.

- It doesn't annoy me.
- It doesn't bother me.
- That doesn't bother me.
- It's not bugging me.
- That's not annoying to me.

Bu beni rahatsız etmiyor.

- I didn't want to bother you.
- I didn't want to disturb you.
- I didn't mean to bother you.
- I didn't mean to disturb you.
- I didn't want to annoy you.

Seni rahatsız etmek istemedim.