Translation of "Roep" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Roep" in a sentence and their turkish translations:

- Bel Ishmael.
- Roep Ishmael.
- Roep Ishmael op.

İsmail'i ara.

Roep je vrienden.

Arkadaşlarını çağır.

Roep de dokter!

- Doktor çağır!
- Doktor çağırın!

Roep voor hulp.

Yardım için ara.

Roep de zuster!

Hemşireyi çağır!

Roep de politie!

Polisi çağır!

Roep die hond terug!

O köpeği geri çağır!

Roep alstublieft de politie.

Lütfen polisi ara.

- Roep me als je hulp nodig hebt.
- Roep me als u hulp nodig heeft.
- Roep me als jullie hulp nodig hebben.

Yardıma ihtiyacınız olursa beni arayın.

- Bel je zusters.
- Roep je zusters.

- Senin kız kardeşlerini çağır.
- Senin kız kardeşlerini ara.

Roep me om zes uur morgenochtend.

Yarın sabah altıda beni ara.

- Roep de politie!
- Bel de politie!

- Polis çağır!
- Polisi çağır!
- Polisi arayın!
- Polisi ara!

- Roep je vrouw.
- Bel je vrouw.

Karını ara.

Hij voegt iets toe aan zijn roep.

Çağrısının sonuna fazladan bir ses ekliyor.

Roep me als je hulp nodig hebt.

Yardıma ihtiyacınız olursa beni arayın.

Ik roep de jongen, en hij komt.

Çocuğu ararım ve o gelir.

- Bel ze.
- Bel ze op.
- Roep ze.

Onları ara.

- Bel hem.
- Bel hem op.
- Roep hem.

Onu ara.

Hoe kenmerkender de roep, hoe makkelijker het doelwit.

Çağrı ne kadar belirgin olursa hedefi bulması o kadar kolay oluyor.

En stelt hoge eisen. Zijn roep heeft iets speciaals.

Standartları da çok yüksek. Bu erkeğin çağrısında özel bir şeyler var.

Als je niet vertrekt, dan roep ik de flikken.

Eğer ayrılmazsanız, polisi arayacağım.

Zelfs een eenzaam mannetje volgt de roep van de kudde.

Yalnız bir erkek bile sürünün çağrısını takip eder.

Sommige hebben een betoverende roep om hulp. Bioluminescente zwammen maken hun eigen licht.

Bazıları büyüleyici bir yardım çağrısında bulunur. Biyolüminans özelliği olan mantarlar kendi ışıklarını saçar.