Translation of "رأيت" in Turkish

0.083 sec.

Examples of using "رأيت" in a sentence and their turkish translations:

رأيت الأمل، الفرحة، رأيت هذا الحلم.

Umudu gördüm, o neşeyi, o hayali gördüm.

- أين رأيت الصبي؟
- أين رأيت الغلام؟

Çocuğu nerede gördün?

رأيت أباك

Babanı gördüm.

رأيت شبحا.

Bir hayalet gördüm.

رأيت صورتها.

Onun resmini gördüm.

- رأيت كل شئ.
- لقد رأيت كل شئ.

Her şeyi gördüm.

رأيت هذا التقرير.

bu raporu gördüm.

أنا رأيت كلباً.

Bir köpek gördüm.

لقد رأيت ذلك

Onu gördüm.

رأيت كل شئ.

Her şeyi gördüm.

رأيت خمسة رجال.

Beş adam gördüm.

لقد رأيت دانا.

Dana'yı gördüm.

أين رأيت توم؟

Tom'u nerede gördün?

ما رأيت أطفالاََ.

Hiç çocuk görmedim.

أين رأيت نانسي؟

Nancy'yi nerede gördün?

رأيت الرجل يقفز.

Adamın atladığını gördüm.

هل رأيت جمال؟

Jamal'ı gördün mü?

- سبق و رأيت ذلك.
- لقد رأيت ذلك من قبل.

Bunu gördüm.

- هل رأيت وجه الرامي؟
- هل رأيت وجه مطلق النار؟

Avcının yüzünü gördün mü?

رأيت أشخاص يتركون زواجهم،

İsteklerine ulaşacaklarına inanmadıkları için

رأيت الظاهرة نفسها تحدث.

aynı olayın yaşandığını gördüm.

لأنني رأيت بأم عيني

çünkü güvenli ve karşılanabilir

رأيت ذلك بأم عيني.

Onu kendi gözlerimle gördüm.

رأيت بيتاً سطحه أحمر.

Çatısı kırmızı olan bir ev gördüm.

هل رأيت الحادث حقا؟

Gerçekten kazayı gördün mü?

رأيت توم هنا سابقا.

Daha önce Tom'u burada gördüm.

رأيت شخصا يقبّل توم.

Birinin Tom'u öptüğünü gördüm.

رأيت رجلاً يتّجه نحوي.

Bana doğru gelen bir adam gördüm.

أظنني رأيت قاقُمًا هناك.

Sanki orada bir kakım gördüm.

رأيت توم في المكتبة

Ben Tom'u kütüphanede gördüm.

رأيت توم داخلا المصرف.

Tom'un bankaya gittiğini gördüm.

رأيت توم و ماري

Ben Tom'la Mary'yi gördüm.

والآن مجددًا، رأيت هذا مباشرةً؛

Bunu birebir deneyimledim;

لكن حين رأيت التحسن البطيء

Kısıtlı süreci görünce

لقد رأيت أنها حيلة سياسية.

Siyasi bir gösteri gördüm.

"رأيت ليلة أمس صحنًا طائرًا.

''Dün gece bir uçan daire gördüm.

‫رأيت الكثير منها في الجوار.‬

Çevrede bunlardan çok gördüm.

عندما رأيت أن حاجتهم للمساعدة

Yardıma ihtiyaçlarının benim kürsüde

رأيت قطة تركض عقب الكلب.

Bir kedinin bir köpeğin peşinden koştuğunu gördüm.

كنت هادئا حتى رأيت الحقنةَ

Şırıngayı görene kadar sakindim.

لقد رأيت للتو حيوان الأبوسوم.

Az önce bir keseli sıçan gördüm.

تبدو و كأنك رأيت شبحا

Hayalet görmüş gibisin.

رأيت فتاة واقفة تحت الشجرة.

Şu ağacın altında duran bir kız görüyorum.

رأيت ثعلبًا يقطع الطريق للتو.

Az önce yolda koşan bir tilki gördüm.

هل رأيت هذا يا جمال؟

Şunu gördün mü, Jamal?

كم شخصًا رأيت في المنتزه؟

Parkta kaç kişi gördün?

لقد رأيت سامي في المزرعة.

Sami'yi çiftlikte gördüm.

رأيت ذلك في الرسائل التي تصلني.

Aldığım mesajlarda onu ben gördüm.

رأيت ما أخبرني به شجاعة كبيرة.

Gördüm ki bunları anlatmak inanılmaz bir cesaretti

لقد رأيت نصب واشنطن آلاف المرات،

Washington Anıtı bizzat kendim, binlerce kez gördüm

هل سبق لك أن رأيت كنغراً؟

Hiç kanguru gördün mü?

عندما غادرت محطة القطار، رأيت رجلاً.

Tren istasyonundan ayrıldığımda bir adam gördüm.

رأيت أنا و جون أسداً البارحة.

Joe ve ben dün bir aslan gördük.

رأيت الكثير من السياح على الشاطئ.

Plajda birçok turist gördüm.

رأيت توم يرقص مع فتاة أخرى.

Tom'u başka bir kızla dans ederken gördüm.

بعدما رأيت هذه الرسالة المرتبطة بعادة القراءة.

