Translation of "Halen" in Turkish

0.017 sec.

Examples of using "Halen" in a sentence and their turkish translations:

Ga het halen.

Onu almaya git.

Kom het halen.

Gel ve onu al.

Ga koffie halen.

Kahve almaya git.

Ga Tom halen.

Git ve Tom'u getir.

Wat moet ik halen?

Ne almam gerekiyor?

Verslaafd aan ons gelijk halen.

Her zaman haklıyızdır orada

Hij ging een drankje halen,

Ze bir şeyler içmeye gitti,

Ik moest adem gaan halen.

Ama nefes almak zorundaydım.

Ze wou een rijbewijs halen.

O bir sürücü ehliyeti almak istiyor.

Tom wil een rijbewijs halen.

Tom ehliyet almak istiyor.

Ik moet Tom gaan halen.

Tom'u almalıyım.

Ik moet wat melk halen.

Biraz süt almak zorundayım.

Ik moet deze trein halen.

Ben o treni yakalamak zorundayım.

- Laten we ergens wat te eten halen.
- Laten we ergens een hapje eten halen.

- Bir yerde bir lokma kapmaya gidelim.
- Gidip bir yerde bir şeyler atıştıralım.

Anders zullen we het niet halen.

yoksa başaramayacağız.

We halen hem terug. Kom op.

Onu bu tarafa çekelim. Hadi.

En hij kwam die documenten halen.

o da belge yaptırmak için geldi.

Ik moet de eerste trein halen.

İlk treni yakalamalıyım.

Tom gaat het niet halen vanavond.

Tom onu bu gece yapamaz.

Laten we een kerstboom gaan halen.

Bir Noel ağacı almaya gidelim.

Ik ga iets te drinken halen.

İçecek bir şey alacağım.

Zullen ze ons ook komen halen?

- Bizi de almaya gelecekler mi?
- Bizi de gelip alacaklar mı?

We moesten de slotenmaker erbij halen.

Anahtarcıyı aramak zorundaydık.

- Tom heeft me gestuurd om je te komen halen.
- Tom wil dat ik je kom halen.

Tom beni seni almam için gönderdi.

Hier door halen... ...en we kunnen gaan.

Buradan geçirelim ve şimdi başlamaya hazırız.

Tom rende om de trein te halen.

Tom treni yakalamak için koştu.

Kan ik een drankje voor jullie halen?

Size içki alabilir miyim?

Ik zal wat wijn voor je halen.

- Sana biraz şarap alacağım.
- Size biraz şarap alacağım.

Waarom ga je Tom gewoon niet halen?

Niçin sadece Tom'u almaya gitmiyorsun?

Laten we iets halen om te eten!

Hadi yiyecek bir şey alalım!

Laat me nu mijn machiavellistisch punt erbij halen.

Öyleyse şimdi Machiavellian görüşümü aktarayım.

Als groene planten koolstofdioxide uit de atmosfeer halen

kullandıkları fotosentez işlemi yoluyla

...zodat je boven water adem kunt gaan halen.

yukarı çıkıp nefes alabilesin.

Ik dacht niet dat je het ging halen.

Senin onu yapacağını düşünmüyordum.

Halen we de Shinkansen van 6:00 nog?

Biz hâlâ 06:00 Shinkansen'e yetişebilirmiyiz?

Laten we opschieten om de bus te halen.

Otobüse yetişebilmek için acele edelim.

Ik studeerde hard om het examen te halen.

Sınavı geçmek için sıkı çalıştım.

- Laten we koffie pakken.
- Laten we koffie halen.

Kahve alalım.

Ik moet wat geld van de bank halen.

Bankadan biraz para çekmeliyim.

Hij haastte zich om de bus te halen.

Otobüse binmek için acele etti.

Tom liep om de laatste trein te halen.

Tom son trene yetişmek için koştu.

Tom ging een glas water voor Mary halen.

Tom Mary için bir bardak su almaya gitti.

Ga even wat brood halen bij de bakker!

Koş ve fırından bir ekmek al.

Ga haar medicijnen halen en een glas water.

İlacını al ve bir bardak su getir.

Hij haastte zich om de trein te halen.

Trene zamanında yetişmek için acele etti.

We halen je hier weg. Wat vind je daarvan?

Tamam, seni buradan çıkartacağız. Ne diyorsun buna?

Dus we gaan terug, halen water en proberen dat.

Geriye dönüp biraz su alacağım ve bunu deneyeceğim.

Halen we de vloeistof hieruit? Of uit de cactus?

Bundan mı sıvı çıkarmayı deneyelim, altınfıçı kaktüsünden mi?

Halen we de vloeistof hieruit? Of uit de cactus?

Bundan mı sıvı çıkarmayı deneyelim, altınfıçı kaktüsünden mi?

Nu je achttien bent, mag je je rijbewijs halen.

Mademki on sekiz yaşındasın, ehliyet alabilirsin.

Ga naar de dokter om je recept te halen!

