Translation of "Allows" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Allows" in a sentence and their turkish translations:

That allows them to report

ve bu hataların kaynağına inmelerini sağlayan

allows it to be disassembled.

demonte edilebilir olmasına olanak sağlıyor.

allows abuse like this to continue.

bizim sessizliğimizin izin verdiğini anladım.

Because data allows you to learn,

Çünkü veri, bir şey öğrenmenizi sağlar

A true democracy allows free speech.

Gerçek demokrasi ücretsiz konuşma sağlar.

Rain allows the ground to shine.

Yağmur zeminin parlamasına imkan verir.

This programme allows you to stay informed.

Bu program sizin bilgili kalmanızı sağlar.

Esperanto allows us to embrace the world.

Esperanto, dünyayla kucaklaşmamızı sağlıyor.

This ticket allows two people to enter.

Bu bilet iki kişinin girmesine olanak tanır.

This gate allows access to the garden.

Bu kapı bahçeye erişmeye olanak sağlar.

Which allows you to access that information automatically.

ki bu da sizi otomatik olarak o bilgiye iletir.

His father allows him 2000 yen a week.

Babası ona haftada 2000 yen verir.

His higher salary allows him to live comfortably.

Onun yüksek maaşı rahat bir şekilde yaşamasını sağlıyor.

This music allows you to relax after work.

Bu müzik işten sonra dinlenmenize olanak verir.

... which allows them to do stunts without cutting.

değişerek bir kesinti olmadan hünerlerini gösterdikleri an...

Today a law was enacted which allows abortion.

Bugün kürtaja geçit veren bir kanun çıktı.

...new technology... allows us to reveal rarely seen creatures...

...yeni teknolojiler... ...nadiren görülen yaratıkları ve gizli dramları...

Because that ambiguity allows us to have a conversation.

çünkü anlam farklılığı diyalog kurmamızı sağlıyor.

This company allows its workers to work from home.

Bu şirket, işçilerinin evden çalışmalarına imkan veriyor.

There's a law that allows us to do that.

Onu yapmamıza izin veren bir kanun var.

The Eurail pass allows for unlimited travel inside Europe.

Eurail geçişi, Avrupa'da sınırsız seyahat imkanı sağlar.

And this allows other people to be fair in turn.

adil bir fırsat sağladığını gösteriyor.

Is that our entertainment today allows us to be separate.

günümüzdeki eğlencenin bizi ayrıştırmasına neden olduğuna inanıyorum.

This ticket allows you to stop over at any station.

Bu bilet, herhangi bir istasyonda durmanıza izin verir.

A thermal-imaging camera allows us to cut through the night.

Termal görüntüleme yapan bir kamera gece karanlığını delmemizi sağlıyor.

Later on, this allows things to be engraved into our memory

daha sonrasında bu hatırlattığı şeylerin hafızamıza kazınmasını sağlıyor

- Tom lets Mary do that.
- Tom allows Mary to do that.

Tom Mary'nin bunu yapmasına izin veriyor.

It allows changes that give sweeping powers to the President, Tayyip Erdogan.

Yeni yönetim biçimi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a geniş kapsamlı yetki veren değişikliklere izin veriyor.

This security system allows us to trace employees movements anywhere they go.

Bu güvenlik sistemi çalışanların hareketlerini gittikleri yerde izlemelerine izin verir.

This sentence allows for multiple interpretations that I had to consider when translating.

Bu cümle, çevrilmeye çalışıldığında göz önünde bulundurmam gereken birden fazla çeviriye imkan tanıyor.

The application allows you to quickly calculate the ratio of body mass index - BMI.

Uygulama, vücut kütle indeks oranını hızlı bir şekilde hesaplamanı sağlıyor.

- Tom lets me do whatever I want.
- Tom allows me do whatever I want.

Tom bana istediğim her şeyi yaptırır.

Pythagoras' theorem allows you to calculate the length of the hypotenuse of a right triangle.

Pisagor teoremi bir dik üçgenin hipotenüs uzunluğunu hesaplaman için izin verir.

Pokémon Go is an app that allows you to catch pokémon in the real world.

Pokémon Go gerçek dünyada Pokémonu yakalaman için izin veren bir uygulamadır.

- Tom lets Mary do whatever she wants to do.
- Tom allows Mary to do whatever she wants.
- Tom lets Mary do whatever she wants.
- Tom allows Mary to do whatever she wants to do.

Tom, Meryem'in canı ne isterse yapmasına müsaade ediyor.

- Tom lets Mary do anything she wants to do.
- Tom allows Mary to do anything she wants.
- Tom lets Mary do anything she wants.
- Tom allows Mary to do anything she wants to do.

Tom, Mary'nin istediği her şeyi yapmasına izin veriyor.

Put yourself into a status that allows you not only to act, but also to think.

Kendinizi sadece hareket etmeyi değil aynı zamanda düşünmeyi mümkün kılan bir statüye sokun.

Interface as an alternative solution that allows the spouses to experience a new life under binding conditions

, eşlerin bağlayıcı koşullar altında yeni bir yaşam deneyimlemesine olanak tanıyan alternatif bir çözüm olarak arayüze

My arms are just balancing. Having the rope wrapped around my foot that allows me to push up.

Kollarımı denge için kullanıyorum. Ayaklarımı da halata dolayıp kendimi yukarı itiyorum.

A passport identifies you as a citizen of a country and allows you to travel to foreign countries.

Bir pasaport sizi bir ülkenin bir vatandaşı olarak tanımlar ve yabancı ülkelere seyahat etmene imkan verir.

Truth is like the sun! It allows us to see everything, but does not let us observe it.

Gerçek güneş gibidir! Her şeyi görmemizi sağlar, ancak gözlemlememize izin vermez.

Kawa is an implementation of Scheme for JVM that allows one to take advantage of all the libraries of Java.

Kawa bir JVM(Java Sanal Makinesi) gerçekleştirme projesidir.Bu bütün Java kütüphanelerini avantajlı bir şekilde kullanmaya izin verir.

[Bear] The good thing about doing this, it allows you to stay on the high ground. Easier to maintain your direction.

Bunu yapmanın iyi yanı, yüksekte kalmayı sağlaması. Böylece yön belirlemek daha kolay olur.

Some athletes believe that taking an ice bath after a workout or a race allows their body to recover more quickly.

Bazı sporcular bir egzersiz veya yarıştan sonra bir buz banyosu almanın vücutlarının daha çabuk iyileşmesine izin verdiğine inanmaktadırlar.

Open an image and select an image layout. Click "Open" for opening an image. Click "Quit" for quitting the program. "Image Layout" feature allows you to view in any layout.

Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için "Aç"a tıklatın. Programdan çıkmak için "Çıkış"ı tıklatın. "Resim Düzeni" özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır.

- We will go on a picnic if it is fine tomorrow.
- We’ll go on a picnic tomorrow if the weather allows.
- We’ll go on a picnic tomorrow if the weather’s good.
- We'll go on a picnic if it's fine tomorrow.

Yarın hava iyi olursa pikniğe gideriz.