Examples of using "Zee" in a sentence and their turkish translations:
O denize Akdeniz denir.
Denizde yüzmek, denize sahip olmanın anlamına gelmez.
Deniz çarşaf gibiydi.
Deniz yeşil.
Deniz mavidir.
Deniz haşindir.
O, denizden korkar.
Geceleri deniz...
Gemi denizdeydi.
Gemi denizde battı.
Birçok erkek denizde öldü.
Balık denizde yaşar.
Deniz çok düzdü.
Deniz gittikçe vahşileşti.
Betty dün denizdeydi.
Rüzgar denizden esiyor.
Deniz çok geniş.
Ahtapot izlerinin, deniz kestanesinden farkı ne?
Deniz sakinlikten uzak.
O, denize gitmek istedi.
Kuşlar denizi geçti.
Denizde adalar var.
Japonya denizle çevrilidir.
Denizde yüzmeye gittim.
Bunu yapabilmemin tek yolu, okyanusta olmaktı.
O, denize bir atla gitti.
Fırtınadan sonra, deniz sakindi.
Yeryüzü deniz ve karadan oluşur.
Oh, denizdeki su ne kadar sıcak!
O Mallorca'da ve denizin kenarında güneşleniyor.
Evi denize yakın.
İtalya, Akdeniz'le çevrilidir.
Güzel bir martı denizin üzerinde uçar.
Onun deniz kenarında bir evi var.
Tom'un evi deniz kenarında.
Elbette deniz hayatı bulunmaktadır,
Şehrin ışıkları denize taşıyor...
karbon ayrılması olarak bildiğimiz bir işlem ile kara parçaları ve denizler
İngiliz dili bir deniz gibi etrafımızı sarıyor.
Fırtınadan sonra deniz tekrar sakinleşti.
O, erkek kardeşiyle denizde yüzdü.
Deniz gergedanı denizin tek boynuzlu atıdır.
Bunun yerine, onlara engin ve sonsuz denizi arzulamayı öğretin."
Yazın sık sık plajda yüzmeye giderim.
Çocukken her yaz denize giderdim.
Balinalar okyanusta yaşayan büyük memelilerdir.
O, denizin hemen yakınında yaşıyor.
kağıt haritalarına olan ihtiyacı ortadan kaldırdı.
Geçen yıl, o, denizde üç ay geçirdi.
Dünyanın en alçak yeri Lut Gölü'dür.
ve küresel olarak denizde 200 şamandıradan az var.
Bu yüzden, yavrulayan ıstakozları yakalamıyorlar.
Deniz bazen çok özel bir gösteri sahneye koyar. Işıltılı gelgitler.
Bozma moralini John. Denizde daha çok balık var.
Bugün hava sıcak bu yüzden denizde yüzebilirsin.
Toxopneustes pileolus, dünyanın en zehirli denizkestanesi.
Denize ulaşan yavruların üçte birini kapacaklar.
Denizde doğan bebeklere ne olur?
Dağın zirvesinden güzel bir deniz manzarası alabilirsin.
"The Old Man and the Sea" Hemingway tarafından yazılmış bir romandır.
Balina denizde yaşayan çok büyük bir memelidir.
Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkeyiz.
Denize gitmek için hava hâlâ soğuk.
Yazın denize giderim, kışın dağlara.
Denizkestanesini başka bir tanka geçiriyordum,
iniyorlar ... sonra karanlık denizde yeniden gözden kayboluyorlar.
Benim ülkem Akdeniz'in güneyinde, Kuzey Afrika'da yer alır.
- Deniz kıyısında yaşadığım için sık sık plaja giderim.
- Evim denize yakın olduğu için sık sık sahile inerim.
Ben çocukken, yüzmek için hep denize gittim.
Kuzey Afrikalılar, Akdeniz'in güney sahillerindeki İtalyanlardır.
Arka planda deniz manzaralı bir resmimizi çektirelim.
Zengin olsaydım deniz kenarında bir ev satın alırdım.
okyanus kapıları kırıp evin alt kısmını doldururdu.
Onlar en yüksek dağlara tırmanıp denizlerin tabanında yürüdüler.
Ama beş metrelik hayalet vatozlar bile denizlerdeki en büyük balığın yanında ufak kalır.
Ay döngüsü, geceleyin denizde yaşanan pek çok dramın ritmini belirler.
Ama gecenin derinliklerinde keşfedilmeyi bekleyen bir okyanus dolusu bulgu hâlâ var.
Ancak savaşta ne onların hatlarını kıramadı ne de deniz yoluyla kaçmalarına engel oldu.
Isırdıktan birkaç dakika sonra denizkestanesinin zehri devreye giriyor.
Seninle sahile gitmek istiyorum.
Hollanda'nın Flevoland ilinin tüm alanı 1930'dan önce denizin dibinde uzanıyordu.
Rusya ve Akdeniz'in derinliklerinde dolaştılar, hatta Miklagard dedikleri
Ama deniz biyoloğu Richard Fitzpatrick öfkeli bir denizkestanesinin saldırısına uğradığında gündüz vakti işini yapıyordu.
Kristof Kolomb bir kaşif değildi çünkü denizi seviyordu. O bir kaşifti çünkü İspanyol hapishanelerinden nefret ediyordu.
- Biz ev sahibesine kirayı ödersek, yiyecek için hiç paramız olmayacak; aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık.
- Biz ev sahibesine kirayı ödersek, yiyecek için hiç paramız olmayacak; iki ucu boklu değnek.
- Biz ev sahibesine kirayı ödersek, yiyecek için hiç paramız olmayacak; iki arada bir derede.