Translation of "Contain" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Contain" in a sentence and their turkish translations:

May contain nuts.

Sert kabuklu meyveler içerebilir.

Figs contain fibers.

İncir lif içerir.

What does it contain?

O ne içerir.

Tom couldn't contain himself.

Tom kendini kontrol altına alamadı.

All dictionaries contain errors.

Bütün sözlükler hata içerir.

Most toothpastes contain fluoride.

- Diş macunlarının çoğu florür içerir.
- Çoğu diş macunu florür içerir.

Do fertilizers contain phosphorus?

Gübreler fosfor içerir mi?

These batteries contain lead.

Bu piller kurşun içerir.

It could contain anything.

Bu herhangi bir şey içerebilir.

Lemons contain citric acid.

Limonlar sitrik asit içerir.

Does it contain gluten?

O glüten içeriyor mu?

All living things on Earth contain carbon. Even you contain carbon.

Yeryüzündeki tüm yaşayan varlıklar karbon içerirler. Sen bile karbon içeriyorsun.

Tom couldn't contain his anger.

Tom öfkesini zaptedemedi.

Does Coca-Cola contain caffeine?

Coca-Cola kafein içerir mi?

Does this candy contain liquor?

Bu şeker içki içeriyor mu?

Many household cleaners contain poison.

Birçok ev temizlik malzemeleri zehir içerir.

I couldn't contain my anger.

Öfkemi frenleyemedim.

Fresh vegetables contain many nutrients.

Taze sebzeler birçok besin içerir.

Only animal products contain cholesterol.

Sadece hayvansal ürünler kolesterol içerir.

Does it contain recycled material?

Geri dönüştürülmüş malzeme içeriyor mu?

Sami couldn't contain his rage.

Sami öfkesini tutamazdı.

Mushrooms contain significant amounts of minerals.

Mantarlar önemli miktarda mineral içerirler.

The children couldn't contain their excitement.

Çocuklar heyecanlarını kontrol altına alamazlar.

Tom couldn't contain himself any longer.

Tom artık kendini tutamadı.

Tom could barely contain his anger.

Tom öfkesini güçlükle kontrol altına alabildi.

Does this food contain any meat?

Bu yemek herhangi bir et içeriyor mu?

Tom could hardly contain his excitement.

- Tom heyecanını zar zor bastırdı.
- Tom heyecanını zor tutuyordu.

He could not contain his wrath.

Gazabını zaptedemedi.

He could no longer contain his anger.

O artık öfkesini tutamadı.

Tangerines contain a lot of vitamin C.

Mandalina çok miktarda C vitamini içerir.

How many meaningful sentences can Tatoeba contain?

Tatoeba'da kaç tane anlamlı cümle var?

B should contain everything contained in A."

B, A’nın içerisinde olan herşeyi içerir.

He likes salads that contain sour cream.

O, ekşi krema içeren salatalardan hoşlanır.

Language textbooks often contain only good people.

Dil ders kitapları çoğunlukla sadece iyi insanlar içerirler.

Every chapter should contain a small story.

Her bölüm küçük bir hikaye içermeli.

All living things on Earth contain carbon.

- Yeryüzündeki tüm yaşayan şeyler karbon içerirler.
- Yeryüzündeki tüm canlılar karbon içerirler.

Carrots contain a lot of vitamin A.

Havuç çok miktarda A vitamini içerir.

Oranges contain a lot of vitamin C.

Portakallar bol miktarda C vitamini içerir.

Use light bulbs that don't contain mercury.

Civa içermeyen ampulleri kullanın.

Your message must contain at least ten characters.

Mesajınız en az on karakterden oluşmalıdır.

The boxes are gifts. What do they contain?

Kutular hediyedir. Onların içinde ne var?

Sodas contain enormous amounts of sugar and calories.

Soda muazzam miktarda şeker ve kalori içerir.

This bottle of yogurt does not contain lactose.

Bu yoğurt şişesi laktoz içermez.

- Most toothpastes contain fluoride.
- Most toothpaste contains fluoride.

Çoğu diş macunu florür içerir.

We carry devices that contain all of our passwords,

Tüm şifrelerimizin,

The more recent pod devices contain a nicotine salt,

Yeni çıkan pod cihazlar nikotin tuzu içeriyor.

Turkey was also found in sites contain these words.

Türkiye de bulunan siteler bu kelimeleri de içerisinde bulundurdu.

The ground beef was found to contain horse meat.

Dana kıymanın at eti içerdiği tespit edildi.

This room is too small to contain 50 men.

Bu odada elli kişiyi almak için çok küçük.

The product may contain trace amounts of nuts and gluten.

Ürün eser miktarda fındık ve gluten içerebilir.

- Mary couldn't contain her anger.
- Mary couldn't hide her anger.

Mary öfkesini tutamadı.

- Tom couldn't restrain his anger.
- Tom couldn't contain his anger.

Tom öfkesini dizginleyemedi.

The plasmid and the nucleoid are bacterial components that contain DNA.

Plazmid ve nükleoit DNA içeren bakteri bileşenleridir.

Uranus has eleven known rings, which contain dark, boulder-sized particles.

Uranüs'ün kara, kaya parçaları şeklinde nesneleri içeren, on bir bilinen halkası vardır.

In the English language many words contain letters which are not pronounced.

İngilizce dilinde birçok kelime telaffuz edilmeyen harfleri içerir.

There are no English sentences on Tatoeba that contain the word "Lego".

Tatoeba'da "Lego" sözcüğünü içeren İngilizce cümle yok.

The chromosomes in our cells contain the whole of our genetic material.

Bizim hücrelerde kromozomlar genetik materyalimizin bütününü içerir.

The files that you are downloading from this website may contain malware.

- Bu siteden indirdiğiniz dosyalar zararlı yazılım barındırıyor olabilir.
- Bu web sitesinden indirdiğiniz dosyalarda malware bulunabilir.

Firefighters were able to contain the fire to the rear of the building.

İtfaiyeciler, yangını binanın arkasında kontrol altına alabildiler.

- Language textbooks often contain only good people.
- Language textbooks often feature only good people.

Dil ders kitapları sadece iyi insanları ön plana çıkarmaktadır.

Daffodils contain a toxic alkaloid that may even be lethal when ingested in high quantities.

Fulyalar, yüksek miktarlarda yutulduğu zaman öldürücü bile olabilen zehirli bir alkali madde içerir.

The French word 'oiseau', meaning 'bird', is the shortest one to contain five different vowels.

Fransızcada "kuş" anlamına gelen "oiseau" kelimesi, beş farklı sesli harf içeren en kısa kelimedir.

- This bottle of yogurt does not contain lactose.
- This bottle of yogurt is lactose-free.

Bu yoğurt şişesi laktozsuzdur.

In order to grow well, these plants need soil that does not contain too much moisture.

İyi büyümek için, bu bitkilerin çok fazla nem içermeyen toprağa ihtiyacı var.

Tom was left with egg on his face when his powerpoint presentation was shown to contain serious flaws.

Powerpoint sunumunun ciddi kusurlar içerdiği gösterildiğinde Tom utancından yerin dibine girdi.

He lost his wallet in the street. It didn't contain any money, but all of his documents were inside.

Cüzdanını sokakta kaybetti. İçinde hiç para yoktu, ancak bütün belgeleri onun içindeydi.

You should read the kind of books that contain the kind of information that will be useful to you later in life.

- Daha sonraki hayatında sana faydalı olacak bilgi türünü içeren kitapları okumalısın.
- Gelecekte işinize yarayacak bilgiler içeren türden kitaplar okumalısınız.