Translation of "‫كل" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "‫كل" in a sentence and their turkish translations:

كل شيء‏.‏.‏.أتذكر كل شيء‏.

Her şeyi, her şeyi hatırlıyorum.

كل عادة

her zaman olduğu gibi

- رأيت كل شئ.
- لقد رأيت كل شئ.

Her şeyi gördüm.

كل شيء -أعني كل شيء- مبني على هذا.

Her şey, tamamen her şey bunun üzerine kurulu.

‫كل ما أفعله هو تجديل...‬ ‫كل هذه الأغصان.‬

Aslında yaptığım tek şey bu dalları birbirine sarmak.

الرجل الذي لعب كل شيء ولكن كل شيء

her şeyi ama her şeyi oynamış adam

كان هناك كل شيء ما عدا كل شيء

her şey ama her şey vardı

تقريبا متوفر في كل دين في كل مجتمع

Her toplumda her inanışta neredeyse mevcuttur

يمكنهم تدمير كل شيء ما عدا كل شيء

her şeyi ama her şeyi yok edebiliyorlar

كل الخيول حيوانات، لكن ليس كل الحيوانات خيول.

- Bütün atlar hayvandır ama bütün hayvanlar at değildir.
- Tüm atlar hayvandır ama tüm hayvanlar at değildir.

- كل جهد يستحق المكافأة.
- كل جهد يستحق مكافأة.

Her çaba ödülü hak ediyor.

كل شيء ذهبي

Her şey altından

يحدث كل يوم.

Her gün oluyor.

"كل ما نعرف،"

"Bildiğimiz her şey,"

‫انظر، كل هذه...‬

Şunlara bakın...

وهذا كل شيء.

Hepsi bu.

كل تلك الحركات،

baskı uygulanmaya başlandı.

وأساتذة كل شيء

birde herşeyin profesörleri

كل ذلك وأكثر

hepsi ve daha fazlası

كل شيء يلف.

Her şey başa sarıyor.

‫كل أنواع الحيوانات.‬

Her türlü hayvan var.

وتسلم كل حمال‏.‏.‏.

ve her hamala...

أهذا كل شيء؟

Hepsi bu mu?

كل الاطفال صادقون.

- Bütün çocuklar dürüst.
- Bütün çocuklar dürüsttür.

يستحم كل صباح.

- O her sabah banyo yapar.
- O, her sabah banyo yapar.

أذهب كل سنة.

- Ben her yıl giderim.
- Her yıl giderim.

أتمشّى كل يوم.

Ben her gün yürürüm.

تحبني كل عائلتي.

Bütün ailem tarafından sevilirim.

انتهى كل شيء.

Her şey bitti.

كل شيء فُقِد.

Her şey kayboldu.

كل شيئ سيتغير.

Her şey değişecek.

رأيت كل شئ.

Her şeyi gördüm.

لدي كل البوماتك

Senin bütün albümlerine sahibim.

أتسوق كل صباح.

- Her sabah alışverişe çıkarım.
- Her sabah alışverişe giderim.

أعرف كل شيء.

Her şeyi biliyorum.

خسر كل ماله.

O bütün parasını kaybetti.

كل الكلاب وفية.

Tüm köpekler sadıktır.

أركض كل يوم.

- Her gün koşarım.
- Her gün çalışırım.

"كل الوكلاء يذهبون".

'Tüm ajanlar gitti.'

دمرت كل الأدلة.

Bütün delilleri yok ettim.

استغلّ كل فرصة.

Her fırsattan yararlanın.

كل الحيوانات متساوية.

Bütün hayvanlar eşittir.

كل آت قريب

- Her gelecek yakındır.
- Bütün gelecekler yakındır.
- Olacak olan her şey, olmaya yakındır.

أعطني كل التفاصيل.

Bana tüm ayrıntıları verin.

أعرف كل شيء .

Her şeyi biliyorum.

كل صفحة مغامرة.

Her sayfası ayrı bir macera.

على الرغم من كل هذا ، كل ما نعرفه هو

bütün bunlara rağmen tek bildiğimiz şey

قال كل شيء ولكن كل شيء مستدير في الكون

Evrende her şey ama her şey yuvarlaktır demiş

‫وبينما أرسم كل هذه الخطوط،‬ ‫تُطرح كل هذه القصص.‬

Ve bu çizgileri çizerken, tüm bu hikâyeler ortaya çıkıyor.

