Translation of "Landen" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Landen" in a sentence and their turkish translations:

En Europese landen...

Avrupa ülkeleri...

Wanneer landen we?

Ne zaman karaya çıkacağız?

- Hoeveel landen heb je bezocht?
- Hoeveel landen heeft u bezocht?
- Hoeveel landen hebben jullie bezocht?

Kaç tane ülkeyi ziyaret ettiniz?

Landen verschillen in cultuur.

Ülkeler kültür olarak farklıdır.

Vliegtuigen landen op luchthavens.

Uçaklar havaalanlarında iner.

Tom bezocht vier landen.

Tom dört tane ülkeyi ziyaret etti.

- Veel landen kampen met vergelijkbare problemen.
- Veel landen ervaren dezelfde problemen.

Birçok ülke benzer sorunlar yaşıyorlar.

- Engels wordt in vele landen gesproken.
- Engels wordt in veel landen gesproken.

İngilizce birçok ülkede konuşulur.

Rijst groeit in warme landen.

Pirinç ılıman ülkelerde yetişir.

Bloemen groeien in warme landen.

Çiçekler sıcak ülkelerde yetişirler.

Welke landen grenzen aan Slovenië?

Hangi ülkeler Slovenya ile sınır komşusudur?

Proletariërs aller landen, verenigt u!

Dünyanın bütün işçileri, birleşin!

Sinaasappels groeien in warme landen.

Portakallar sıcak ülkelerde yetişirler.

Ga je andere landen bezoeken?

Başka ülkeleri ziyaret edecek misin?

Welke landen heb je bezocht?

Hangi ülkeleri ziyaret ettiniz?

Jij, John, kent veel landen.

Sen John, birçok ülke biliyorsun.

Tom heeft veel landen bezocht.

Tom birçok ülkeyi ziyaret etti.

214 miljoen vrouwen in armere landen

Düşük gelirli ülkelerde 240 milyon kadın gebe kalmak isteyip istemediğine

Minderheden worden in vele landen veracht.

Azınlıklar birçok ülkede hor görülüyor.

Alle beschaafde landen zijn tegen oorlog.

Bütün uygar ülkeler savaşa karşıdır.

Veel landen hebben problemen met armoede.

Birçok ülke yoksullukla ilgili sorunlar yaşıyor.

Veel landen hebben de doodstraf afgeschaft.

Birçok ülke ölüm cezasını kaldırdı.

In veel landen zijn hanengevechten verboden.

Horoz dövüşü birçok ülkede yasaklanmıştır.

Ik verzamel poppen uit verschillende landen.

Farklı ülkelerden oyuncak bebekler toplarım.

Algerije heeft grenzen met zeven landen.

Cezayir'in yedi tane ülkeyle sınırları vardır.

De reizigers kwamen uit vele landen.

Birçok ülkeden gezgin geldi.

Spaans wordt gesproken in twintig landen.

- Yirmi ülkede İspanyolca konuşulur.
- İspanyolca yirmi ülkede konuşulur.

Ik ben in veel landen geweest.

Birçok ülkeye gittim.

Ze exporteren graan naar veel landen.

Onlar birçok ülkeye tahıl ihracatı yapıyorlar.

Industriële landen vereisen veel behendige arbeid.

Sanayi ülkeleri birçok nitelikli işgücüne ihtiyaç duyarlar.

Esperantisten reizen vaak naar vreemde landen.

Esperantistler sık sık yabancı ülkelere seyahat eder.

Spaans wordt in veel landen gesproken.

İspanyolca birçok ülkede konuşulur.

Hoeveel landen zijn er in Azië?

Asya'da kaç ülke vardır?

Hoeveel landen zijn er in Afrika?

Afrika'da kaç ülke vardır?

Deze bloemen groeien in warme landen.

Bu çiçekler sıcak ülkelerde yetişir.

In rijke landen verhongeren weinig mensen.

Zengin ülkelerde, çok az sayıda insan açlıktan ölüyor.

Hanengevechten zijn in veel landen illegaal.

