Translation of "لي ‬" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "لي ‬" in a sentence and their turkish translations:

- ما لي أخ.
- ليس لي أخ.
- ليس لي شقيق.

Bir erkek kardeşim yok.

لي جرس وليس لي باب " الهاتف " .

"Zilim var, kapım yok." "Telefon."

فقالوا لي:

Dediler ki,

قالوا لي:

Dediler ki,

لي بنتان.

İki kızım var.

استمعت لي.

O beni dinledi.

غمز لي.

Bana bir göz kırptı.

أحضرها لي.

Onu bana getirin.

الأسود لي.

Şu siyah olan benim.

- إنّك مدين لي بقبلة.
- إنّكِ مدينة لي بقبلة.

Sen bana bir öpücük borçlusun.

- كيف لي أن أعرف؟
- و كيف لي أن أعرف؟
- و كيف لي أن أعلم؟

Nereden bileyim?

فقالت لي: "محمد ...

Bana dedi ki: "Mo...

إن تسنّى لي...

Eğer...

حدث ذلك لي.

Ben bunu yaşadım.

لأنه بالنسبة لي،

Çünkü bana göre

وإذا سمحتم لي،

Ve müsaade ederseniz,

توم صديق لي.

- Tom, benim bir arkadaşımdır.
- Tom benim bir arkadaşımdır.

هذا لصديق لي.

O, benim bir arkadaşım için.

هم أعطوها لي

Onlar onu bana verdi.

احكِ لي عنه .

Bana ondan bahset.

بسبب حبه لي.

Bu beni sevdiği içindir.

اترك الباقي لي.

Gerisini bana bırak.

لي أخ وحيد.

Bir erkek kardeşim var.

تمنى لي التوفيق.

Bana şans dile!

دعِ الأمر لي.

Bırak bunu ben halledeyim.

حجز مقعداً لي.

O benim için bir yer ayırdı.

لي ثلاث أخوات.

Üç kız kardeşim var.

اقلي لي بيضة.

Bana bir yumurta kızart.

اسمح لي بالذهاب.

Gitmeme izin ver.

لي أخت واحدة.

- Bir kız kardeşim var.
- Bir bacım var.

المدرسة ليست لي.

Okul benim için değil.

هذه السيارة لي.

Bu araba benim.

هذه الدراجة لي.

Bu bisiklet bana aittir.

دع الأمر لي.

Onu bana bırak.

هذا الكتاب لي.

Bu kitap benimdir.

أعِد لي قَلمي.

Kalemimi geri ver.

- هذا يبدو لي مقرفا.
- هذا يبدو مقرفا بالنسبة لي.

O benim için iğrenç görünüyor.

- بالنسبة لي إن ذلك شيء مهم.
- إن ذلك مهم بالنسبة لي.
- بالنسبة لي، إنه مهم.

- Benim için önemlidir.
- Bu benim için önemli.

- أتسمح لي بالعزف على البيانو؟
- هل لي أن أعزف البيانو؟

Piyano çalabilir miyim?

- هل لي أن أساعدك؟
- أيمكنني مساعدتك؟
- كيف لي أن أساعدك؟

- Sana yardım edebilir miyim?
- Size yardım edebilir miyim?
- Size yardımcı olabilir miyim?

- لن تصدّق ما قالته لي!
- لن تصدّقي ما قالته لي!

Onun bana ne söylediğine inanmayacaksın!

ومن ثمَ، قالت لي:

Ve bana,

أجلبوا لي هذا الولد.

- Bu çocuğu bana getirin, demiş.

وذلك عندما خطر لي

İşte o an farkına vardım ki

لذلك أحيانًا يقولون لي:

Yani insanlar bazen bana diyor ki,

هذا رائع بالنسبة لي.

Bence bu muhteşem bir şey.

فربما ستتغير معاملتهم لي."

bunu anlatırsan belki bana farklı davranırlar."

أرسل لي مرة أخرى.

bana tekrar mesaj gönderdi.

هي قالت لي هذا

Bunu bana

سيكون لي الأخير لك.

Sana son kez geleceğim.

تجريدهم وتبين لهم لي!

soyun ve bana gösterin!

سوف تظهر لك لي.

Sana benimkini göstereceğim.

