Examples of using "Adem" in a sentence and their turkish translations:
Nefes al.
Normal olarak nefes al.
Derin bir nefes al.
Soluk al.
Soluk ver.
Nefes al!
Derin nefes alın
- Nefes nefese kaldım.
- Nefesim kesildi.
Nefesin sarımsak kokuyor.
- Diana nefesini tuttu.
- Diana zorlukla nefes alıyordu.
- Diana nefes nefese kaldı.
Nefes nefeseyim.
Tom nefes nefese kaldı.
Onların nefesi kesildi.
Tom uzun bir soluk aldı.
Kötü nefesim var.
Haydi derin nefes alalım,
Nefesinizi boşa harcamayın.
Tamam, nefesleneyim.
Ama nefes almak zorundaydım.
- O nefesini tuttu.
- Nefesini tuttu.
Nefesinizi tutun lütfen.
Neden nefes nefese kaldın?
Nefes aldığım sürece umudumu yitirmeyeceğim.
Tom nefesini tuttu.
Nefesini ne kadar süre tutabilirsin?
Nefesini daha uzun süre tutabilir hâle geliyorsun.
Bir nefes alın ve onu tutun.
Bir molaya ihtiyacım var.
- Hâlâ nefes almakta zorlanıyor.
- Hâlâ zor nefes alıyor.
Nefes alıyor musun?
Yürürken kısa sürede nefes darlığı hissediyor musunuz?
Son nefesimle gideceğim.
Nefesimi tuttum ve bekledim.
Tom nefesini tuttu ve bekledi.
- Kır atın yanında duran ya suyundan ya huyundan alır.
- İtle yatan bitle kalkar.
- Körle yatan şaşı kalkar.
- Köpekle uyuyan pireyle kalkar.
yukarı çıkıp nefes alabilesin.
Tom'un nefes alacak zamanı yoktu.
ve burnunuzun ucundan
Koşarken nefes nefese kalıyordu.
Nefesinizi tutarak kendinizi öldüremezsiniz.
O, son nefesini aldı.
Patronunun bürosuna girmeden önce derin bir biçimde nefes aldı.
- Derin derin soludu.
- Derince bir nefes aldı.
Suyun sıcaklığı sekiz, dokuz dereceye kadar düşüyor. Soğuk, nefesini kesiyor.