Horoz dövüşü birçok ülkede yasa dışıdır.

Ik heb vrienden in veel landen.

Birçok ülkede arkadaşım var.

Ik heb postzegels uit vele landen.

Birçok ülkelerden pullarım var.

Hoeveel landen zijn er in Europa?

Avrupa'da kaç ülke vardır?

Ook zijn er in vele landen voedselwoestijnen

Birçok ülkede besleyici gıda yetiştirmeye çok az imkân veren veya hiç imkân vermeyen

Over 11 landen, van Rwanda tot Oeganda.

Ruanda'dan Uganda'ya kadar dağıttı.

Afkomstig uit de landen met extreme armoede.

aşırı yoksulluğun olduğu ülkelerden geliyor.

Hij heeft veel landen in Azië bezocht.

O, Asya'da birçok ülkeyi ziyaret etti.

In sommige landen is de doodstraf illegaal.

Bazı ülkelerde idam cezası yasadışıdır.

Het is in de meeste landen verboden.

Bu çoğu ülkede yasaklanmıştır.

Hoeveel landen beginnen met de letter y?

"Y" harfiyle başlayan kaç tane ülke var?

- De mango is de nationale vrucht van verschillende landen.
- De mango is de nationale vrucht van diverse landen.
- De mango is de nationale vrucht van meerdere landen.

Mango farklı ülkelerin ulusal meyvesidir.

En de vermindering van slaap in geïndustrialiseerde landen

Sanayileşen ülkelerde uykunun mahvedilmesi

We publiceerden een verslag in 20 landen wereldwijd,

Dünya genelinde 20 ülkede bu önemli güvenlik açığını

Veel landen hebben wetten die het roken verbieden.

Birçok ülkenin sigara içilmesini yasaklayan yasaları var.

Hoeveel landen zijn lid van de Verenigde Naties?

Kaç tane ülke Birleşik Milletler üyesidir?

Het bedrijf heeft vestigingen in 12 Europese landen.

Şirketin 12 Avrupa ülkesinde şubesi bulunmaktadır.

Alle landen hebben hun ambassades in de hoofdstad.

Bütün ülkelerin başkentte elçilikleri var.

Activisten proberen ziekte in arme landen te voorkomen.

Aktivistler yoksul ülkelerdeki hastalığı önlemeye çalışırlar.

Landen vechten voor GOD: goud, olie en drugs.

Ülkeler altın,petrol ve uyuşturucu için mücadele ediyorlar.

Karl Marx zei: "Proletariërs aller landen, verenigt u!"

Karl Marx "Dünyanın bütün işçileri, birleşin!" dedi.

Dit is spannend, een plek vinden om te landen.

Burada inecek yer bulmaya çalışmak heyecan verici olacak.

In de wereld zijn er meer dan honderdvijftig landen.

Dünyada 150 ulustan daha fazlası var.

In de meeste Europese landen moeten auto's rechts rijden.

Avrupa'nın çoğu ülkesinde arabalar sağdan gitmek zorundadır.

Er zijn geen diplomatieke betrekkingen tussen de twee landen.

İki ülkenin diplomatik ilişkileri bulunmuyor.

Brazilië grenst aan tien landen en de Atlantische oceaan.

Brezilya on tane ülke ve Atlantik Okyanusu ile çevrilidir.

Sommige Europese landen behoren niet tot de Europese Unie.

Avrupa'daki bazı ülkeler, Avrupa Birliği'nin bir parçası değildirler.

Wordt de guillotine nog steeds gebruikt door bepaalde landen?

Giyotin belirli ülkeler tarafından hâlâ kullanılıyor mu?

Hij reisde naar vele landen door middel van Esperanto.

O, Esperanto vasıtasıyla birçok ülkeye seyahat etti.

In veel landen is de doodstraf de zwaarste straf.

Birçok ülkede, ölüm cezası en ağır cezadır.

Ik ben tot nu toe in 90 landen geweest.

Şimdiye kadar 90 ülkeye gittim.

