Translation of "Vier" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Vier" in a sentence and their turkish translations:

Nummer vier:

Dördüncü olarak:

Vier vragen.

Dört tane soru.

Vier mannen zingen.

Dört adam şarkı söylüyor.

- Vier maal vijf is twintig.
- Vier keer vijf is twintig.

Dört çarpı beş yirmidir.

Ze heeft vier dochters, en ze zijn alle vier mooi.

Onun dört tane kızı vardır ve dördü de güzeldir.

- Ik ben vier weken zwanger.
- Ik ben vier weken overtijd.

Dört haftalık hamileyim.

Hij spreekt vier talen.

O, dört dil konuşuyor.

Ik heb vier kinderen.

Benim dört çocuğum var.

Het is half vier.

Saat üç buçuk.

Tom bezocht vier landen.

Tom dört tane ülkeyi ziyaret etti.

Ik heb vier broers.

- Dört erkek kardeşim var.
- Dört biraderim var.

Het is vier uur.

Saat dört.

Je hebt vier honden.

Senin dört köpeğin var.

Maria heeft vier broers.

Maria'nın dört erkek kardeşi var.

Sami bestelde vier pizza's.

Sami dört tane pizza sipariş etti.

Het regende vier dagen.

Yağmur dört gün sürdü.

Ik vier geen Kerstmis.

Noel'i kutlamıyorum.

- Twee plus twee is vier.
- Twee plus twee is gelijk aan vier.

İki artı iki, dörde eşittir.

En vier miljoen ton zwaveldioxide.

ve 4 milyon ton sülfür dioksit salındı.

Won Harvard slechts vier keer.

Harvard sadece dört kez kazandı.

Een hond heeft vier poten.

Bir köpeğin dört bacağı var.

Het regende gedurende vier dagen.

Yağmur dört gün sürdü.

Meneer Brown heeft vier kinderen.

Bay Brown'ın dört çocuğu var.

Een tafel heeft vier poten.

Bir masanın dört bacağı var.

De school heeft vier computers.

Okul dört tane bilgisayarlarla donatıldı.

Twee maal twee is vier.

İki kere iki dört eder.

Drie keer vier is twaalf.

Üç kere dört, on iki eder.

Mijn moeder heeft vier broers.

Annemin dört erkek kardeşi var.

Jorge kan vier talen spreken.

Jorge dört tane dil konuşabilir.

Voor vier uur geen bier!

Dörtten önce bira yok.

Hoeveel is vier maal zes?

Dört kere altı kaç yapar?

Twee plus twee is vier.

İki artı iki dört yapar.

Het is vijf voor vier.

Dörde beş var.

Driehoeken hebben geen vier hoeken.

Üçgenlerin dört köşesi yoktur.

Vier gewapende mannen overvielen de bank en zijn ontsnapt met vier miljoen dollar.

Dört silahlı adam bankayı soyup dört milyon dolarla kaçtı.

- Volgens mijn uurwerk is het vier uur.
- Volgens mijn horloge is het vier uur.

Benim saatime göre 04:00.

Het komt neer op vier A's.

Burada dört aşamaya geliyoruz.

Aan een dollarwaarde van vier biljoen.

4 trilyon dolarlık bir değer ortaya çıkarmış oluruz.

Koop vier grote aardappelen voor me.

Benim için dört tane büyük patates satın al.

Mijn vader stierf vier jaar geleden.

Babam dört yıl önce öldü.

Acht gedeeld door twee is vier.

Sekiz ikiye bölünürse dörttür.

Mijn zoon wordt vandaag vier jaar.

Bugün oğlum dört yaşına giriyor.

Vandaag word je vier jaar oud.

Bugün dört yaşına giriyorsun.

We moeten onder vier ogen praten.

Bizim özel olarak konuşmamız gerekiyor.

Wanneer komt bus nummer vier aan?

4 numaralı otobüs ne zaman gelecek?

De Amerikaanse Burgeroorlog duurde vier jaar.

Amerika Birleşik Devletleri'nin İç Savaşı dört yıl sürdü.

Zijn moeder stierf vier jaar later.

Annesi dört yıl sonra öldü.

Ik werd om vier uur wakker.

Ben dörtte uyandım.

