Translation of "‫الخطر" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "‫الخطر" in a sentence and their turkish translations:

‫يأتي الخطر.‬

...tehlike doğurur.

‫تخطّت منطقة الخطر.‬

Tehlikeli bölge geride kaldı.

‫زاد الخطر المحدق بها.‬

...risk o kadar artıyor.

‫من الخطر النوم في الظلام.‬

Karanlıkta uyumak tehlikelidir.

‫الخطر متوقع من أي مكان.‬

Tehlike her yönden gelebilir.

‫لكن القطيع يشتمّ رائحة الخطر.‬

Fakat sürü, tehlike kokusu alıyor.

‫نأت عن الخطر هذه المرة.‬

Bu seferlik tehlikeden kaçındı.

ومن الخطر التواجد في مكانٍ كهذا.

ve orada olmak çok tehlikeli.

‫تذكر أن الرأس هو مصدر الخطر.‬

Unutmayın, başı her zaman tehlikeli olan kısmıdır.

وهم يدقون ناقوس الخطر بشأن مستقبلهم.

ve bunlar gelecekleri için alarm sinyalleri veriyorlar.

‫لكنه يحمل في طياته الخطر أيضًا.‬

Ama tehlike de doğurur.

بهذا الشأن يدق ناقوس الخطر الحرم الجامعي.

Bu sorunun erken uyarıcısı (maden kanaryası) kolej kampüsleri.

‫تذكر أن الرأس هو دائماً مكمن الخطر.‬

Unutmayın, başı her zaman tehlikeli olan kısmıdır.

‫تذكروا أن الرأس هي دائماً مكمن الخطر.‬

Unutmayın, başı her zaman tehlikeli olan kısmıdır.

لكن هذا لن يبقيك بمأمن من الخطر،

Fakat bu sizi güvende tutmaz

عند الفجر، دق الحرس الروماني ناقوس الخطر

Şafakta, Romalı nöbetçiler alarm çanlarını çalıyor.

‫لذا يصعب عليها رؤية الخطر المقبل عليها.‬

O yüzden tehlikenin geldiğini görmeleri zordur.

‫تدفعها غريزة الأمومة لمواصلة التحرّك.‬ ‫رغم الخطر.‬

Annelik içgüdüleriyle yola devam ediyor. Tehlikeye rağmen.

أنا لست في خطر، أنا الخطر بعينه.

Ben tehlikede değilim. Tehlike benim.

‫بما أننا سرنا باتجاه الريح‬ ‫ونجونا من الخطر،‬

Rüzgârı arkamıza aldığımıza ve tehlikeyi de atlattığımıza göre

والذي من الخطر تطبيقه ومن المكلف الإبقاء عليه.

ki hem yerleştirmesi zor, hem de koruması pahalı.

ولكن، يمكنك تقليل هذا الخطر بالدخول والخروج سريعًا.

Ama bu riski de hızlıca girip çıkarak azaltabilirsiniz.

يمكن أن يزيد الخطر أو ينخفض، بحسب تصرفاتنا،

Her birimizin nasıl davrandığına göre risk azalıp çoğalabilir.

فإن الخطر متمثل أكبر فى الفوميات *الأجسام المُعدية"

...(bulaşma) şansınız fomitlerden çok daha yüksektir."

مثل أن كونك بالخارج قد يجعل الخطر أقل بشدة،

Dışarıda olmak oldukça az riskli olabilir.

ولكن تعاملاتك مع الآخرين قد تزيد من هذا الخطر.

Ama diğer insanlarla olan etkileşiminiz bu riski arttırabilir.

ألم أخبرك أنّه من الخطر أن تسرع في الطّريق؟

Sana yolda hızlı gitmenin tehlikeli olduğunu söylememiş miydim?

من الخطر أن يكون المرأ في حالة نفسيّة كهذه.

Bu, içinde bulunacak bir adam için tehlikeli bir ruh halidir.

‫بينما يحوم الخطر في الظلام،‬ ‫لا يمكنها المخاطرة بتركها وحدها.‬

Tehlike karanlıkta kol gezerken onları yalnız bırakma riskine giremez.

‫لدى جلديات القوائم أعين كبيرة...‬ ‫تفتش دائمًا عن مصادر الخطر.‬

Kolugoların kocaman gözleri vardır. Sürekli tehlike kollarlar.

إذا كنت تتحدث مع صديق من مسافة قريبة، يزداد الخطر،

Eğer bir arkadaşınızla yakın mesafeden konuşuyorsunuz risk yükselir.

مما يعني أن الجميع مسؤول عن تقليل الخطر على غيره.

Bu da demek oluyor ki herkesin, riski diğer azaltmak için herkese karşı sorumluluğu var.

أفضل وسيلة لتحدي الخطر بالنسبة للطفل أو الشخص البالغ حتى هي

çocukların tehlikeli durumlarda yapacağı, hatta büyüklerinde,

‫وسنستخدمها في شل حركة رأسها.‬ ‫تذكر أن الرأس هو مصدر الخطر.‬

...ve onunla başını yakalarız. Unutmayın, başı her zaman tehlikeli olan kısmıdır.

لم يتسنى لها أن تواجه هذا الخطر المسمى بالحرمان من النوم.

uyku yoksunluğu denen bu şeyle uğraşmak zorunda kalmadı.

تغيير عاداتك للحد من التعرض للفيروس لن يقلل نسبة الخطر للصفر،

Virüse maruz kalmanızı sınırlayacak şekilde davranışınızı değiştirmek riski tamamen yok etmeyecek.

لكنه قد يخفض الخطر بشكل كبير، لكي يجعلك تتنفس بسهولة أكبر.

Ama en azından riski yeterince azaltıp rahatça nefes alabilirsiniz.

ألا تعلم أنّه من الخطر أن تلعب الكرة على جانب الطّريق؟

Yol kenarında bir top ile oynamanın tehlikeli olduğunu bilmiyor musun?

‫لكنها ستواجه نفس الخطر ليلة تلو الأخرى‬ ‫إلى أن تغادر القروش البلدة.‬

Ama her gece aynı tehlikeyle karşılaşacaklar. Köpek balıkları gidene kadar.

‫يوجد أناس في كل مكان.‬ ‫لكن قليل منهم يدرك الخطر الذي يلاحقهم.‬

Her köşede insan var. Ama çok azı, onları gölgeleri gibi takip eden tehlikenin farkında.

‫الخطر الأكبر الذي يواجهه وحيدات القرن‬ ‫هو الجشع البشري‬ ‫والأمل بتحقيق أرباح كبيرة.‬

Tüm gergedanlar için en büyük tehdit insanlığın açgözlülüğü ve büyük bir kâr vaadi.

ومع ذلك، الكشافة القرطاجية على طول الساحل تفطنت بأسطول العدو ودقت ناقوس الخطر

Bununla birlikte sahildeki Kartaca gözcüleri yaklaşan düşman filosunu tespit edip alarm veriyor.

وبأنها تقبع في قاع البحار بانتظار الانقضاض على الغواصين غير المدركين لهذا الخطر.

masum dalgıçlara tuzak kurmak için pusuya yatan insan yiyenler olarak tanımlardı.

لذا، فالهدف من حماية نفسك و الآخرين من كوفيد-١٩، ليس لإزالة الخطر تمامًا،

Bu yüzden kendinizi ve çevrenizdekileri Covid-19'dan korurken amaç riski tamamen elimine etmek değil