Translation of "يعد" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "يعد" in a sentence and their turkish translations:

الإنسان يعد نهايته

insan kendi sonun kendisi hazırlıyor

فهو يعد من الاشرار.

kötü kabul ediliyor.

ألم يعد من الممكن

İnsanları muazzam sonuçlardan

لم يعد الأمر خطيرًا.

artık bir kırmızı değildi.

لم يعد هناك زملاء

hayır daha fazlası var onlar sınıf arkadaşıydı

- نفد السكر.
- لم يعد عندنا أي سكر.
- لم يعد لدينا سكر.

Şekerimiz bitti.

ما الذي لم يعد للقسم؟

ne malum onun böle dönmediği

لم يعد لدي إلا واحدة.

Bende sadece bir tane kaldı.

لم يعد توم يغنّي الآن.

Tom artık şarkı söylemiyor.

لم يعد سامي يحبّ فيسبوك.

Sami artık Facebook'tan hoşlanmıyor.

لم يعد يستطع المشي دون مساعدة

Artık yardım olmadan yürüyemiyordu.

يعد طلبتنا أكثر مصدر ذي قيمة،

Öğrencilerimiz, en değerli kaynağımız

الرئيس مليح لم يعد قادراً على

Ve Türkiye'nin başkenti olan,

فجأة، لم يعد هذا مجرد تنظير.

Bu artık bir teori olmaktan çıkmıştı.

وكوني فنانًا يعد بمثابة أعظم عمل.

Ressam olmak dünyanın en güzel mesleği.

ولم يعد السقف تسيل بالماء كثيرا:

tavanınız akmıyor,

لِمَ لَمْ يعد يرسل لي رسائلا؟

O neden artık bana mektup göndermiyor?

هذا القارب لم يعد صالحاً للإبحار.

- Bu tekne artık denize dayanıklı değil.
- Bu tekne denize açılabilir durumda değil artık.

لم يعد توم طفلا بعد الآن.

Tom artık bir çocuk değil.

أخبرني توم أنه لم يعد مريضا.

Tom bana artık hasta olmadığını söyledi.

أتساءل لم يعد أحد يقوم بذلك.

Neden kimsenin onu artık yapmadığını merak ediyorum.

يعد الشعار الأكثر شناعة على مر العصور.

tüm zamanların en iğrenç logosu.

لكن عندما لم يعد لديهم نقود لتدريسي

fakat sonra ailemin parası bitti.

♪ تخليت لم يعد كافي لي ♪

♪ Vazgeçtim bana yetmez artık ♪

‫لذا لم يعد انخفاض درجة الحرارة يتهددني.‬

Yani artık hipotermi tehlikesi yok.

لم يعد بوسعنا الآن التفكير بهذه الطريقة.

Artık bu şekilde düşünemeyiz.

لم يعد بمقدورنا تجنب هذه القضايا الشائكة.

Bu sıkıntılı sorunu daha fazla görmezden gelemeyiz.

أنا آسف، ولكن هذا لم يعد متاحاً.

Affedersiniz ama bu video artık mevcut değil.

لم يعد يثق به أحد بعد الآن.

- Artık ona hiç kimse güvenmiyor.
- Daha ona kimse güvenmez.

توم لم يعد قادرا على أداء مهامه.

Tom artık işini yapamıyor.

لم يعد توم مدرسا للفرنسية بعد الآن.

Tom artık bir Fransızca öğretmeni değil.

يعد كبار السن من جميع السكان في خطر،

Tüm popülasyonlardaki yaşlılar risk altındadır,

لم يعد بإستطاعتي الصراخ والصراخ والنزول من الطائرة

daha fazla dayanamayıp çığlık atarak uçaktan indi

لأن متحف متروبوليتان لم يعد بإمكانه تحمل المزيد

Çünkü Metropolitan Müzesi daha fazla dayanamayıp

لم يكن يعد توم يطيقه أكثر من ذلك.

Tom ona artık dayanamadı.

لا أستطيع أن أخبرها، لم يعد الأمر بسيطًا.

