Translation of "منطقة" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "منطقة" in a sentence and their turkish translations:

فشاهدتُ منطقة الكاريبي

ve Karayipler'i görebiliyordum.

‫تخطّت منطقة الخطر.‬

Tehlikeli bölge geride kaldı.

منطقة خومبو، نيبال

Khumbu Bölgesi, Nepal

إخلاء منطقة التأثير.

çarpma bölgesini boşaltmak olacaktı.

انها منطقة سياحية .

Bu bir turist alanı.

فهم في منطقة القلق.

o zaman anksiyete alanındadırlar.

‫انظر، أمامنا منطقة خالية.‬

Tamam, bakın burası açıklık.

‫نحو منطقة غير معروفة.‬

bilinmeyen bir bölgeye götürdü.

ما هي منطقة الغرق؟

dalma batma zonu neydi?

منطقة جبال الهندو كوش بالهيمالايا،

Hindukuş-Himalaya bölgesi

في منطقة جينزا في طوكيو.

Ginza, Tokyo'da yer alıyor.

لأن منطقة الغسق في خطر.

çünkü alacakaranlık bölgesi tehdit altında.

‫إنها يائسة لإيجاد منطقة هادئة.‬

Ümitsizce sessiz bir yer arıyor.

نحن نعيش في منطقة زلزال

deprem olan bir bölgede yaşıyoruz

منطقة القبائل جزء من الجزائر.

- Kabiliye Cezayir'in bir parçasıdır.
- Kabiliye Cezayir toprağıdır.

الأخدود العظيم هو حقاً منطقة برية

Büyük Kanyon tam bir bakir doğa

لقد ازدهرت الحضارة في منطقة مثالية:

Medeniyet bir Goldilocks bölgesinde gelişti:

‫تتوجه الفيلة نحو منطقة مفتوحة أكثر.‬

Filler daha açık alanlara doğru ilerliyor.

يمكننا أن نرى في كل منطقة

her bölgesinde görebileceğiz

انظروا، هؤلاء الأشخاص خلقوا منطقة راحة لأنفسهم

Bakın bunların hepsi kendi popolarını sağlama almak için

الذين يعيشون في منطقة (هندو كوش هيمالايا)،

Hindukuş-Himalaya bölgesinde,

والحياة في منطقة الغسق مرتبطة بمناخ الأرض.

ve alacakaranlık bölgesindeki hayat Dünya iklimiyle iç içe geçmiş durumda.

والآن تأكدنا أنها تعتمد على منطقة الغسق.

Şimdi ise alacakaranlık bölgesine bağlı olduklarını düşünüyoruz.

‫قرابة المغرب‬ ‫في منطقة الـ"بانتانال" البرازيلية.‬

Pantanal'ın Brezilya'da kalan bölgesinde akşamüstü.

في منطقة أوشاك ، لا نواجه حفريات رسمية.

Uşak bölgesinde ise resmi kazılara pek rastlamıyoruz

لدينا مشكلة أكبر للمشردين في منطقة باي.

Körfez alanında daha büyük bir evsiz problemi var.

‫انظر، تتحوّل الغابة‬ ‫إلى منطقة واسعة وخالية تماماً.‬

Bakın, orman bizi bu büyük açıklığa getirdi.

‫إذن سنختار منطقة كبيرة هنا،‬ ‫"إس أو إس!"‬

Burada büyük bir bölgeye SOS yazacağız!

إلا أن منطقة الغسق لم يتم استكشافها بعد.

Ancak alacakaranlık bölgesi neredeyse araştırılmıyor.

‫في منطقة القطب الشمالي العليا،‬ ‫حول جزر "سفالبارد"،‬

Yüksek Arktik'teki Svalbard Adaları'nda...

‫لم المغادرة‬ ‫بينما لديك أفضل منطقة في البلدة؟‬

Şehrin en iyi bölgesi elindeyken niye gidesin ki?

الناس الذين يعيشون في منطقة أورفا يعتبرونها مقدسة.

Urfa bölgesinde yaşayan insanlar o bölgeyi kutsal kabul ediyorlar

فقدت القدرة على منطقة الأمور٬ فقدت تتابع أفكاري بسهولة

Pek bir anlam veremedim, Düşünce kervanımı çok kolay kaybettim.