- Ik ga gewoonlijk om vier uur naar huis.
- Normaal ga ik om vier uur naar huis.

Ben genellikle dörtte eve giderim.

- Wij hadden vier jaar geleden elkaar ontmoet.
- Het was vier jaar sinds we elkaar hadden ontmoet.

Biz dört yıl önce tanıştık.

Studeerden hard voor drie, vier, vijf jaar

üç, dört, belki beş yıl çok çalıştık,

Zijn familie volgt al vier generaties sporen...

Dördüncü nesil bir vahşi yaşam izcisi olarak

Ze lopen al langer dan vier uur.

Dört saati aşkın süredir yürüyorlar.

Vier gezinnen kwamen om in de brand.

Yangında dört aile öldürüldü.

Hij zal rond vier uur hier zijn.

Yaklaşık dörtte burada olacak.

Tom is verlost van vier pond lichaamsvet.

Tom vücut yağlarından dört paunt verdi.

Tot vier uur zal ik bezig zijn.

Saat dörde kadar meşgul olacağım.

We hebben vier konijnen, één ervan bijt.

Dört tavşanımız var ve bunlardan biri ısırıyor.

Deze vier weken zijn van ons alleen.

Bu dört hafta sadece bize ait.

Mijn vader is vier jaar geleden gestorven.

Babam dört yıl önce öldü.

Ik heb drie broers en vier zussen.

- Benim üç erkek kardeşim ve dört kız kardeşim var.
- Üç erkek, dört de kız kardeşim var.

Dat boek is in vier delen ingedeeld.

Bu kitap dört bölüme ayrılmıştır.

Volgens mijn uurwerk is het vier uur.

Benim saatime göre saat dört.

Ze kon lezen toen ze vier was.

Dört yaşındayken okuyabiliyordu.

Vier meter van deze stof kost negen frank; dus twee meter kost vier en een halve frank.

Bu malzemenin dört metresi dokuz franka mal oluyor; Bu nedenle, iki metresi dört buçuk frank mal olur.

- We hebben u niet gezien de voorbije vier jaar.
- We hebben je de laatste vier jaar niet gezien.

Son dört yıl içinde seni görmedim.

Aangezien Napoleon vier dagen eerder afstand had gedaan.

çünkü Napolyon dört gün önce tahttan çekildi.

Een kat heeft een staart en vier benen.

Bir kedinin bir kuyruğu ve dört bacağı var.

Vier jaar geleden heb ik deze fiets gekocht.

Bu bisikleti dört sene önce satın aldım.

Goed, ik haal je om vier uur op.

Tamam, seni dörtte alırım.

Normaal ga ik om vier uur naar huis.

Ben genellikle dörtte eve giderim.

De volgende keer vier ik mijn zestiende verjaardag.

Bir dahaki sefere on altıncı yaş günümü kutlayacağım.

Ik ga gewoonlijk om vier uur naar huis.

Ben genellikle dörtte eve giderim.

Ik ben een alleenstaande moeder van vier kinderen.

- Dört çocuklu bekar bir anneyim.
- Ben dört çocuğun tek annesiyim.

Hij zal niet langer dan vier dagen blijven.

O dört günden daha fazla kalmayacak.

Geef ons alstublieft twee messen en vier vorken.

Lütfen bize iki bıçak ve dört çatal verin.

We gingen van de vier televisiekanalen uit mijn kindertijd

Çocukluğumdaki dört kanallı televizyondan

In het jaar 2078 vier ik mijn 75ste verjaardag.

2078'de 75. doğum günümü kutlayacağım.

Vier of vijf dagen later werkten we op straat.

Ama en önemlisi, dört beş gün sonra tekrar sokağa, eylemlere dönmüştük.

Er deden maar vier paarden mee aan de race.

Sadece dört at yarışta yarıştı.

Azië is ongeveer vier keer zo groot als Europa.

Asya yaklaşık olarak Avrupa'nın dört katı büyüklüktedir.

Ik woon al vier jaar in Rio de Janeiro.

Dört yıldır Rio de Janeiro'da yaşıyorum.

Ik moet het werk af hebben tegen vier uur.

- İşi saat dörde kadar bitirmek zorundayım.
- İşi dörde kadar bitirmek zorundayım.
- Saat dörde kadar işi bitirmem gerekiyor.