وقال لي أحد محرريه:

Editörlerinden biri bana şöyle dedi:

شراؤه غال بالنسبة لي.

O, benim alamayacağım kadar çok pahalıdır.

غنت لي امراة عجوز.

Yaşlı bir bayan bana şarkı söyledi.

خطر لي فكرة جيدة.

Aklıma harika bir fikir geldi.

الأمر سواءٌ بالنسبةِ لي.

Benim için hepsi aynı.

قال لي كل شيء.

O bana her şeyi anlattı.

قالت لي الكثير عنك.

O bana senin hakkında çok şey anlattı.

هذا البيت ليس لي.

Bu ev benimki değil.

والدي يخطئ لي والدتي

Babam beni ve annemi özlüyor.

يجب عليك الانضمام لي.

Bana katılmalısın.

تبدو صحيحة بالنسبة لي.

Bana doğru gibi geliyor.

قل لي أين تسكن.

Bana onun nerede yaşadığını söyle.

هل هذهِ هدية لي؟

Bu benim için bir hediye mi?

ترك لي توم رسالة.

Tom bana bir mesaj bıraktı.

لم تقول ذلك لي؟

Onu bana neden söylüyorsun?

اترك لي بعض المثلجات.

Bana biraz dondurma sakla.

تركت لي أمي رسالة.

Annem bana bir mesaj bıraktı.

حكت لي قصة شيّقة.

O, bana ilginç bir hikaye anlattı.

- لدي ابنتان.
- لي بنتان.

İki kızım var.

يبدو لي مثيرًا للاهتمام.

O bana ilginç görünüyor.

اشترى لي أبي دراجةً.

Babam bana bir bisiklet satın aldı.

أجريتْ لي مقابلة عمل.

Bir iş için mülakata alındım.

صنعت لي أمي حقيبة.

Annem bana bir çanta yaptı.

صنع لي أبي رفًّا.

Babam benim için bir raf yaptı.

حدث ذلك لي سابقًا.

Bu bana daha önce de oldu.

"شكرًا لمساعدتك لي" "عفوا."

"Bana yardım ettiğiniz için teşekkür ederim." " Bir şey değil."

أنا شاكر لمساعدتك لي.

Yardımınız için size minnettarım.

هل لي بكأس ماء؟

Bir bardak su alabilir miyim?

هل تلك صورةٌ لي؟

O benim bir resmim mi?

أحضر لي شيئاً لآكله.

Bana yiyecek bir şey getir.

صداقتك تعني لي الكثير.

Arkadaşlığın benim için çok şey anlamına geliyor.

هل لي أن أنزل؟

İnebilir Miyim?

لا تقدّم لي دروسا.

Bana ders vermeyeceksin.

الآن انت مدينن لي

Şimdi bana borçlusun.

- شكرأ على دعوتكَ لي إلى الحفلة.
- شكراً لدعوتكِ لي إلى الحفلة.

Beni partiye davet ettiğiniz için teşekkür ederim.

- "هل تأذن لي بالدخول؟" "نعم، بالطبع".
- "هل تأذنين لي بالدخول؟" "نعم، بالطبع".

" İçeri girebilir miyim?" "Evet, kesinlikle. "

- شكراً على الشرح.
- أشكرك لشرحك لي ذلك.
- أشكرك لأنك وضّحت لي ذلك.

Açıklaman için teşekkürler.

- أريد أن تروي لي كلّ ما حدث.
- أريد أن ترويا لي كلّ ما حدث.
- أريد أن ترووا لي كلّ ما حدث.
- أريد أن تروين لي كلّ ما حدث.

Olan her şeyi bana söylemeni istiyorum.

لي، ولوالدي أنني بحاجة للمساعدة

ve ailem için yardım almam gerektiği konusunda bir uyarıydı

أن قبل حدوث هذا لي

bu olay başıma gelmeden önce,

وبالنسبة لي، هذه فكرة جميلة،

Bana kalırsa, bu çok güzel

وثم، قالت لي شيئًا مختلفًا:

Bu sefer bana farklı bir şey söyledi.

ولن ينمو لي أي شعر،

hiçbir zaman saçımın çıkmayacağını,

ثم قال لي صديق طفولتي،

Sonra benim çocukluk arkadaşım bana dedi ki;