Şimdi ona söyleyemem. Artık o kadar basit değil.

لم يعد لدي القوة الكافية للعيش بعد الآن.

Bu hayat için daha fazla enerjim yok.

هذا المنتجع الصيفي لم يعد مرغوبا كما كان.

Bu sayfiye artık eskisi kadar popüler değil.

التقيت بالفتيات والشابات الذين قالوا إنهم لم يعد يشعرن

Diş tellerinden artık utanmadığını söyleyen genç kızlarla,

‫لم يعد أيًا من والديه،‬ ‫لذا خرج للبحث عنهما.‬

Anne babası dönmediğinden... ...o, onları bulmaya gidiyor.

لم يعد بوسعنا الانتظار سبعين عاما لنجد حلول جديدة،

Bunu idrak etmek için önümüzde 70 yıl ve fazlası yok.

كان شرط البابوية هو أنه لن يعد يفحص الجثث

Papalığın şartı ise şuydu artık kadavra incelemiyecek

تكييف الهواء كما يعد استبدال مصابيح الاضاءة العادية بمصابيح

lambalarla değiştirilmesi dayanıklı oldukları için küresel ısınmayla mücadele

برج خليفة يعد حالياً أطول ناطحة سحاب في العالم.

- Burç Halife şimdilik dünyanın en uzun gökdelenidir.
- Burç Halife, şu anda dünyadaki en yüksek gökdelendir.

- ليس هناك أي صابون.
- لم يعد هناك أي صابون.

Hiç sabun yok.

فإن الجدال معهم حول هذه الحقائق يعد اعتداءً شخصياً عليهم.

gerçeği tartışmak kişisel bir saldırıdır.

لم يعد هناك مفهوم للعمل الإضافي بالنسبة لهم بعد الآن

Artık mesai kavramı da yok onlar için

ارتفاعه مئةً وثمانيةً وثلاثين قدماً. ورغم انه يعد اليوم ذا

yüz otuz sekiz fit yüksekliğe ulaşan Chicago'daki Sigorta

لأنه لم يعد يخوض الحرب بنفسه ... دعه يعود إلى التويلري ، ويتركنا

Artık kendisi savaşmayacağına göre… Tuileries'e dönmesine izin verin ve

ترحيباً دولياً وعربياً في ظل غياب اي جسمٍ يمكنه تنفيذ ما يعد

uluslararası ve Arapların yokluğunda karşılandı. Kendi içinde

ما يمر بعقل أحد السياسيين يعد أقل مما كان يجول في رأسي.

bir siyasetçinin başından geçenler az daha benim başımdan da geçiyordu.

‫حتى وإن لم يعد بها لحم،‬ ‫هناك الكثير بها الذي يمكنك أن تستخدمه.‬

Eti sıyrılmış bile olsa, çok şeyde kullanabilirsiniz.

‫حتى وإن لم يعد بها لحم،‬ ‫هناك الكثير بها الذي يمكنك أن تستخدمه.‬

Eti sıyrılmış bile olsa çok şeyde kullanabilirsiniz

هناك نفس المشكلة في جميع أنحاء العالم. يعد الفيروس الصغير غير المرئي نهايتنا.

Tüm Dünya'da aynı sorun var. Gözle görünmeyen küçücük virüs sonumuzu hazırlıyor.

- لم يبقَ إلا القليل من الحليب.
- لم يعد هناك إلا القليل من الحليب.

Sadece biraz süt kaldı.

بإمكان هذا الطفل أن يعد إلى مئة مع أنه ما زال لديه أربع سنوات.

O çocuk sadece dört yaşında fakat şimdiden yüze kadar sayabiliyor.

‫بتفوق أضواء المدينة على ضوء سماء الليل،‬ ‫لم يعد بوسع الحيوانات‬ ‫الاهتداء إلى طرقها بالنجوم.‬

Şehir ışıkları gece gökyüzünü aydınlığa boğduğundan hayvanlar, yıldızlara bakarak yol bulamaz oluyor.