Examples of using "Grond" in a sentence and their turkish translations:
Toprak.
Zemin soğuktu.
Yere saplayın.
Tom yerde oturuyordu.
Yere tükürme!
Yer sarsılmaya başladı.
- Yer çok ıslak.
- Zemin çok ıslak.
Düğme mercan bu gecelik geri adım atmadı.
O, yerde yaralı yatıyordu.
Yer kar ile kaplıdır.
Bebekler çoğunlukla düşerler.
Yapraklar toprağa düştü.
Isının büyük kısmını zeminden kaybedersiniz.
o derin yer altındaydı,
ve yer altına kilitliyorlardı.
yeniden yetiştiren doğa gibi yenileyici.
İşte toprağın devreye girdiği yer:
Toprakta, dünyadaki bitki örtüsünün
Karbon, yeşil bitkilerin atmosferden karbondioksiti alıp bünyelerinde
Yaşlı adam yere düştü.
Tüm şeker yere düştü.
Tom'un kirli giysileri yerde.
Kuru bir yaprak yere düştü.
Mary yerde bağdaş kurmuş oturuyordu.
Ama yeryüzü o kadar karanlıktır ki...
Olduğum gibi yerin içine gireceğim
Elmalardan biri yere düştü.
Tom Mary'nin yerden bir şeyler topladığını gördü?
Tom evde çakılıp kaldı.
Mutfak zemin katta.
Yaşlı adam yere düştü.
ama aslında tarantulalar yerin altında yaşarlar.
Toprak, sadece kara parçasının yüzeyini kaplayan ince bir örtü
toprağa gelir.
çürüdüğünde atmosfere geri döner.
O, boş bir arazide arabasını park etti.
Ben zemin katta yaşıyorum.
Singapur'da yere tükürmek bir suçtur.
Tom yerin dibine girmek istedi.
ama yer altındaki bir şey onu filtreliyordu.
Onu bir tulumun içinde yere eğilmiş buldum.
Ama toprak sadece basit bir karbon deposu da değil.
Bu, yüksek enlemlerdeki topraktan bir hikaye.
Onun söylediklerinde bir miktar doğruluk var.
Yere uzandı ve kitap okumaya başladı.
Saçı öyle uzun ki yere ulaşıyor.
Kanada'da zeminde değil yatakta uyuyoruz.
En son ne zaman yerde yattın?
veya sebze meyve yetiştiriciliği için paylaşılan araziyi,
Bu şehir zemine çok nazikçe oturtulmuş.
Sanki bana bakıyordu ama aslında yere bakıyordu.
Boks şampiyonu rakibini bir tokatla yere çarptı.
ve bu da beni yılanların, akreplerin ve karıncaların olduğu zeminden uzaklaştırır.
ve bu da beni yılanların, akreplerin ve karıncaların olduğu zeminden uzak tutar.
Tamam, indirdik. Pozisyonu koruyun. Onu çözüyor.
Bakın ne diyeceğim, uzun süre yerin altında kalma konusunda pek iyi değilim.
Yerde güvendeyken her ihtimali düşünmem lazımdı.
Çiftleşme sona erdi. Yumurtalarını bırakmak için yerin altına gidiyor.
Sofia'nın parmağı o kadar kanıyordu ki kan yere damlıyordu.
Bunlar iyi izolasyon sağlamalı böylece zemin nedeniyle ısı kaybetmem.
Dünyadaki toprakların yarısı bozulmuş sayılıyor.
Fikirlerin gerçekten yerde bir evi yok, onlar insanlar arasında havada yüzer.
Küme, gün batımında ağaçlara tırmanarak zemindeki avcılardan kaçınıyor.
Fakat bu soluk ışık yerde yemek arayan hayvanlara pek fayda etmez.
Toprak kullanımı ve bozunması ile sadece son 200 yılda veya bu civarda,
Bir uçurumun 12 metre aşağısındayım. Beni görürsünüz.
Dördüncü katta sıcak su yok ama zemin katta var.
Işıkları, zemindeki kanatsız dişilere işaret göndermektedir. Dişi, pirinç tanesi kadardır.
Yeni evimde oturma odası zemin katta ve yatak odası birinci katta.
Seni bütün kalbimle seviyorum.
Yavaşla!