Translation of "Mary" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Mary" in a sentence and their turkish translations:

- Mary speelt voetbal.
- Mary voetbalt.

Mary futbol oynuyor.

- Mary is leuk.
- Mary is grappig.
- Mary is snoezig.

Mary sevimlidir.

- Ze knuffelden Mary.
- Ze omhelsden Mary.

Onlar Mary'ye sarıldılar.

- Tom onderschatte Mary.
- Tom heeft Mary onderschat.

Tom, Mary'yi küçümsedi.

Tom haat Mary.

Tom, Mary'den nefret ediyor.

Mary sloeg Tom.

Mary, Tom'u tokatladı.

Mary is neurotisch.

Mary evhamlı.

Mary is zwanger.

- Mary hamile.
- Mary gebe.

Tom volgde Mary.

Tom, Mary'yi izledi.

Tom vertrouwt Mary.

Tom, Mary'ye güveniyor.

Mary is modeontwerpster.

Mary bir moda tasarımcısı.

Werkt Mary hier?

Mary burada mı çalışıyor?

Mary is Canadese.

Mary Kanadalıdır.

Mary kan zwemmen.

Mary yüzebilir.

Mary hielp Tom.

Mary Tom'a yardımcı oldu.

Tom respecteert Mary.

Tom Mary'ye saygı duyar.

- Ga en maak Mary wakker.
- Ga Mary wakker maken.

Git ve Mary'yi uyandır.

Tom houdt van Mary, maar Mary houdt van Mike.

Tom Mary'yi seviyor ama Mary Mike'ı seviyor.

- Mary werkt in een supermarkt.
- Mary werkt bij een supermarkt.

Mary bir süpermarkette çalışıyor.

- Misschien heeft Tom Mary gekust.
- Tom heeft Misschien Mary gekust.

Belki Tom Mary'yi öptü.

- Mary speelt voetbal.
- Mary voetbalt.
- Maria is aan het voetballen.

Mary futbol oynuyor.

- Let op je woorden, Mary!
- Pas op je woorden, Mary!

Söylediklerine dikkat et, Mary!

Mary heeft een beugel.

Mary'nin diş telleri var.

Tom vond Mary mooi.

Tom Mary'nin güzel olduğunu düşündü.

Mary is een boekenwurm.

Mary bir kitap kurdudur.

Mary kan Japans spreken.

- Mary Japonca konuşabiliyor.
- Mary Japonca konuşabilir.

Mary is net thuisgekomen.

Mary daha yeni eve geldi.

Tom schoot op Mary.

Tom, Mary'ye ateş etti.

Tom knipoogde naar Mary.

Tom, Mary'ye göz kırptı.

Mary draagt een watermeloen.

Mary bir karpuz taşıyor.

Mary beledigde de ober.

Mary garsona hakaret etti.

Mary heeft grote ogen.

Mary'nin büyük gözleri var.

Mary heeft onrealistische verwachtingen.

Mary'nin gerçekçi olmayan beklentileri var.

Mary is een zeeëgel.

Mary bir deniz kestanesidir.

Mary is een kluns.

Mary bir dangalak.

Mary wil lerares worden.

Mary bir öğretmen olmak istiyor.

Mary bakt een taart.

Mary kek pişiriyor.

Waarom haat Tom Mary?

Tom neden Mary'den nefret ediyor?

Tom zat naast Mary.

Tom Mary'nin yanında oturuyordu.

Mary heeft me overgehaald.

Mary beni ikna etti.

Abbott heeft Mary gedood.

Abbott Mary'yi öldürdü.

Ga Mary wakker maken.

Mary'yi uyandır.

Mary is Toms vriendin.

Mary, Tom'un kız arkadaşıdır.

Mary heeft me overtuigd.

Mary beni ikna etti.

Mary was in Hongarije.

Mary Macaristan'daydı.

Mary is Toms stiefzus.

Mary, Tom'un üvey kız kardeşidir.

Dat meisje is Mary.

