Translation of "Dood" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Dood" in a sentence and their turkish translations:

Dood?

- Ölü mü?
- O öldü mü?
- Öldü mü?
- Ölmüş mü?

Dood!

Öldür!

Dood het!

Öldür onu.

Dood ze.

Onları öldür.

- Je was bijna dood.
- U was bijna dood.
- Jullie waren bijna dood.

Neredeyse ölüyordun.

"Is hij levend of dood?" "Hij is dood."

"O ölü mü yoksa diri mi?" "O ölü."

Iedereen gaat dood.

Herkes ölür.

Ben je dood?

- Sen ölü müsün?
- Öldün mü?

Speel niet dood.

Ölü numarası yapma.

Ik wilde dood.

Ölmek istedim.

Iedereen is dood.

Herkes öldü.

Tom is dood.

Tom öldü.

Jij bent dood!

Sen ölüsün.

Het is dood.

O öldü.

Is ze dood?

- Ölü mü?
- O öldü mü?
- Öldü mü?
- Ölmüş mü?

Is hij dood?

- O öldü mü?
- Öldü mü?
- Ölmüş mü?

Dood alle moordenaars!

Bütün katilleri öldür!

Ze waren dood.

Onlar ölmüştü.

Ga ik dood?

Ölüyor muyum?

Dood de zombies.

Zombileri öldürün.

Dood alle zombies.

- Bütün zombileri öldür.
- Tüm zombileri öldürün.

Dood de draak.

Ejderhayı öldür.

Dood de draken.

Ejderhaları öldür.

Ben ik dood?

- Öldüm mü?
- Ölü müyüm?

- Zij is dood.
- Ze is dood.
- Zij is overleden.

O öldü.

- Toms dood was een verrassing.
- Toms dood kwam onverwachts.

Tom'un ölümü bir sürpriz olarak geldi.

- Niemand kan de dood ontsnappen.
- Niemand ontsnapt aan de dood.
- Niemand kan de dood vermijden.

Hiç kimse ölümden kaçamaz.

Hrolf is dood, en al zijn kampioenen zijn ook dood.

Hrolf öldü ve tüm şampiyonları da öldü.

- Niemand kan de dood ontsnappen.
- Niemand kan de dood vermijden.

Hiç kimse ölümden kaçamaz.

- Mijn ouders zijn allebei dood.
- Mijn beide ouders zijn dood.

Ebeveynlerimin her ikisi de öldü.

Dit loopt gewoon dood.

Bu yol çıkmaz.

Hij doodt, ik dood."

O öldürüyor, ben de öldürüyorum.''

Waar leven... ...en dood...

Yaşamın... ...ve ölümün...

...na Che Guevara's dood.

ikinci yıl dönümüydü

En leven en dood.

yaşam ve ölüm gibi.

We bevestigden haar dood.

- Biz onun ölümünü teyit ettik.
- Onun ölümünü doğruladık.

De hond was dood.

Köpek öldü.

Hij is praktisch dood.

O, neredeyse öldü.

De hond is dood.

Köpek ölüdür.

De papegaai is dood.

Papağan öldü.

Hij is waarschijnlijk dood.

Muhtemelen öldü.

De spin is dood.

Örümcek öldü.

Ik verveel me dood.

İçim baydı.

Ga alsjeblieft niet dood!

- Lütfen ölme!
- Ne olur ölme!

Hij moet dood zijn.

O ölmüş olmalı.

Zij moeten dood zijn.

Onlar ölmüş olmalı.

Ik ben niet dood.

Ben ölü değilim.

Tom is niet dood.

Tom ölmedi.

Ze willen je dood.

Onlar seni ölü istiyor.

Haar ouders zijn dood.

Onun hem annesi hem de babası ölü.

Ze zijn beiden dood.

Onların her ikisi de öldü.

Uiteindelijk ga je dood.

Sonunda öleceksin.

Misschien is Tom dood.

Belki de Tom öldü.

Deze man is dood.

O adam ölü.

Mijn ouders zijn dood.

Ebeveynlerim öldü.

Tom verveelt zich dood.

Tom çok sıkıldı.

Ik schaam me dood.

Çok utanıyorum.

Onze goden zijn dood.

Bizim tanrılarımız öldü.

Mijn paard is dood.

- Benim atım öldü.
- Atım öldü.

Dood het met vuur!

Ateşe atın!

De draak moet dood.

Ejderha ölmeli.

De draken moeten dood.

Ejderhalar ölmelidir.

De prins moet dood.

Prens ölmelidir.

De hond ging dood.

Köpek öldü.

De duivel is dood.

Şeytan öldü.

- Ben je bang voor de dood?
- Bent u bang voor de dood?
- Zijn jullie bang voor de dood?

Ölümden korkuyor musunuz?

- Zal hij sterven?
- Zal zij sterven?
- Gaat hij dood?
- Gaat zij dood?

O ölecek mi?

- Ik heb angst voor de dood.
- Ik ben bang voor de dood.

Ben ölümden korkuyorum.

Ja! Ik maak haar dood! Je zal zien, ik maak haar dood!

Evet! Onu öldüreceğim! Göreceksiniz! Onu öldüreceğim,

Zijn beide grootvaders zijn dood.

İki dedesi de ölmüş.

Ik wil nu niet dood.

Şimdi ölmek istemiyorum.

Hij stierf een natuurlijke dood.

O, doğal nedenlerden öldü.

Ik vond haar moeder dood.

Ben onun annesini ölü buldum.

Uw dood is mijn leven.

Ölümünüz, benim yaşamımdır.

- Ga niet dood.
- Sterf niet.

Ölme.

De kat is niet dood.

Kedi ölmedi.

We gaan allemaal toch dood.

Zaten hepimiz öleceğiz.

Tom is waarschijnlijk ook dood.

Tom da, muhtemelen öldü.

Zij zijn waarschijnlijk al dood.

Onlar muhtemelen zaten ölü.

Zijn beide ouders zijn dood.

Onun anne ve babası öldü.

Hij werd ter dood veroordeeld.

O, ölüm cezasına çarptırıldı.

Haar dood heeft mij verbijsterd.

Onun ölümü beni şaşırttı.