- أعطاها كل ما ابتغته .
- يعطيها كل ما تطلبه منه.

İstediği her şeyi ona verir.

‫كل ما أفعله هو أنني أقوم بتجديل‬ ‫كل هذه الأغصان.‬

Aslında yaptığım tek şey bu dalları birbirine sarmak.

- أستمع إلى المذياع كل ليلة.
- أستمع إلى الراديو كل ليلة.

Her gece radyo dinlerim.

- كل ما يحصل، يحصل لسبب.
- كل شيء يحدث لسبب ما.

Olan her şeyin bir sebebi vardır.

- كنت مغادرا على كل حال.
- كنت مغادرة على كل حال.

Yine de dışarı çıkıyordum.

"كل شيء بخير الأن"،

her şey gayet güzel.

هذا كل ما هنالك.

Bu kadar.

رجل واحد كل ساعتين.

Her iki saatte bir erkek.

كل رجال الشرطة وقفوا،

bütün polisler ayağa kalktı önünü falan ilikliyor,

بل كل جزئهم الخلفي.

bedenlerinin arka kısmını tamamen sallıyorlar.

كل ما نحتاجه أمران:

Yalnızca şu iki şeye ihtiyacımız var:

كل الذي نراه الآن

Şimdi gördüğümüz her şey

‫أترى كل هذا الذباب؟‬

Üstündeki sinekleri görüyor musunuz?

‫حسناً، لنٌعد كل هذا.‬

Tamam, bunları hazırlayalım.

‫كل من الخيارين خطر.‬

İki seçenek de riskli.

في كل الحالات مثل:

Bu, birçok durumda yaşanmış:

- كل الحيل والأدوات والمهارة

püf noktalar, araç gereçler, ustalık --

حاولتُ كل ما أستطيع،

Elimden gelen her yolu denedim

فنستخدمه لبيع كل شيء.

Her şeyi satmak için onu kullanıyoruz.

طرق باب كل منزل.

Kapı kapı dolaşmak.

والجواب هو كل شيء.

Cevap; çok ilgisi var.

والأهم من كل ذلك،

Ve en önemlisi de, bunu görünür

كنت أخرج كل يوم

Her gün kapıdan,

هنا تغيّر كل شيء.

Her şey o zaman değişti.

أليس كل هذه كراهية؟

Bunlar nefret değil mi?

في داخل كل منا...

Fikir ve varsayımlarımıza

‫الآن، كل جرائها مكشوفة.‬

Bu durumda tüm yavrular tehlikeye açık.

‫في كل بقاع الأرض...‬

Dünya'nın neresinde olursa olsun...

‫نعم، كل واحدة منها.‬

Evet, hem de her biri.

ليبدوا كل شيْ حقيقي،

böylece her şey gerçekçi görünüyor,

كل هذه الأجهزة التكنولوجية

elimizdeki bu cihazlar değil,

يضحك على كل فيلم

her filminde gülerdi

تحدث عن كل شيء

hepsinden bahsetti

لكننا نسمعها كل يوم

mutlaka ama her gün bunu duyardık yahu

كل شخص لديه حلم

herkesin bir hayali var ya hani

الآن جمع كل منهم

Şimdi bunların hepsini bir toplayın

لكن القوة كل عام

fakat gücü her yıl

ربما لديهم كل شيء

muhtemelen hepsi vardı

كل الماء سوف يتبخر

bütün su buharlaşacak

ستأتي كل الأشعة الضارة

bütün zararlı ışınlar yeryüzüne gelecek

سيتم تنظيف كل مكان.

Her yer temizlenecek.

كل شيء لنا ومستقبلنا

Her şey onlar, bizim ve geleceğimiz için

كل ثروات مصر وسيرين ،

Mısır ve Cyrene'nin tüm zenginlikleri,

فكروا في كل تعامل:

Her etkileşimde düşünün:

‫فقس كل هذا البيض.‬

Tüm yavrular yumurtadan çıktı.

يتغير العالم كل دقيقة.

Dünya her dakika değişiyor.

اذكر كل عضو باسمه.

Her üyeyi adıyla dile getir.

لماذا تدرس كل يوم؟

Neden her gün çalışıyorsun?