Ben okuma alışkanlığı ile ilgili bu vizyonu gördükten sonra

لذلك، ابحث عن ما رأيت أو سمعت،

Yani, gördüğünüz ya da duyduğunuz şeyleri keşfedin,

ربما رأيت كلبا مثل هذا من قبل،

Belki de daha önce bunun gibi bir köpek görmüşsünüzdür

‫رأيت شيئاً هنا للتو، انظر.‬ ‫أجل. بسرعة!‬

Burada bir şey buldum, bakın. Evet. Çabuk!

وأصبت بالذعر عندما رأيت ذلك لأول مرة

Bunu ilk gördüğümde dehşete kapıldım.

بعد شهرين تقريبًا، رأيت حيلة سياسية أخرى.

Neredeyse iki ay kadar sonra, bir başka siyasi gösteri daha gördüm.

لقد رأيت فريقاً قد تحول بسبب التدريب.

Koçluk sayesinde bir ekibin dönüşüm geçirdiğini gördüm.

و إن رأيت توم، أبلغه بتحية مني.

Ve Tom'u görürsen, Ona benim için selam söyle.

"هل رأيت هاتفي الخليوي ؟" " إنه فوق الطاولة ."

"Cep telefonumu gördün mü?" "Masanın üstünde."

لم يسبق لي و أن رأيت القاهرة.

Kahire'yi hiç görmedim.

رأيت جسمًا غامضًا (يو إف أو) ذات مرة.

Bir kez UFO görmüştüm.

قال في التعليق هل رأيت أحدا يسمك متعصب؟

Dedi ki yorumda birisi sana yobaz demiş gördün mü?

عندما رأيت قصة شعره، حاولت بأن أخفي ضحكتي.

Onun yeni saç stilini gördüğümde kahkahamı bastırmaya çalıştım.

لقد رأيت مجموعة من السياح الذين يتكلمون التركية .

Türkçe konuşan bir turist grubu gördüm.

- رأيت بوب هذا الصباح.
- قابلت بوب صباح اليوم.

Bu sabah Bob'ı gördüm.

هل رأيت في حياتك " ابن عرس " على الحقيقة ؟ .

Sen daha önce hiç canlı bir gelincik gördün mü?

هل سبق و رأيت اللوحة التي رسمها بيكاسو؟

Picasso tarafından yapılan resmi hiç gördünüz mü?

رأيت سامي و ليلى في الشّاطئ هذا الصّباح.

Bu sabah sahilde Sami ve Leyla'yı gördüm.

متي أخر مره رأيت فيها صورة سيلفي في جنازة ؟

En son ne zaman cenaze töreninde paylaşılan bir selfie gödünüz?

ولقد رأيت حياة واحدة على الأقل قد أٌنقذت بسببه.

En azından bir canın bu sayede kurtulduğunu gördüm.

لم يسبق لي و أن رأيت حوتا بهذا الحجم.

Bu kadar büyük bir balina hiç görmedim.

أتعني أنه لم يسبق لك و أن رأيت كابوسا؟

Bana hiç kabus görmediğini mi söylüyorsun?

انظروا، حُكم عليك بالإعدام قبل سنتين أو ثلاث، رأيت القاع،

Bakın, artık 2-3 yıl önce idam kararına mahkûm edilmişsin, dibi görmüşsün,

‫رأيت "بير"، ولكن لا أظنني ‬ ‫أستطيع الوصول له من هنا.‬

Bear'ı gördüm, ama ona ulaşabileceğimi sanmıyorum.

لكنني قد رأيت ماذا يحدث عندما تكون هناك مساحة للألم.

Acıya yer ayrıldığında neler olabileceğini gördüm.

‫كنت أحظى بيوم رائع.‬ ‫رأيت سربًا كبيرًا من أسماك الأحلام.‬

İnanılmaz bir günü hatırlıyorum. Büyük bir çitari sürüsü vardı.

أنا نظرت إلى نفسي في المرآة ولم أحب ما رأيت.

Aynada kendime baktım ve gördüğüm şeyi sevmedim.

لم يسبق لي و أن رأيت فتاة جميلة مثل هذه.

Ben daha önce böyle güzel bir kız hiç görmemiştim.

لم يسبق لي أن رأيت مثل هذا الجهاز الجنسي السيئ في حياتي

ben hayatımda bu kadar kötü bir cinsel organ görmedim

هل سبق لك أن رأيت سمكة قرش يزيد طولها عن ثلاثة أمتار؟

Sen hiç üç metreden daha uzun bir köpek balığı gördün mü?

- لم يسبق أبدا أن رأيت شيئا كهذا.
- لم أرى شيئا مثله أبدا.

- Asla öyle bir şey görmedim.
- Hiç böyle bir şey görmedim.

- لم أرَ براداً أحمر من قبل.
- لم يسبق لي أن رأيت ثلاجةً حمراء.

Kırmızı bir buzdolabı hiç görmedim.

إن رأيت رجلًا يأتيك بنية واضحة لعمل الخير لك، ينبغي لك الهرب بحياتك.

Sana faydalı olmak amacıyla sana yaklaşan bir adam görürsen, hayatın için koşmalısın.

‫ثم رأيت سمكة القرش‬ ‫تسبح على السطح الخارج وتتبع رائحتها.‬ ‫وقلت لنفسي: "لا، ذلك الكابوس بأكمله...‬

Köpek balığının etrafında yüzüp kokusunu aldığını gördüm. "Olamaz, yine aynı kâbusu yaşayacağız."