‫على ساحل "ألاسكا"،‬ ‫يتوجه السلمون إلى منطقة تزاوجه من النهر.‬

Alaska kıyılarında somonlar, nehrin üst taraflarındaki yumurtlama alanlarına yönelmiş.

ومع ذلك فبإمكانه أن يتوجه إلى منطقة صغيرة في السماء

Ama gökyüzünün çok ufak bir kısmına işaret edebiliyor.

قبل 112 سنة بالقرب من نهر تونجوسكا في منطقة سيبيريا

Sibirya bölgesinin tunguska nehri yakınlarında bundan 112 yıl önce

قام حنبعل بنهب وادي آجر فاليرنوس، أغنى منطقة في روما.

Hannibal, muhtemelen Roma'nın en zengin bölgesi olan Ager Falernu Vadisi'ni talan etmişti.

عجلة الملاحة البحرية كما ان المدينة الصناعية في منطقة الفاو

hareket ettireceği Irak'ta stratejik önemi

في التفاصيل يقع ميناء الفاو في منطقة رأس البيشة بمحافظة البصرة

Ayrıntılara girmeden önce Al-Faw limanı, Irak'ın Basra vilayetinde, Basra

طالما لا يستطيع الأشخاص ذوو الخبرة التخلص من منطقة الراحة الخاصة بهم،

deneyimli insanlar, kendi konfor alanlarından kurtulamadıkları sürece,

تصف أساطير منطقة جنوب المحيط الهادئ المحّارات العملاقة على أنها آكلات للبشر

Bir zamanlar güney pasifik efsaneleri dev midyeleri deniz tabanında

أي نوع من الاحتياطات كان من دون حتى إنشاء منطقة الحجر الصحي؟

Karantina bölgesi bile yapmadan nasıl bir önlemdi acaba?

ميشيل ناي ابن كوبر من لورين ، وهي منطقة فرنسية ناطقة بالألمانية على

Michel Ney, Fransa'nın doğu sınırındaki Almanca konuşulan bir bölgesi olan Lorraine'den bir kooperatifin oğluydu

بفضل هذه الدبلوماسية الذكية، حصل السلطان على منطقة عازلة قوية ضد المجر

Bu zekice diplomatik hamle sayesinde Sultan, Macarlara karşı güçlü bir destek kurmuş

ليس لدى سكيبيو خيار سوى التراجع بما أنه كان مدرك أنه في منطقة معادية

Scipio'nun geri çekilmekten başka çaresi yok, farkediyor ki düşman bölgesinin içerisinde sıkışmış.

العراق فجأة اصبح منطقة حرب بالنيابة بين السعودية و ايران التي تدعم الاطراف المختلفة

Böylelikle Irak, Suudi Arabistan ve İran destekli karşıt grupların vekalet savaşlarına ev sahipliği yapmaya başladı.

من المستحيل الاحتفاظ بجيش كبير في منطقة واحدة لفترة طويلة، واقترح بدلاً بالقيام بهجوم استباقي

tek bir bölgede büyük bir ordu tutmanın mümkün olmayacağını anladı ve bunun yerine

من وجهة نظر عسكريّة، فإنّ غزّة منطقة عزلاء و لهذا يختارها الجيش الإسرائيلي لإبراز عضلاته.

Askerî anlamda Gazze tamamen savunmasız. İsrail ordusunun güç gösterisi yapmak için bu bölgeyi seçmesinin sebebi bu.

القبائلية هي لهجة أمازيغية التي يتكلمونها في منطقة جبلية لأرض القبائل، في الشمال الشرقي للجزائر.

Kabiliyece Cezayir'in kuzeydoğusundaki dağlık Kabiliye bölgesinde konuşulan bir Berberi lehçesidir.

في الواقع إنه يحجب ، ولكن هذه المرة تموت المرأة مرة أخرى في منطقة مختلفة في نفس الوقت هذه المرة.

Aslında engelliyor fakat kadın yine bu sefer aynı saatte farklı bir bölgede farklı bir şekilde yine ölüyor

في عام 2012، أعربت مؤسسة Himalayan Trust عن تقديرها وشكرها لباسانج شيربا عن عمله الدؤوب في بناء الطرق في منطقة كومبو غير المتطورة.

2012 yılında Himalayan Trust, az gelişmiş Khumbu bölgesinde usanmadan gerçekleştirdiği yol yapım çalışmaları için Pasang Sherpa'yı ödüle layık gördü.