Translation of "Learn" in Turkish

0.017 sec.

Examples of using "Learn" in a sentence and their turkish translations:

Learn!

Öğren!

Learn.

- Öğren.
- Öğrenin.

Learn what you can learn.

- Öğrenebileceğini öğren.
- Öğrenebileceğin şeyi öğren.

Learn Italian.

İtalyanca öğreniyorum.

Learn Uyghur!

Uygurca öğren!

- Study!
- Learn!

- Öğren!
- Öğrenin!

Learn French.

Fransızca öğren.

More we learn, more we gotta learn.

Daha fazla öğreniyoruz, daha fazla öğrenmeliyiz.

- I need to learn French.
- I must learn French.
- I should learn French.

Fransızca öğrenmeliyim.

I'm trying to learn, I'm trying to learn."

Öğrenmeye çalışıyorum.

When we learn languages, we learn fixed expressions.

Dil öğrenirken, kalıplaşmış deyimleri öğreniriz.

- Learn to think positively!
- Learn to think positively.

Olumlu biçimde düşünmeyi öğrenin.

- I'm going to learn German.
- I'll learn German.

Almanca öğreneceğim.

- I need to learn French.
- I have to learn French.
- I must learn French.

- Fransızca çalışmalıyım.
- Fransızca öğrenmeliyim.

I could learn.

öğrenebilirdim.

Live and learn.

- Yaşa ve öğren.
- Yaşayın ve öğrenin.

Learn these sentences.

Bu cümleleri öğren.

I learn Turkish.

Türkçe öğreniyorum.

Learn those sentences.

- Şu cümleleri öğrenin.
- O cümleleri öğren.
- O cümleleri öğrenin.

Listen and learn.

Dinle ve öğren.

They never learn!

Onlar asla öğrenmez.

Watch and learn.

İzle ve öğren.

I will learn.

Öğreneceğim.

They cannot learn.

Öğrenemezler.

I learn Lakota.

Lakotaca öğreniyorum.

Kids learn quickly.

Çocuklar çabuk öğrenir.

Can you learn?

Öğrenebilir misin?

You learn English.

Sen İngilizce öğrenirsin.

Learn Toki Pona!

Toki Pona öğrenin!

I'll never learn.

Asla öğrenmeyeceğim.

You learn fast.

Hızlı öğreniyorsun.

You learn quickly.

Hızlı öğreniyorsun.

You will learn.

Öğreneceksin.

Learn to write.

Yazmayı öğren.

Let's learn English.

İngilizce öğrenelim.

We learn Arabic.

Biz Arapça öğreniyoruz.

I learn Kannada.

Ben Kannada öğreniyorum.

They learn quickly.

Onlar hızlı öğrenirler.

People learn differently.

İnsanlar farklı öğrenirler.

I learn fast.

Hızlı öğrenirim.

- I have to learn Japanese.
- I must learn Japanese.

Japonca öğrenmeliyim.

- I have to learn French.
- I must learn French.

- Fransızca öğrenmeliyim.
- Fransızca öğrenmek zorundayım.

- I am determined to learn.
- I'm determined to learn.

Öğrenmeye kararlıyım.

- You need to learn French.
- You must learn French.

- Fransızca öğrenmeniz gerekiyor.
- Fransızca öğrenmelisin.

- I didn't learn much.
- I didn't learn a lot.

Çok şey öğrenmedim.

- No one is so old but he can learn.
- You learn something new every day.
- You live and learn.
- Live and learn.

Yaşa ve öğren.

- No one is so old but he can learn.
- You live and learn.
- Live and learn.

Yaşa ve öğren.

And learn the language that you really want to learn.

ve gerçekten öğrenmek istediğiniz dili öğrenmeniz çok zor.

- Where did he learn this?
- Where did she learn this?

O bunu nereden öğrendi?

- Russian is hard to learn.
- Russian is difficult to learn.

Rusça öğrenmek zordur.

- I have to learn French.
- I've got to learn French.

Fransızca öğrenmeliyim.

- Is French hard to learn?
- Is French difficult to learn?

- Fransızca öğrenmek zor mu?
- Fransızca öğrenmesi zor mu?

- We learn English at school.
- At school, we learn English.

Biz okulda İngilizce öğreniyoruz.

- Tom has started to learn French.
- Tom has begun to learn French.
- Tom began to learn French.

Tom Fransızca öğrenmeye başladı.

Emotions, you will learn,

Göreceksiniz ki duygular,

Anyone can learn them,

herkesin öğrenebileceği,

We learn from people

insanlardan öğreniyoruz

We learn by teaching.

Öğreterek öğreniriz.

I want to learn.

Öğrenmek istiyorum.

We learn by experience.

Biz deneyim ile öğreniriz.

People learn from me.

İnsanlar benden öğrenir.

Do they learn English?

Onlar İngilizce öğrenirler mi?

People learn from experience.

İnsanlar deneyimlerinden öğrenirler.

I must learn seriously.

Ciddi bir şekilde öğrenmeliyim.

We didn't learn anything.

- Biz hiçbir şey öğrenmedik.
- Hiçbir şey öğrenmedik.

I will learn Esperanto.

Ben Esperanto öğreneceğim.

Tom wants to learn.

Tom öğrenmek istiyor.

Just watch and learn.

Sadece izle ve öğren.

We're willing to learn.

Öğrenmeye can atıyoruz.

I didn't learn anything.

Hiçbir şey öğrenmedim.

We live and learn.

- Yaşayarak öğreniriz.
- Yaşadıkça öğreniriz.

I must learn French.

Fransızca öğrenmeliyim.

Learn what you can.

Yapabildiğin kadarıyla öğren.

Learn from others' mistakes.

Başkalarının hatalarından öğrenin.

Students learn useful phrases.

Öğrenciler yararlı ifadeler öğreniyorlar.

I hope you learn.

Umarım öğrenirsin.

Should I learn Esperanto?

Esperanto öğrenmeli miyim?

I should learn Esperanto.

Esperanto öğrenmeliyim.

Everyone should learn that.

Herkes onu öğrenmeli.

Children learn from adults.

Çocuklar yetişkinlerden öğrenirler.