Examples of using "Kou" in a sentence and their turkish translations:
O soğuk yüzünden titriyor.
Artık soğuğa dayanamıyorum.
Gece yarısı geldiğinde herkes soğuktan nasibini alıyor.
O, soğuğa aşırı duyarlıdır.
Soğuk havayı sevmem.
Ben soğuğa dayanamadım.
Soğuk, daha da büyük bir tehdit oluşturabilir.
Büyükannem her zaman soğuktan şikâyet ediyor.
Arabam soğuktan çalışmadı.
Soğuğa rağmen yiyecek stokları donmamış.
Yaklaşık bir yıl sonra, o soğuğu arzular hâle geliyorsun.
Soğuğa karşı kalın bir ceket giyiyordu.
Soğuk algınlığına yakalanmış olabileceğimi düşünüyorum.
Ben üşüttüm.
ve o zamana kadar bu acımasız ortama ve soğuğa dayanabilmek.
Soğuk algınlığını önlemek için pencereyi kapat.
Ben soğuğa karşı çok duyarlıyım. Bir battaniye daha alabilir miyim?
Soğuk, kurbağanın ince, nemli derisinden içeri sızıyor.
Böyle hafifçe giyinerek dışarı çıkarsan nezle olursun.
Suyun sıcaklığı sekiz, dokuz dereceye kadar düşüyor. Soğuk, nefesini kesiyor.
Buradaki insanlar soğuğa alışkındır.
Parmaklarım soğuktan o kadar uyuşmuştu ki piyano çalamıyorum.