Translation of "Alle" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Alle" in a sentence and their turkish translations:

alle frustratie

kızgınlık

- Alle studenten lachten.
- Alle studenten hebben gelachen.

Öğrencilerin hepsi güldü.

- Sluit alle ramen.
- Doe alle ramen dicht!

Bütün pencereleri kapa.

- Alle mensen moeten sterven.
- Alle mannen moeten sterven.

Bütün insanlar ölmeli.

- Alle studenten waren daar.
- Alle studenten waren aanwezig.

Öğrencilerin hepsi mevcuttu.

- Alle bussen zitten vol.
- Alle bussen zijn vol.

Tüm otobüsler dolu.

"Alle mannen moeten sterven." "Alle mannen moeten dienen."

"Her insan ölecektir." "Her insan hizmet edecektir."

alle gecultiveerde systemen,

tarıma elverişli sistemler,

Alle studenten applaudisseerden.

Tüm öğrenciler alkışladılar.

Alle jongens dansten.

Bütün oğlanlar dans ediyorlardı.

Alle rechten voorbehouden.

Her hakkı saklıdır.

Alle kinderen zitten.

Çocukların hepsi oturuyor.

Dood alle moordenaars!

Bütün katilleri öldür!

Alle baby's huilen.

Bütün bebekler ağlar.

Dood alle zombies.

- Bütün zombileri öldür.
- Tüm zombileri öldürün.

Alle telefoons gingen.

- Tüm telefonlar çalıyordu.
- Bütün telefonlar çalıyordu.

Alle paarden zijn dieren, maar niet alle dieren zijn paarden.

- Bütün atlar hayvandır ama bütün hayvanlar at değildir.
- Tüm atlar hayvandır ama tüm hayvanlar at değildir.

Regeringsleden inspecteerden alle fabrieken.

Devlet memurları bütün fabrikaları denetlediler.

Alle mensen zijn gelijk.

Tüm insanlar eşittir.

Alle zitplaatsen zijn gereserveerd.

- Tüm oturaklar ayrılmış.
- Tüm oturma yerleri tutulmuş.

Alle kabinetsleden waren aanwezig.

Kabinenin her üyesi mevcuttu.

Alle leden waren aanwezig.

- Bütün üyeler hazır bulundu.
- Tüm üyeler mevcuttu.

Alle melk was gemorst.

Sütün hepsi döküldü.

Alle mannen zijn ijverig.

Tüm erkekler çalışkandır.

Alle mensen ademen lucht.

Bütün insanlar hava solur.

Alle bladeren zijn gevallen.

Yaprakların hepsi döküldü.

Alle appels zijn rood.

Bütün elmalar kırmızıdır.

Kunnen alle vogels vliegen?

Bütün kuşlar uçabilir mi?

Zijn alle dokters gezond?

Bütün doktorlar sağlıklı mı?

Zijn alle cafés gesloten?

Bütün barlar kapalı mı?

Alle ballen zijn geel.

Tüm toplar sarı.

Alle honden zijn trouw.

Tüm köpekler sadıktır.

Alle vrouwen zijn mooi.

- Tüm kadınlar güzeldir.
- Bütün kadınlar güzeldir.

Alle studenten zijn aanwezig.

Bütün öğrenciler mevcut.

Alle parkeerplaatsen zijn bezet.

- Tüm park yerleri dolu.
- Park yapılabilecek bütün yerler dolmuş.

Alle woordenboeken bevatten fouten.

Bütün sözlükler hata içerir.

Alle anderen doen het.

Herhangi biri bunu yapar.

Alle mannen willen geld.

Bütün insanlar para isterler.

Alle honden zijn levend.

Bütün köpekler canlı.

Alle mensen moeten sterven.

Bütün insanlar ölmeli.

Tom verdient alle bewondering.

Tom hayranlığı hak ediyor.

Zijn alle zwanen wit?

Bütün kuğular beyaz mı?

Alle politieagenten zijn klootzakken.

Bütün polisler piçtir.

Alle vogels hebben veren.

Bütün kuşların tüyleri vardır.

Hebben alle vogels veren?

Bütün kuşların tüyleri var mı?

Alle hens aan dek!

- Herkes güverteye!
- Herkes el atsın!

- Bijna alle honden zijn levend.
- Bijna alle honden zijn in leven.

Neredeyse tüm köpekler hayatta.

- Alle soldaten stonden schouder aan schouder.
- Alle soldaten stonden naast elkaar.

Bütün askerler yan yana durdu.

alle trucks, middelen en kennis,

püf noktalar, araç gereçler, ustalık --

Alle barrières liggen achter ons.

Tüm bu engeller geride kaldı.

Niet alle vogels kunnen vliegen.

Tüm kuşlar uçamaz.

Hij gaf alle hoop op.

O, bütün umutlarından vazgeçti.

Wie heeft alle taarten opgegeten?

Bütün pastayı kim yedi?

Ik hou van alle twee.

Ben ikisini de seviyorum.

Niet alle blondjes zijn stom.

Tüm sarışınlar aptal değildir.

Alle jongens spelen graag honkbal.

Tüm erkek çocuklar beyzbol oynamaktan hoşlanır.

Moet ik alle vragen beantwoorden?

Bütün soruları yanıtlamak zorunda mıyım?

Geld maakt alle deuren open.

Para bütün kapıları açar.

De tijd heelt alle wonden.

- Zaman bütün yaraları iyileştirir.
- Zaman her şeyin ilacıdır.

Wie heeft alle koekjes gegeten?

- Tüm kurabiyeleri kim yedi?
- Bütün kurabiyeleri kim yedi?

Het maakt alle kinderen gelukkig.

Bu bütün çocukları mutlu yapıyor.

Wij kijken alle dagen tv.

Biz her gün TV izleriz.

Niet alle dieren zijn wild.

- Her hayvan vahşi değildir.
- Tüm hayvanlar vahşi değildir.

Wij zijn alle drie studenten.

Üçümüz de öğrenciyiz.

Niet alle studenten waren aanwezig.

Bütün öğrenciler mevcut değildi.

Alle wegen leiden naar Rome.

Tüm yollar Roma'ya çıkar.

Zijn alle passagiers aan boord?

Yolcuların hepsi gemide mi?

Ik kon alle vragen beantwoorden.

Tüm soruları cevaplayabildim.

Bob kan alle vragen beantwoorden.

Bob, tüm sorulara cevap verebilir.

Alle drie de jongens lachten.

Üç çocuğun hepsi güldü.

Hij heeft alle registers opengetrokken.

O, kitapta her hileyi kullandı.

Ik boog in alle beleefdheid.

Ben kibarca selamladım.

De politieagent bezocht alle huizen.

Polis bütün evleri ziyaret etti.

Ik lees alle soorten boeken.

- Her tip kitabı okurum.
- Her tür kitabı okudum.

Hij liet alle vensters openstaan.

O, bütün pencereleri açık tuttu.

Alle wegen leiden naar Helsingør.

Bütün yollar Elsinore'a çıkar.

Tom heeft niet alle feiten.

Tom tüm gerçeklere sahip değil.

Niet alle moslims observeren ramadan.

Tüm Müslümanlar Ramazana riayet etmez.

Niet alle dieren eten hooi.

Bütün atlar saman yemez.

Niet alle moslims zijn Arabieren.

Bütün Müslümanlar Arap değildir.

Niet alle mannen zijn wijs.

İnsanların hepsi akıllı değildir.

Die mensen haten alle vreemdelingen.

Bu insanlar, bütün yabancılardan nefret ederler.

Wie heeft alle koekjes opgegeten?

Tüm kurabiyeleri kim yedi?