Translation of "الممكن" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "الممكن" in a sentence and their turkish translations:

ألم يعد من الممكن

İnsanları muazzam sonuçlardan

كيف من الممكن هذا؟

Bu nasıl mümkün olabilir?

من الممكن أن تمطر.

Yağmur yağabilir.

- من الممكن ألا تأتي غداً.
- من الممكن أنها لن تأتي غداً.

O, yarın buraya gelmeyebilir.

من الممكن أن لا تأتي.

Muhtemelen o gelmeyecek.

من الممكن أن أليس ستأتي.

Alice muhtemelen gelebilir.

من الممكن أن يتأخر توم.

Tom'un geç kalma olasılığı var.

مفكرين أنه من الممكن تخفيف آلامهم.

bu yerlerin yeniden yapılandırılmasında acele ediyoruz.

- من الممكن أن تمطر.
- ربما ستمطر.

Yağmur yağabilir.

من الممكن أن تتجمد الأسبوع القادم.

Gelecek hafta dondurabilir.

- ربما ستأتي.
- من الممكن أنها ستأتي.

O gelebilir.

من الممكن أن يغادر سامي البلد.

Sami ülkeyi terk edebilirdi.

من الممكن أنّ سامي سيتحدّاه أبناؤه.

Sami'nin çocukları ona meydan okuyacaktı.

لكمات الدماغ من الممكن أن تجعلك معتلا

Kafanıza aldığınız darbeler sizi bunak yapabilir.

أظن من الممكن وجود بعض المساحات المحدودة

Bence, daha yavaş teknolojik gelişmeler isteyebileceğin

من الممكن أن يكون كوميديان ستاند أب.

çelişkili görünüyor.

ومن الممكن أن تدّخر الكثير من الأموال.

Ve çok para tasarruf edebilirsiniz.

من الممكن أن تذوب بنهاية هذا القرن.

yüzyılın sonunda eriyebileceğini söylüyordu.

كان من الممكن أن يكون النتيجة الأفضل.

düşündüm ki ölüm en iyisi olur.

مما يعني أن من الممكن أن نغيرها.

yani bunu değiştirebiliriz.

من الممكن أن يكون ما تقوله صحيح.

Haklı olabilirsin.

هل من الممكن أنها بالفعل الساعة الثامنة؟

Saatin çoktan sekiz olması mümkün mü?

من الممكن فعلاً أن يكون ذلك خطأً.

O, gerçekten, bir hata olabilir.

من الممكن أن يعلم توم أنّنا هنا.

Tom burada olduğumuzu bilebilir.

من الممكن أن يكون بنطلون من القطن

Bir çift kadife kumaş olabilir.

لذا فمن الممكن أن تتساءل كيف يمكن هذا.

Bunun nasıl mümkün olduğunu merak edebilirsiniz.

الآن، في هذه اللحظة من الممكن أنكم تفكرون،

Şimdi, bu noktada şöyle düşünüyor olabilirsiniz:

لأننا استخففنا بالتغيير الذي من الممكن أن تحدثه:

çünkü biz onların ne kadar değişebildiğini gerçekten hafife alıyoruz:

من الممكن أن يكون سامي قد تعرّض للتّسميم.

Sami zehirlenmiş olabilir.

من الممكن أن يكون سامي قد تعرّض للاختطاف.

Sami kaçırılmış olabilir.

من الممكن أن تكتشف أن هذا الحل أكثر فاعلية

Bu, tahmin edebileceğinizden

من الممكن أن يكون مصدر للسعادة والحب والإهتمام المشترك،

keyif, sevgi ve karşılıklı destek için bir kaynak olabilir.

لذا الأغلبية منهم عوائل من الممكن أن تعتني بهم

Birçok aile düzgün desteği olsaydı

- من الممكن أن تثلج غداً.
- لربما تساقط الثلج غداً.

Belki yarın kar yağacak.

من الممكن علاج السرطان إذا اكتشف قبل فوات الأوان.

Zamanında teşhis konulursa kanser tedavi edilebilir.

تقول هذه النظريات أنه من الممكن السفر في الوقت المناسب.

Bu teoriler zamanda yolculuk yapmanın mümkün olduğunu söylüyor işte

لذا إذا كنا نعيش الآن ، هل من الممكن تغيير الأشياء؟

O zaman biz şimdilerde yaşıyorsak olayları değiştirmek mümkün mü?

وللمرة الأولى بدا من الممكن أن يحققوا هدف الرئيس كينيدي ، وأن

İlk defa, Başkan Kennedy'nin hedefine ulaşmaları

وبدلاً من ذلك تحديد المعايير التي من الممكن أن تؤهل الشخص المحتمل.

yalnızca bir kişinin galip çıkacağı bir kriter oluşturmaktan kaçındım.

‫من غير الممكن العودة خلال فترة الظلام،‬ ‫لذا عليها أن تتحدّى الضوء.‬

Karanlığın hâkim olduğu saatlerde gidiş dönüş yapmak mümkün değil. Cesaret toplayıp ışığa göğüs germeliler.

ولكن من الممكن أن تُدمج وتُصغر إلى طابعاتٍ صغيرة، موجودة في منزلك الخاص،

Ama sonunda birleşerek evinizde olabilecek kadar küçük olanlara küçülecek,

- من الممكن أن تكون قد أخبرتني.
- لربما قد سبق و قلت لي ذلك.

Bana söyleyebilirdin.

هل من الممكن تغيير الماضي؟ هل يمكننا السفر عبر الزمن لإنقاذ أحبائنا الذين فقدناهم؟

Geçmişi değiştirmek mümkün mü? Kaybettiğimiz sevdiklerimizi kurtarabilmek için zaman yolculuğu yapabilir miyiz?

من الممكن أن يعطيك لمحة عن ما تستطيع أن تكون جيد فيه في المستقبل،

ileride gerçekten neyde iyi olabileceğiniz hakkında size ipucu verebilir,

حتى إذا كان من الممكن إزالة البراغي في الوقت المناسب ، فإن الفتحة فتحت للداخل ، وبالتالي

Cıvatalar zamanında çıkarılabilse bile, kapak içeriye doğru açıldı ve böylece

لم يكن من الممكن هزيمة رجال حرب العصابات تمامًا ، لكن سوشيت جعل أراجون المنطقة الأكثر أمانًا والأفضل تدبيرًا

Gerillalar hiçbir zaman tamamen mağlup edilemedi, ancak Suchet Aragon'u

- لو أنني وصلت أبكر، لعله أمكنني رؤية كيلي.
- كان من الممكن أن أرى كيلي، لو أنني وصلت مبكرا.

Daha erken varsaydım Kelly'yi görebilirdim.

تم إلقاء اللوم على دافوت على نطاق واسع لعدم العودة لإنقاذه ، على الرغم من أنه كان من الممكن أن يكون انتحاريًا.

Krasny'de kesilince Davout, intihara meyilli olsa bile onu kurtarmak için geri dönmediği için yaygın bir şekilde suçlandı.