Reçetenizi almak için doktora gidin.

Ik kom morgenochtend langs om je op te halen.

Yarın sabah uğrayacağım ve seni alacağım.

Hij trok een sprint om de trein te halen.

Son trene yetişmek için hızlı koştu.

We hebben genoeg tijd om de trein te halen.

Trene yetişmek için yeterli zamanımız var.

Ik haastte me om de eerste trein te halen.

İlk treni yakalamak için acele ettim.

Je hebt voldoende tijd om de trein te halen.

Trene yetişmek için bol miktarda zamanın var.

Als je opschiet kan je de trein nog halen.

Acele et ve trenini hâlâ yakalayabilirsin.

Tom probeerde Mary over te halen om te gaan.

Tom Mary'yi gitmesi için ikna etmeye çalıştı.

Als je de trein wilt halen, moet je rennen.

Trene yetişmek istiyorsan koşmak zorundasın.

Ik ben op weg om je op te halen.

Seni almaya geliyorum.

Ik vertrek vroeg om de eerste trein te halen.

İlk trene yetişmek için erken gidiyorum.

Ik probeer Tom over te halen dat te doen.

Tom'u onu yapmaya ikna etmeye çalışıyorum.

We moesten te voet water halen uit de nabijgelegen rivier.

Yakındaki akarsulardan su almak için yürürdük.

We zouden eerst kerstcadeaus voor de kinderen moeten gaan halen.

Biz çocuklar için noel hediyesi almaya başlamalıyız.

We hebben ruim de tijd om onze trein te halen.

Trenimizi yakalamak için bol zamanımız var.

Moeder is naar de stad om wat brood te halen.

Anne biraz ekmek almak için şehre gitti.

Ze moest hard studeren om haar klasgenoten bij te halen.

O, sınıf arkadaşlarına yetişmek için çok çalışmak zorunda kaldı.

Hij rende niet snel genoeg om de trein te halen.

- Treni yakalayacak kadar hızlı koşmadı.
- Treni yakalamak için yeterince hızlı koşmadı.

Zou u het prijskaartje er voor me af kunnen halen?

Benim için fiyat etiketini çıkarır mısınız?

Ik heb heel hard geleerd om het examen te halen.

Sınavı geçmek için gerçekten çok çalıştım.

- Laten we je jas halen.
- Laten we je jas pakken.

Paltonu alalım.

Bill stond vroeg op om de eerste trein te halen.

Bill ilk treni yakalamak için erken kalktı.

- Ik moet wat eieren kopen.
- Ik moet wat eieren halen.

- Birkaç yumurta almaya gitmeliyim.
- Birkaç yumurta almaya gitmem gerekiyor.
- Gidip biraz yumurta almalıyım.

Dan probeerde Linda over te halen het geld te stelen.

Dan Linda'yı parayı çalması için ikna etmeye çalıştı.

Je moet proberen het meeste uit je mogelijkheden te halen.

Durumundan yararlanmaya çalışmalısın.

Ik heb deze week veel slaap om in te halen.

Bu hafta iyice uykumu almalıyım.

Ik stond vroeg op om de eerste trein te halen.

Ben ilk treni yakalamak için erken kalktım.

Ik heb een extractie nodig. Hallo. Oké, we halen je op.

Alınmam gerekecek. Merhaba. Tamam, geliyoruz.

...om water te halen en het in het gat te gieten...

biraz su alıp bunu deliğin içine dökebilirim.

John rende naar het station om de laatste trein te halen.

John son treni yakalamak için istasyona koştu.

Tom ging naar de Australische ambassade om een visum te halen.

Tom vize almak için Avustralya büyük elçiliğine gitti.

Hij haast zich om de trein van 8 uur te halen.

O sekiz trenini yakalamak için acele ediyor.

Ik kan me wel enige verdomd dystopische scenarios voor de geest halen

Bazı güçlü distopya senaryoları hayal edebiliyorum,

...maar het duurt even om terug te gaan om water te halen.

ama geri dönüp suyu getirmek biraz zaman alacaktır.

Ik probeerde hem tervergeefs over te halen om niet meer te roken.

Ben onu bir daha sigara içmemesi için boş yere ikna etmeye çalıştım.

Ik ren zo hard als ik kan om hem in te halen.

Onu yakalamak için elimden geldiğince hızlı koşuyorum.

- Ik pak het wel.
- Ik zal het halen.
- Ik haal het wel.

Onu yakalayacağım.

Ik stond eerder dan normaal op om de eerste trein te halen.

İlk trene yetişmek için her zamankinden daha erken kalktım.

Zorg er alsjeblieft voor om me om vijf uur op te halen.

Beni saat beşte alacağından emin ol, lütfen.

Ze was van plan al haar spaargeld van de bank te halen.

O, bankadan tüm tasarruflarını çekmek istedi.

Tom zal proberen Maria over te halen om dat niet te doen.

Tom onu yapmaması için Mary'yi ikna etmeye çalışacak.