Translation of "ألم" in Turkish

0.024 sec.

Examples of using "ألم" in a sentence and their turkish translations:

ألم نعلم؟

ve biz bilmiyor muyduk?

- ألم أقل لك؟
- ألم أقل لك ذلك؟

Size öyle söylemedim mi?

ألم تكن خطيئة؟

günah değil miydi?

ألم نتعلم بعد؟

hala öğrenemedik mi?

هذا ألم كبير

Öyle büyük bir acı

ألم تتعرف عنهم؟

Onları tanımıyor musunuz?

ألم تنس شيئا؟

- Bir şey unutmuyor musun?
- Bir şey unutmuyor musunuz?

ألم أقل ذلك؟

Onu söylemedim mi?

ألم ننس شيئاً؟

Bir şey unutmuyor muyuz?

ألم تعد تحبّني؟

Artık bana aşık değil misin?

ألم يعد من الممكن

İnsanları muazzam sonuçlardan

لدي ألم في ظهري.

Sırtımda bir ağrım var.

لدي ألم في أكتافي.

Omuzlarımda bir ağrı var.

ألم يتصل أحدهم بالشرطة؟

Birisi polis çağırdı mı?

لدي ألم في صدري.

Göğsümde bir ağrım var.

- هل لديك ألم في البطن؟
- هل تعاني من ألم في البطن؟

Bir mide ağrın var mı?

ألم يكن الجشع والنفس خطيئة؟

hırs ve ego günah değil miydi?

ألم يقتل عندما حدث المشروع؟

Proje olunca öldürmüyor muydu peki virüs?

ألم أسمعك تتكلم مع أحدهم؟

Seni birisiyle konuşurken mi duydum?

ولكن ألم يكن الإسلام دين التسامح؟

fakat İslamiyet hoşgörü dini değil miydi?

فرّكَ توم ساقَيه بسبب ألم واضح.

Tom ağrıyan bacağını ovaladı.

ألم يخطر لك أن تغلق النوافذ؟

Pencereleri kapatmak aklına gelmedi mi?

ألم يخطر ببالك أن تغلق النوافذ؟

Pencereleri kapatmak aklına gelmedi mi?

ألم أطلب منك عدم فعل ذلك؟

Onu yapmamanı istemedim mi?

تعاني ابنتها من ألم في البطن.

Kızının bir mide ağrısı var.

لدي ألم في اصبع قدمي الصغير.

- Küçük ayak parmağımda ağrı var.
- Küçük ayak parmağımda bir ağrı var.

حرمني ألم في الأسنان من النوم.

Bir diş ağrısı beni uykumdan mahrum etti.

ألم تقل شيئًا ، قلت للتو إنني غاضب.

siz şey demiyor muydunuz yahu az önce de söylemiştim sinirlendim biraz

لقد كان من الواضح أنها في ألم.

O belli ki acı çekiyordu.

لقد كان من الواضح أنهُ في ألم.

Onun acı çektiği belliydi.

- ألم نلتقي مسبقاً؟
- هل إلتقينا من قبل؟

Daha önce tanışmadık mı?

‫لا شك أنه أشد ألم شعرت به يوماً.‬

Hiç böyle bir acı hissetmemiştim.

عادة سيئة؛ ألم تكن سيجارة وكحول من الشارع؟

kötü alışkanlık; sokaktan edineceği sigara ve alkol değil miydi?

ألم يكن ذلك قبل 780 ألف سنة مضت؟

en son 780.000 yıl önce olmadı mı bu?

- لدي مغص.
- معدتى تؤلمني.
- عندي ألم في المعدة.

Karnım ağrıyor.

- لدي ألم في قدمي.
- أشعر بألم في قدمي.

Ayağımda bir ağrı var.

فأنت تعرف ألم فقدان مكان عشت فيه طيلة حياتك

hikâyenizi taşıyan yeri kaybetmenin verdiği ızdırabı bilirsiniz.

ألم أخبرك أنّه من الخطر أن تسرع في الطّريق؟

Sana yolda hızlı gitmenin tehlikeli olduğunu söylememiş miydim?

- لا تقلق. ألم أقل أن كل شئ سيجري على ما يرام.
- لا تقلق. ألم أقل أن كل شئ سيسيرعلى نحو جيد.

Endişe etme. Her şeyin iyi gideceğini söylemedim mi?

ولم أضع قدما بعد فى مكان لا يوجد به ألم

henüz acının var olmadığı bir yere ayak basmadım ama aynı zamanda

- قلت لك ذلك من قبل!
- ألم أقل لك من قبل!

- Sana daha önce söyledim!
- Sana daha önce dedim!

لكن على الرغم من ذلك، كان هناك ألم لا يزال هناك.

etmemesinden değil buralarda hâlâ acıların bulunmasından dolayıydı.

- بوب أتى إلى هنا أليس كذلك؟
- ألم يأتِ بوب إلى هنا؟

Bob buraya geldi, değil mi?

ماذا تقصد؟ ألم تذهبي إلى القمر ولكن تم التقاطهم جميعًا في الاستوديو؟

Nasıl yani? Ay'a gidilmemiş de bunların tamamı bir stüdyoda mı çekilmişti?