Translation of "مصدر" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "مصدر" in a sentence and their turkish translations:

مصدر الإلهام؟

Nereden esinlendiler?

مصدر للسلام ومصدر للسعادة

bir huzur ve mutluluk kaynağı yaratıp

ديننا ليس مصدر القرآن

dinimizi ise kaynak olan Kuran'dan değil

هذا هو مصدر الغذاء

besin kaynağı budur

‫غضبنا هو مصدر انزعاج كبير،‬

Öfkemiz büyük bir rahatsızlık getiriyor

‫ولكن هذا مصدر قوة هائل.‬

Ama bunda müthiş bir gücümüz var.

‫محددة مصدر الصوت‬ ‫بدقة متناهية.‬

Sesin geldiği noktayı... ...ölümcül tutarlılıkla belirler.

عرفنا من مصدر موثوق به.

Güvenilir kaynaklardan onun hakkında bilgi edindim.

يعد طلبتنا أكثر مصدر ذي قيمة،

Öğrencilerimiz, en değerli kaynağımız

إنه أيضًا مصدر من مصادر التمكين،

Ayrıca bir güç kaynağı

‫وهذا بالنسبة للناجي،‬ ‫مصدر غذاء ممتاز.‬

Bu, hayatta kalmak isteyenler için harika bir yiyecek kaynağı.

‫ستكون هذه هي مصدر النيران والحرارة‬

Bu hem ateş hem de ısı kaynağı olacak

‫تذكر أن الرأس هو مصدر الخطر.‬

Unutmayın, başı her zaman tehlikeli olan kısmıdır.

الفضاء أيضا مصدر لانهائي من الإلهام،

Uzay aynı zamanda eğitim araştırma, astronomi

قد لا يكون القلب هو مصدر أحاسيسنا،

Kalp, hislerimizi yaratmıyor olabilir

بينما أنت نفسك والشعور هو مصدر بيانات.

Oysa siz sizsiniz, dugularınız ise veri.

من الممكن أن يكون مصدر للسعادة والحب والإهتمام المشترك،

keyif, sevgi ve karşılıklı destek için bir kaynak olabilir.

‫ولا نريد أن نضل الطريق‬ ‫من دون مصدر للإضاءة.‬

Bir ışık kaynağı olmadan  mahsur kalmak istemeyiz.

ومع ذلك ، فإن مصدر الضوء الوحيد للقمر هو الشمس

Oysaki Ay'ın tek ışık kaynağı Güneş'ti

آمل أن يكون منظور الحياة مصدر إلهام لنا أيضًا

Hayata karşı bakış açısı umarım bizler için de bir ilham kaynağı olmuştur

‫وعادة ما تكون هذه علامة‬ ‫على أنها عثرت على مصدر للغذاء.‬

Bu genelde bir yiyecek kaynağı buldukları anlamına gelir.

‫وسنستخدمها في شل حركة رأسها.‬ ‫تذكر أن الرأس هو مصدر الخطر.‬

...ve onunla başını yakalarız. Unutmayın, başı her zaman tehlikeli olan kısmıdır.

مصدر الخجل لدينا هو أننا نتعلم تاريخنا من مصادر دول أخرى

bir utanç kaynağımızda bizim kendi tarihimizi başka ülkelerin kaynaklarından öğrenmemiz

قال الباحثون أن هذا المريض الأول كان مصدر كل هذه الإصابات.

Ve araştırmacılar bu kişinin tüm bu enfeksiyonların kaynağı olduğunu söylüyor...

‫رضيع، لم يمر على ولادته إلا بضعة أسابيع...‬ ‫عرف أخيرًا أشكال مصدر الأصوات‬ ‫التي سمعها في الأدغال.‬

Sadece birkaç haftalık bir bebek bu. Ağaçların arasından duyduğu sesler sonunda gözünde somutlaşıyor.

إن إرادة الشعب هي مصدر سلطة الحكومة، ويعبر عن هذه الإرادة بانتخابات نزيهة دورية تجري على أساس الاقتراع السري وعلى قدم المساواة بين الجميع، او حسب أي إجراء مماثل يضمن حرية التصويت.

Halkın iradesi kamu otoritesinin esasıdır; bu irade, gizli şekilde veya serbestliği sağlayacak muadil bir usul ile cereyan edecek, genel ve eşit oy verme yoluyla yapılacak olan devri ve dürüst seçimlerle ifade edilir.