O kız, Mary'dir.

Tom vond Mary schattig.

Tom Mary'nin şirin olduğunu düşündü.

Mary is een ballerina.

Mary bir balerin.

Heeft Tom Mary omgekocht?

Tom Mary'ye rüşvet verdi mi?

Tom haalde Mary op.

Tom, Mary'yi aldı.

Mary doet het niet.

Mary onu yapmaz.

Mary liet dit achter.

Mary bunu bıraktı.

Mary houdt van kunst.

Mary sanatı sever.

Mary heeft ons gevonden.

Mary bizi buldu.

Ik heb Mary ontmoet.

Ben Mary ile tanıştım.

Mary kookt zonder zout.

Mary yemek pişirirken tuz kullanmaz.

Tom kon Mary helpen.

Tom, Mary'ye yardım edebildi.

Tom loog tegen Mary.

Tom, Mary'ye yalan söyledi.

Tom verstaat Mary niet.

Tom, Mary'yi anlamıyor.

Tom rekent op Mary.

Tom, Mary'ye güveniyor.

Werkt Tom voor Mary?

Tom, Mary için mi çalışıyor?

Is Mary altijd zo?

Mary her zaman böyle midir?

Mary heeft kleine borsten.

Mary'nin küçük göğüsleri var.

Heeft Tom Mary vergeven?

Tom, Mary'yi affetti mi?

Tom kwam met Mary.

Tom, Mary ile geldi.

Mary is een spion.

Mary bir casus.

Tom verachtte Mary vroeger.

Tom, Mary'yi küçümserdi.

Mary is mijn dochter.

Mary benim kızımdır.

Helpt Tom Mary nog?

Tom hâlâ Mary'ye yardım ediyor mu?

Tom wilde Mary stoppen.

Tom Mary'yi durdurmak istedi.

Mary speelt de harp.

Mary arp çalıyor.

- Tom heeft iets aan Mary getoond.
- Tom toonde iets aan Mary.

Tom, Mary'ye bir şey gösterdi.

- Tom dacht vaak aan Mary.
- Tom heeft vaak aan Mary gedacht.

Tom çoğunkla Mary hakkında düşündü.

- Tom en Mary zagen zebra's.
- Tom en Mary hebben zebra's gezien.

Tom ve Mary zebraları gördüler.

- Tom was ooit smoorverliefd op Mary.
- Tom was ooit stapelverliefd op Mary.
- Tom was ooit dolverliefd op Mary.

Tom bir zamanlar Mary'ye çılgınca âşıktı.

- Tom zegt dat Mary het mis heeft.
- Tom zegt dat Mary ongelijk heeft.
- Tom zegt dat Mary zich vergist.
- Tom zegt dat Mary fout zit.

Tom Mary'nin hatalı olduğunu söylüyor.

- Tom richtte zijn pistool op Mary.
- Tom richtte zijn vuurwapen op Mary.

Tom silahını Mary'ye doğrulttu.

- Mary is Toms jongste zusje.
- Mary is het jongste zusje van Tom.

Mary Tom'un en küçük kız kardeşi.

- Zowel Tom als Mary was slaperig.
- Tom en Mary waren allebei slaperig.

Tom ve Mary her ikisi de uykulu.

- Tom gelooft alles dat Mary zegt.
- Tom geloofd alles wat Mary zegt.

Tom Mary'nin her söylediğine inanıyor.

- Tom kocht Mary een mooi cadeau.
- Tom kocht Mary een mooi cadeautje.

Tom Mary'ye güzel bir hediye aldı.

- Tom heeft gisteren met Mary gesproken.
- Tom heeft gisteren met Mary gepraat.

Tom dün Mary'yle görüştü.

- Tom stelde me voor aan Mary.
- Tom heeft me aan Mary voorgesteld.

Tom beni Mary'ye tanıttı.

- Mary gaf hem een grote knuffel.
- Mary gaf hem een dikke knuffel.

Mary ona sarıldı.