En daarvoor moeten deze twee landen, deze twee krachtige reuzen,

Bunun için, bu iki güçlü dev ülkenin

In 2009 toonde een Gallup-onderzoek in 114 landen aan

2009'da 114 ülkede gerçekleşen bir Gallup anketi,

Spaans spreekt men in de meeste landen van Zuid-Amerika.

İspanyolca, Güney Amerika'daki birçok ülkede konuşulur.

Kijk naar hoe andere landen ziekteverlof aanpakken. Sommigen, zoals Italië...

Diğer ülkelerin hastalık iznini nasıl çözdüğüne bakarsanız, İtalya ve Japonya gibi bazıları,

Baseball is in verschillende Latijns-Amerikaanse landen een populaire sport.

Beyzbol çeşitli Latin Amerika ülkelerinde oldukça popüler bir spordur.

Zo zult ge nieuwe vrienden vinden in veel verschillende landen.

Böylece birçok farklı ülkeden yeni arkadaşlar bulacaksın.

250 jaar geleden haalden in de rijkste landen van de wereld

250 yıl önce dünyanın en zengin ülkelerinde

Politici uit vele landen gingen op bedevaart naar het Witte Huis.

Birçok ülkeden politikacılar Beyaz Saray'a hac yaptılar.

Ze produceren 60 tot 80% van het voedsel in de armere landen,

Genellikle 20 dönümden az alanlarda işleyen düşük gelirli ülkelerde

Ze landen op Lindisfarne, bekend als Holy Island, waar ze monniken afslachten, schatten

Rahipleri katlettikleri, hazineleri ve kutsal emanetleri çaldıkları Kutsal Ada olarak bilinen Lindisfarne'a

Het homohuwelijk is nu legaal in 20 landen wereldwijd, inclusief Ierland sinds gisteren.

Eşcinsel evlilik, dün itibarıyla İrlanda da dahil olmak üzere dünya çapında yirmi ülkede artık yasal.

Met Esperanto kan je op gelijke voet communiceren met mensen uit andere landen.

Esperanto ile diğer ülkelerden gelen insanlarla eşit olarak iletişim kurabilirsiniz.

Wanneer twee landen een einde maken aan een oorlog, dan ondertekenen ze een vredesverdrag.

İki ülke savaş sona erdiğinde bir barış antlaşması imzalarlar.

Een: over het algemeen weet ze de vorm van de landen vrij goed te behouden.

İlk olarak, genellikle ülkelerin şeklini korur.

Troepen op de kust te landen om afleidingsaanvallen uit te voeren; terwijl Napoleon steeds meer eenheden terugtrok

sahtekarlık amaçlı saldırılar yapmak için kıyıya asker çıkarmayı başardı ; Napolyon ise

Ik zie daar iets. Ik zie het glinsteren. Het probleem is dat de helikopter niet zal kunnen landen.

Aşağıda parlayan bir şey görüyorum. Sorun şu ki helikopter buraya inemez.

Die bal vloog ver genoeg om over de bomen te gaan en te landen vlak voor de green.

Bu top ağaçların üzerinden geçip yeşilin önündeki topraklara yetecek kadar uçtu.

Heb ik hem op verschillende plaatsen moeten snijden. Ik moest hem uitrekken, maar zo werden alle landen vervormd.

bunu yerde kesmek zorunda kaldım ve ülkelerin kötü görünmemesi için büyük bir çaba harcadım.

Ik wil naar een aantal andere landen reizen als ik ouder ben en Amerika staat zeker op de lijst.

Ben yaşlandığımda bazı ülkelere seyahat etmek istiyorum ve Amerika kesinlikle listede.

Het is een beschamend feit dat, terwijl er landen zijn waar mensen honger lijden, er in Japan veel huishoudens en restaurants zijn waar veel eten weggegooid wordt.

İnsanların açlık çektiği yerler varken, Japonya'da birçok yiyeceğin atıldığı bir sürü meskenlerin ve restoranların olması yüz kızartıcı bir gerçektir.