Examples of using "Ergens" in a sentence and their turkish translations:
Başka bir yere git.
Başka bir yerde bekle.
cümlesinin ortasında lafını kesiyor
O, bir yerde olmalı.
Başka bir yerdeydim.
ve tek bir şey düşünün,
Tom buralarda bir yerlerde yaşamaktadır.
- Bir şey bekliyor musun?
- Bir şeyi mi bekliyorsun?
Oh, sadece onu bir yere koy.
Saklansanız iyi edersiniz.
Buralarda bir yerde olmalı.
Herhangi bir yerde bir telefon var mı?
O, başka bir yere alışverişe gitti.
Bir yere gidelim.
Başka bir yerde yemek yiyelim.
Kışın ortalarında olmuştu.
Tom'u bir yere götür.
Bizi bir yere götür.
Onları bir yere götür.
Beni bir yere götür.
Onu bir yere götür.
Onu bir yere götür.
Tom'un herhangi bir şeye alerjisi var mı?
- Elimi yüzümü yıkayabileceğim bir yer var mı?
- Bir yerde elimi yüzümü yıkayabilir miyim?
- Bir yerde bir lokma kapmaya gidelim.
- Gidip bir yerde bir şeyler atıştıralım.
Neresinde olduğu önemsiz. Sadece içinde bir yerde.
Bir yerde kamp kurmayı düşünmeliyiz.
Ve enkaz oralarda bir yerde.
Şimdi bir yerde saat beştir.
Bu yakınlarda alışveriş merkezi var mı?
Bu yaz bir yere gidecek misin?
Bunu başka yerde yapman gerekiyor.
- Üzgünüm, dalmışım.
- Kusura bakma, kafam başka bir yerdeydi.
İşim var Tom.
Sami bir şeye alerjik olabilir.
Ben bir yerde hata yapmış olmalıyım.
Bilgisayarım bir şey için yararlı olmak zorunda.
- Daha önce seni bir yerde gördüm.
- Seni daha önce bir yerde gördüm.
- Sizi bir yerde görmüştüm.
Aşk sadece bir yerde yaratılmış bir efsanedir.
Avrupa'da bir yere gitmek istiyorum.
Muhtemelen başka bir yerde daha ucuz olurdu.
Tom, Mary ile Boston'da bir yerde.
Öğrenci "daha önce bir yerde karşılaştık mı" diye sordu.
ne denli önemli olduğunu gösterebilirdim.
Tom telefonu olmadan hiçbir yere gitmez.
Bunun olmasını bekliyor gibiydik.
Tom köpeği olmadan asla bir yere gitmez.
Sanırım bir yerde yanlış bir dönüş yaptık.
Geceleri soğuk havanın alçalacağı bir yer vardır.
Tamam, bunu bırakıp bir gölge bulalım.
bu durumda ortalarda bir yerde.
İlerliyor muyuz?
Onu bir yerde gördüğümü hatırlıyorum.
Erkek kardeşlerimin üçü de şimdi Boston'da bir yerde.
Umalım da enkaz ileride bir yerde olsun.
O müziği bir yerde duyduğumu hatırlıyorum.
Sanırım onu daha önce bir yerde duydum.
Bir bakıma haklısın ama hâlâ şüphelerim var.
Daha önce onu bir yerlerde gördüğümü hatırlıyorum.
Bu yılbaşı hediyelerini Tom'un bulamayacağı bir yere saklamam lazım.
Hava gittikçe kararıyor. Bir yerde kamp kurmayı düşünmeliyiz.
İçimde onunla daha önce karşılaştığım hissine sahibim.
Buraya yakın bir tuvalet var mı?
Buralarda kahverengi bir cüzdan gördün mü?
Burada dinlenemeyiz. Başka bir yere gidelim.
Sadece bastırdığım yer mi ağrıyor, yoksa başka bir yer mi?
Ve gördünüz mü? Mantıklı olabilir gibi hissettiriyor, değil mi?
Doğada gücünüze ihtiyaç duyduğunuz bir yer varsa orası kesinlikle ormandır.
Buralarda bir otel vardı.
Tekrar inşa etmek ise çok daha zordur. Hayatında pişman olduğun bir şey var mı?
Ya da bu halatı kullanarak bağlayacak bir şey bulup onunla aşağı inebiliriz.
- Ölürsem kimsenin beni bulmayacağı bir yerde ölmek istiyorum.
- Eğer ölürsem, hiç kimsenin beni bulmayacağı yerde ölmek istiyorum.
Bu ayakkabıları daha önce bir yerde gördüğümü hissediyorum.
ve bazı yazarların onları yazarken aylar, belki de yıllar harcadığını biliyordum.
Hatta politikayı pek çok yönden bir aitlik arayışı olarak görebilirsiniz.
Şemsiyemi parkta bir yerde kaybettim. Bir tane satın almak zorundayım.
Dolabın zaten tıka basa dolu. Başka bir yerde aldığın yeni giysiler için yer açmak zorunda kalacaksın.
Her nasılsa sana inanıyorum.