Examples of using "Shine" in a sentence and their turkish translations:
Kalk.
Lütfen bu ayakkabıları cilala.
Kalkma zamanı, Johnny.
Ayakkabılarını parlatacağım.
Çakı gibi uyan, Tom.
Güneş her zaman parlamaz.
Ne olursa olsun gideceğim.
günümüz elmas veya altın madencileri.
Öyle ya da böyle gideceğim.
Zeminin iyi bir parlaklığı vardı.
Ayakkabılarımı iyice parlat.
Ne olursa olsun orada olacağım.
Ne olursa olsun, gideceğim.
Ne olursa olsun, o orada olacak.
Güneş gece parlamaz.
Yakında güneş yeniden parlayacak.
Tom ayakkabılarımı parlatırdı.
Gökte pek çok yıldız parlıyor.
Birçok yıldız gökyüzünde parlıyor.
Dışarı çıkmadan önce ayakkabılarını parlat.
Bugün parlatmak için bizim günümüzdür.
Yıldızlar gökyüzünde parıldıyorlar.
Ayakkabılarımı cilalamak zorundayım.
Her halükarda orada yapıyor olacağız.
Yağmur zeminin parlamasına imkan verir.
Mutlu olduğunda gözleri parlar.
Kendini gösterme zamanın geldi.
Ay neden geceleyin parıldar?
Ne olursa olsun yarın başlayacağız.
Öyle ya da böyle, Tom'un gitmeye niyeti var.
Öyle ya da böyle, postacı postayı dağıtır.
Neden kedilerin gözleri karanlıkta parlar?
Ne olursa olsun, oyun oynanacak.
İnsanlar, metal gibi, sadece yüzeyde parlar.
Oyun her halukârda oynanacak.
Tom, ne olursa olsun, her sabah koşuya gider.
Yağmurlu veya güneşli fark etmez, atletizm yarışması düzenlenecek.
Arkadaşım Güneş şimdi ve her zaman üzerimde parlar.
Bu, güneşin parlamadığı bir dünya.
Güneş ve Ay parlamaya başladılar.
Güneş sadece senin babanın pencerelerinde parlamaz.
Hava nasıl olursa olsun, köpeğimi yürüyüşe götürürüm.
Herkesi eşit bir şekilde aydınlatmak için her gün doğuyor.
Arabayı yıkarsan güneşte parlar.
Eğer onu yıkarsan, araban güneşte parlayacaktır.
Yağmurlu veya güneşli fark etmez, hava nasıl olursa olsun açılış töreni saat dokuzda başlayacak.
Yüzünüze yandan bir el feneri tutarlardı
Ne olursa olsun, seni karşılamak için istasyona geleceğim.
Sonra bebeğin gözleri iki yıldız gibi parlamaya başladı ve canlandı.
Miğferler parlıyor, benimki yok, şimdi teçhizatımız gemilerde yatıyor. "
Yeryüzünü aydınlatmak, gündüze ve geceye egemen olmak, ışığı karanlıktan ayırmak için onları gökkubbeye yerleştirdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.
Tanrı şöyle buyurdu: "Gökkubbede gündüzü geceden ayıracak, yeryüzünü aydınlatacak ışıklar olsun. Belirtileri, mevsimleri, günleri, yılları göstersin." Ve öyle oldu.