Translation of "Begon" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Begon" in a sentence and their turkish translations:

Maria begon.

Mary başladı.

Zij begon.

O onu başlattı.

- Ze begon te wenen.
- Ze begon te huilen.

O ağlamaya başladı.

Hij begon ermee!

Bunu o başlattı.

- Wanneer begon uw laatste menstruatie?
- Wanneer begon je laatste menstruatie?

- En son hangi tarihte adet oldunuz?
- En son hangi tarihte adet kanamanız başladı?
- En son ne zaman regl oldunuz?

Ik begon met afbeeldingen.

resimlerle başladım.

Toen begon de onderdrukking...

Tüm o hareketler üzerinde

Hij begon te zingen.

O, şarkı söylemeye başladı.

Het begon te sneeuwen.

- Kar yağmaya başladı.
- Kar yağışı başladı.

Tom begon te huilen.

Tom ağlamaya başladı.

Hij begon te rennen.

O koşmaya başladı.

Het begon te regenen.

Yağmur yağmaya başladı.

Je begon te huilen.

Sen ağlamaya başladın.

Het begon te gieten.

Bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başladı.

Tom begon te lachen.

Tom gülmeye başladı.

Ik begon te praten.

Konuşmaya başladım.

Iedereen begon te juichen.

Herkes tezahürat yapmaya başladı.

Tom begon te dansen.

Tom dans etmeye başladı.

Tom begon te praten.

Tom konuşmaya başladı.

Hij begon te huilen.

O ağlamaya başladı.

Hij begon te roepen.

O bağırmaya başladı.

Iedereen begon te lachen.

- Herkes gülmeye başladı.
- Herkes kahkaha atmaya başladı.

Ze begon te wenen.

- O, ağlamaya başladı.
- Ağlamaya başladı.

Ik begon te huilen.

Ağlamaya başladım.

Tom begon te hoesten.

Tom öksürmeye başladı.

Ik begon dit thema.

Bu konuya başladım.

Tom begon te lopen.

Tom koşmaya başladı.

Tom begon te grijnzen.

Tom sırıtmaya başladı.

Tom begon te lezen.

Tom okumaya başladı.

Tom begon te beven.

Tom sallanmaya başladı.

Tom begon te zingen.

Tom şarkı söylemeye başladı.

Tom begon te snurken.

Tom horlamaya başladı.

Tom begon te schrijven.

Tom yazmaya başladı.

Ik begon te protesteren.

Protesto etmeye başladım.

Sami begon te huilen.

- Sami ağlamaya başladı.
- Sami bağırmaya başladı.

Sami begon te roken.

Sami sigara içmeye başladı.

- Tom begon het cadeau te openen.
- Tom begon het cadeautje te openen.
- Tom begon het cadeau open te doen.
- Tom begon het cadeautje open te doen.

Tom hediyeyi açmaya başladı.

Dus begon ik te denken:

Böylece düşünmeye başladım:

Ik begon daarom te zoeken.

Araştırmaya başladım.

Dus ik begon een experiment.

Ben de bir deney yaptım.

Het begon fel te regenen.

Yoğun yağış başlamıştı.

Wanneer begon het te regenen?

Ne zaman yağmur başladı?

Het begon pijpestelen te regenen.

- Bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başladı.
- Şiddetli bir yağmur yağmaya başladı.

De jongen begon te huilen.

Çocuk ağlamaya başladı.

De baby begon te kruipen.

Bebek emeklemeye başladı.

De hond begon te rennen.

Köpek koşmaya başladı.

Mijn hart begon te kloppen.

Kalbim atmaya başladı.

De sneeuw begon te smelten.

Karlar erimeye başladı.

De baby begon te huilen.

Bebek ağlamaya başladı.

Mijn teen begon te bloeden.

Ayak parmağım kanamaya başladı.

Mijn zusje begon te huilen.

Kız kardeşim ağlamaya başladı.

Tom begon plotseling te huilen.

Tom aniden ağlamaya başladı.

Ze begon opnieuw te huilen.

O yine ağlamaya başladı.

Tom wachtte tot Mary begon.

Tom Mary'nın başlamasını bekledi.

Opeens begon het te regenen.

Aniden yağmur yağmaya başladı.

Het meisje begon te wenen.

Kız gözyaşlarına boğuldu.

De grond begon te schudden.

Yer sarsılmaya başladı.

Het huis begon te trillen.

Ev sallanmaya başladı.

Tom begon excuses te maken.

Tom bahane üretmeye başladı.

Tom begon over te geven.

Tom kusmaya başladı.

De wond begon te bloeden.

Yara kanamaya başladı.

Tom begon meteen te huilen.

Tom hemen ağlamaya başladı.

Tom begon ook te lachen.

Tom da gülmeye başladı.

Sami begon islam te studeren.

- Sami, İslam okumaya başladı.
- Sami İslami eğitim almaya başladı.

De helft begon meteen te lachen

Yarısı hemen gülmeye başladı,

Ik begon met praktijk in 2003

2003 yılında uygulamaya girmiştim

Ik begon bijzondere dingen te zien.

Oldukça sıra dışı şeyler görmeye başladım.

...dus ik begon aan iets nieuws.

Bense onun dünyasını daha da derinden görmeye,

De ceremonie begon met zijn toespraak.

Tören onun konuşmasıyla başladı.

De brand begon in de keuken.

Yangın mutfakta başladı.

Het concert begon met een pianosolo.

Konser bir solo piyano ile başladı.

De oorlog begon drie jaar later.

Savaş üç yıl sonra başladı.

De ochtenddienst begon met een lofzang.

Sabah servisi bir ilahi ile başladı.

Toms haar begon uit te vallen.

Tom saçını kaybetmeye başladı.

Hij begon een baan te zoeken.

O bir iş aramaya başladı.

Het begon allemaal op deze plaats.

Onun hepsi bu yerde başladı.

Tom begon zich beter te voelen.

Tom kendini daha iyi hissetmeye başladı.

Ik begon het boek te schrijven.

Kitabı yazmaya başladım.

Hun geduld begon op te raken.

Onların sabrı tükenmek üzereydi.